Ümit Takma, 15 yaşında bir aile dostunun tavsiyesi üzerine kemençeye yönelmiş ve kendi çabalarıyla bu müzik aletini çalmayı öğrenmiş. Kendini bu alanda geliştirmek isteyen Takma, sınavları kazanarak 1991'de Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nda göreve başlamış. Yaklaşık 3 yıl burada kaldıktan sonra Bursa Devlet Klasik Türk Müziği Korosuna tayin olan Takma, çaldığı klasik kemençenin yapımı için de kolları sıvamış. Kendi çabaları sonucu yapımını da öğrendiği kemençeyi 23 yıldır üreterek sanat camiasının hizmetine sunuyor. Takma, sipariş üzerine ürettiği klasik kemençeler, yurt içi ve yurt dışında beğeni topluyor. Ümit Takma yaptığı açıklamada, klasik kemençeyle 15 yaşında tanıştığını ve o zamanlar bu müzik aletiyle ilgili çok fazla kişinin de bilgi sahibi olmadığını dile getirdi. Takma, klasik kemençeyi öğrenmek için iğneyle kuyu kazdığını belirterek, "O zamanlar ulaşım çok zordu. Ankara'ya gitmek için Eskişehir'e, Eskişehir'den sonra Ankara'ya gitmek gerekiyordu. İhsan Özgen'e mektup yazdım. 'Kemençe aldım ama çalmasını bilmiyorum' dedim. 'Çık gel' dedi. Kapısını çaldım. Bir tane teli olmayan kemençeyi gösterdi bana. 15 dakika içinde kemençeyi nasıl çalacağımı öğretti. Böyle başladım kemençeye" dedi. Takma, Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'nda yaklaşık 3 yıl görev yaptıktan sonra Bursa'ya tayinini istediğini ve burada yaklaşık 30 yıl görev yaptıktan sonra 2022'de yaş haddinden emekli olduğunu söyledi. Takma, emekli olduktan sonra da klasik kemençe yapımına devam ettiğini belirterek, "Yaptığım kemençelere İstanbul'dan çok talep oluyor. Onun yanı sıra Almanya'ya gönderdim. Memleketimizin değişik yerlerine yolladım. Şu anda emekli olduğum için kemençe yapmaktan daha fazla zevk alıyorum. Çünkü zaten çalma şansım kalmadı ama ikisi de çok güzel" diye konuştu. Takma, klasik kemençenin yapımının oldukça zor olduğunu dile getirerek, "Klasik kemençe önce 6 santim kalınlığında, 45 santim uzunluğunda 16 santim eninde tahtanın elde edilmesiyle başlıyor. Kendi kalıplarımıza göre şablonunu çizip, ağacın kabasını elde ediyoruz. Ondan sonra içerisini oymakla başlıyoruz. Önce tekne, sonra kapağını dizayn ediyoruz. Kapağının da belirli bir şablonu var. Deliklerini de kesiyoruz. Belli bir kalınlığa gelince tıklatmak suretiyle ikisi arasındaki farkını gideriyoruz. Burguları takıyoruz. En son aşamada da telleri takıyoruz. Bunun telleri de malum bağırsaklar, biraz zor bulunuyor ama çok güzel sesi var" ifadelerini kullandı. Takma, klasik kemençenin kapak kısmında servi, sedir ve katran ağacı kullandığını, tekne kısmında ise dut, akça ağaç, kiraz, karaağaç, kara ardıç, porsuk ve çınar gibi ağaçlar kullandığını sözlerine ekledi. (AA)