Yüzyıllar boyunca birikmiş geriliği, bir insan ömrü olan 80-90 yılda kapatmak, 30 Ağustos Zaferi’nin hakkıydı.
102 yıl geçti.
Cehalet kalkacaktı.
Yoksulluk bitecekti.
Yer yüzünde ve gökyüzünde her alanda başarı gelecek; Türkiye uluslararası sahnede saygı duyulan, adaletine güvenilen, dostluğundan iyilik fışkıran, düşman azaltan, bütün komşularıyla sorunsuz ve çekinilen bir ülke olacaktı.
★★★
Bugün 30 Ağustos; “Bizden adam olmaz ezilmişliğine düşmüş ve teslimiyetçi olmuşlara karşı meydan okuyuşun” 102 yılı.
Bugün Zafer Bayramı.
★★★
Zafer, ona liderlik yapan komutan Mustafa Kemal’in dediği gibi “yeni bir gayeye ulaşmak için yeni bir alem doğsun” diye kazanıldı.
Gaye fikre dönüştü.
Egemenlik, saraydan alındı, halka verildi, Cumhuriyet ilan edildi. Sevr yırtıldı. Lozan imzalandı. Yeni bir alem doğdu.
★★★
Kulluktan kurtulun.
Vatandaş olun.
Toprağı işleyin.
Çarkları döndürün.
Aklınızı özgürleştirin.
Çağdaş uygarlık.
Tam bağımsızlık.
Laikliğe sıkı sarılın.
30 Ağustos; tutuculuktan yaratıcılığa geçmek; halifeye, hurafeye, monarşiye, tek adama, teslimiyete asla geri dönmemekti.
★★★
30 Ağustos; ümmet olmaktan çıkarak millet olmaya geçişin fikre dönüştüğü ışıklı kapıydı. Zaferin komutanı ölmeden önce son söz olarak; “Ben size manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir doğma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır” demişti.
★★★
30 Ağustos Zaferi:
Bağımsız yargıç.
Tarafsız savcı.
Laiklik ilkesi.
Fırsat eşitliği.
Emeğe saygı.
Fikir özgürlüğü.
İnanç hürriyeti.
Parlamenter yönetim.
Bilim ve akıldır. Laiklik ilkesine sarılma ve parlamenter yönetimle uyum içinde, namuslu, dürüst, ahlaklı yaşamaktır.
★★★
Zafer hakkını arıyor.
102 yılın son 24 yılı içinde ülkeyi yeniden mezhepçilik ve saltanat bataklığına düşürme arayışları uç verdi, taraftar buldu.
Laiklik ilkesi yıkıldı.
Meclis özgürlüğünü yitirdi. Mecliste halkın temsilcisi milletvekilleri kendi maaşlarını artırmak için parmak kaldıran ve parti liderinin oyuncağı yapıya dönüştü.
İşçi hakkını alamıyor.
Çiftçi, perişan.
Esnaf şaşkın.
Sanayici teşvik peşinde.
Tüccar fırsat kollayıcı.
Banka iktidar beslemesi.
★★★
30 Ağustos 1922’den bu yana 102 yılın sonunda Türkiye dış borcunu ödeyecek yeni dış borç bulmak için soygun katsayısını artırmaya razı üç-beş perişan ülke arasına girdi. Zaferin 102. yılında dünyada en yüksek faizle dış borç arayan ülke biziz.
Derin krizin içindeyiz.
★★★
Ülkenin geleceğini ipotek ederek, eldeki bütün devlet malını-mülkünü önce özelleştirip yerli işadamına sonra da yabancılaştırarak (yabancıya satarak) ve köprülere geçiş garantisi, hastanelere hasta garantisi, oto yollara kâr garantisi, rüzgar, güneş, kömür, doğalgaz, nükleer santralleri kuran yerli ve yabancı sermayeye yüksek kâr etme garantisi vererek; yani davul halkın boyunda tokmak yabancı sermaye ile işbirliği içindeki yandaş yeni zenginin ve din tüccarı siyasetçinin elinde batakçı bir modele geldi saplandı.
Zaferin hakkı bu değildi.
★★★
Zafer hakkını arıyor.
Bugün dünya süper güçleri çekişme içindeler. Aslında bir örtülü dünya savaşı yaşanıyor. Bu çekişmenin altında ezilmemek için yeni bir 30 Ağustos’a ihtiyaç büyüdü.
Bayramınız kutlu olsun.
Tayyip dönemi zenginleri!
Her lider, kendi döneminin zenginini yarattı. Vergi rekortmenleri de dönemin zenginleri arasından çıktı. Yeni “rekortmenler listesi” yayımlandı. Tayyip Erdoğan dönemi zengini iki kardeş listenin birincisi ve ikincisi oldular. Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal döneminde zengin olmuşların önüne geçtiler. Yeni zengin iki kardeş açıklamalarında özellikle; “bugüne kadar devletten hiçbir ayrıcalıklı teşvik, hibe ve hatta banka kredisi dahi alamadıklarını” söylediler. Üretimlerinin yüzde 83’ünü ihraç ettiklerini, 37 ayrı ülkenin ordusuna satış yaptıklarını açıkladılar. Bravo! Ancak Tayyip Erdoğan dönemi zengini sadece bu iki kardeş mi? Devletten milyar dolarlık garantili ihale alanlar, devletin elindeki fabrikaları özelleştirme yoluyla sahiplenenler listede niçin yoklar? Örneğin Menderes, Demirel, Özal dönemi zengini Koç’un elindeki Kalamış Yat Limanı işletmesine en yüksek teklifi (505 milyon dolar) vererek alan Tayyip Erdoğan dönemi zengini işadamı listeye girememiş, neden? İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı, “Tayyip Erdoğan döneminde İstanbul’da verilen imar izinleri, emsal artışları, kaçak yapılara getirilen aflar yoluyla toplam 85 milyar dolarlık bir inşaat rantı yaratıldığını” duyurdu. 85 milyar dolarlık rantın içinden bir dönem zengini çıkmadığına kim inanır? Kışla arazilerine, orman alanlarına, koylara rezidans dikip dolar üzerinden satanlardan bir rekortmen listesi zengin çıkmaması nasıl izah edilir?