78 insan, çoğu çocuk yaşta hayatının ilkbaharında; yanarak, kavrularak, ağır dumandan kurtulmak için pencereden aşağıya kendini ölüme atarak can verdi. Anne kızına, baba oğluna, kardeş kardeşe, dede torununa sarılarak yandılar.

Gizlenen eksikler.

Örtülen ihmaller.

Çürüme derinde.

Gerçeği görmeliyiz:

78 insan yanmadı.

78 can diri diri yakıldı.

★★★

Doğa ölçmüş, biçmişti.

Deniz seviyesinden 2 bin 200 metre yüksekliğe, zirvesi Alpin çayır, altı zümrüt yeşil orman; bu büyüleyici kar altında sergilediği güzelliği çocuklar anneleri ve babalarıyla paylaşsınlar diye yerleştirmişti.

Kayak oteli.

Teşvikle korunan.

Torpille kollanan.

Siyasetçi imtiyazı.

Mafyalaşmış turizm sermayesi gecenin saat 03.00’ünde altın uykularındayken çocukları anne, babalarıyla birlikte yaktı.

★★★

Doğa’nın ne suçu var!

Kusuru kendinde ara!

Utanmaz ilgililer; hepsi aynı kafadan, aynı mutfaktan, aynı projeden, aynı kumaştan üstünlüğü ele geçirenlerin ahlak körleşmesi ve hızlı zenginleşmenin ağır baş dönmesi vardı.  Türkiye’den döviz akıtarak New York’ta yaptırdıkları gökdelen için belediye başkanına rüşvet vererek itfaiyenin yangından korunma tedbirlerindeki eksikliği görmezden gelmesini istemişlerdi. Çocukları gece karanlığında bu kafa ve ahlak yaktı.

★★★

Yanan Otel’de; alev almaz, duman geçirmez kapılar olması gerekirdi.

Yoktu.

Odalarda duman ve alev ikaz alarmı çalışıyor durumda olmalıydı.

Yoktu.

Alev söndüren yangın muslukları, elektrik tesisatında alev almaz kablolar kullanılmalıydı.

Yoktu.

Koridor zeminlerinde acil durum aydınlatmaları olmalıydı.

Yoktu.

Koridor halıları, pencere perdeleri alev almaz özellikte değildi. Yangın kaçış merdivenleri göstermelikti. Mutfak köpüklü yangın söndürme malzemesi ile yapılmamıştı. Otelin çevresinde yangın muslukları konulmuş olması gerekirdi.

Yoktu.

★★★

Resepsiyon görevlisi, gece güvenlikçisi “yangın durumunda ne yapmaları gerektiği eğitiminden” geçirilmemişlerdi. Otelin affet biriminin olması gerekirdi.

Yoktu.

Oteller bölgesinde tam teçhizatlı 24 saat görev başında itfaiye birimi olması gerekirdi.

Yoktu.

Bakanlık iskan ve yapı ruhsatı verirken uluslararası yangın güvenliği denetimi yapması gerekirdi.

Yoktu.

Mutfak bacaları kurum ve yağ biriktirme riskine karşı her 6 ayda bir temizlenmesi gerekirdi.

Yoktu.

Otelin dış yüzey ahşap kaplaması ile çatı kaplamasının yanıcı malzemeden yapılmaması gerekiyordu.

Yoktu.

Sigorta şirketinin sigorta poliçesi düzenlerken yangına karşı bütün önemlerin alındığını görmesi gerekirdi.
Yoktu.

★★★

Bütün olması gerekenler yoktu ama otel yangınından birinci derecede sorumlu Turizm Bakanı’nın yanmaya her an hazır bu otele müşteri pazarlayan ETS adlı şirketi vardı. Ve bu otelin önünde 70 metre karelik kafeteryaya “yangına karşı yeterlilik belgesi” veren Bolu Belediye Başkanı’nın dayısının oğlunu belediyede itfaiyeden sorumlu müdür yapması ve “Sayın Recep Tayyip Erdoğan damadını niye bakan yaptıysa ben de Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, dayımın oğlunu belediyede müdür yaptım” demesi vardı.

Tayyip Bey ile!

Tanju Bey!

Birbirinden yok farkı!

Bu kafa benzerliğiyle ülkede her şey yanmaya mahkum. En son umut yanar.

Nedim Türkmen!

Ekonomiyi, rakamlarla anlatıp yazmayı seçmişti.  Rakamların arkasına saklanarak gizlenen gerçekleri; o bol rakamlı yazının sonunda kendi açıklardı. Ekonomi yönetimi enflasyonun nedenini işçinin, memurun, emeklinin dar gelirlinin maaş, ücret artışında görüyor, Nedim Türkmen ise bunun gerçeği yansıtmadığını son yazılarında sürekli anlatıyordu: Asgari ücret yüzde 25’ten fazla artarsa enflasyon yeniden alevlenir diyenler hangi veriye dayanıyor?” diye soruyor ve “Bu yüksek fiyat artışlarının nedeni karnını zor doyuranlar olmaz” deyip gerekçelerini rakamlarla sergiliyordu. Ülkemizde başta turizm yatırımları belli başlı tesislerin yaşlanıp eskidiğini ve yenilenme sürecinin başlatılmasını öneriyordu. SÖZCÜ yazarı Nedim Türkmen, oğlu, kızı, eşi ile birlikte eski yatırım ve denetimden kaçırılan otelde çıkan yangınla hayata pencerelerini kapadı.