Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından “Demokrasi hukuku notları” başlıklı bir yazısını paylaştı.
Uçum bu yazısında “Hiçbir makam demokratik iradenin üzerinde olmamalıdır” diyor.
Doğru bir söz... Mehmet Uçum’un bu görüşte olması güzel.
Peki, ülkemizdeki durum nasıl?
Gerçek anlamda bir demokrasi var mı?
Hayır! Ne yazık ki ülkemizde demokrasinin sadece adı var, kendisi yok!
Yalnız seçim yapmak demokrasi değildir. “Demokrasi var” diyebilmemiz için demokrasinin tüm kurallarıyla işlemesi gerekir.
★★★
Eski yıllarda, mükemmel olmasa bile iyi-kötü bir demokrasimiz vardı. Seçimler şaibesiz yapılabiliyordu.
Hukukun üstünlüğü geçerliydi. İnsanlar düşünce ve fikirlerini rahatça açıklayabiliyordu. Basın özgürlüğünde de dünyada son sıralarda değildik.
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün raporuna göre: Basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 159’uncuyuz. Dünyanın özgür olmayan ülkeleri arasında yer alıyoruz!
Cinayet, silahlı soygun, ırza tecavüz gibi katalog suçlar hariç, yargılamalar tutuksuz yapılırdı. Tutukluluk tamamen istisna bir durumdu...
Şimdi, bunların hiçbiri yok!
Yalnız Mehmet Uçum değil, tüm iktidar mensuplarının ağzından demokrasi lâfı düşmüyor. Onları dinlerken kendimizi başka ülkede yaşıyor sanıyoruz.
AKP iktidarı demokrasiyi kendi anlayışlarına göre eğip büküyor!
★★★
Nobel Ekonomi Ödüllü Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Türkiye’nin demokrasi alanında düştüğünü belirterek:
“Demokrasiden vazgeçen bir ülke kişi başı GSYH (Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla) açısından yaklaşık yüzde 20 kaybediyor” dedi.
Acemoğlu’na göre “Demokratikleşmenin uzun vadeli büyüme üzerinde olumlu etkileri oluyor. Demokratikleşen bir ülke, yaklaşık 13 yıl kadar süren güçlü bir büyüme atağı ile diğer otoriter ülkelere kıyasla yüzde 15, yüzde 20 daha zengin hale geliyor”
Demek ki, zenginleşmenin motoru “Demokrasi”
Ülkelerin refahı için her şeyden önce demokrasi geliyor.
Fakat bizim demokrasi motoru kayıp! Ülkede yaşadığımız olaylar, baskınlar, gözaltına almalar, tutuklamalar, hızla demokrasiden uzaklaştığımızı gösteriyor.
Bu yüzden refah bizden uzakta!
Rekorlar ülkesiyiz (!)
Dünya çapında bir rekor daha kırdık!
Kiralardaki kontrolsüz artış, büyük şehirlerde yaşam maliyetini dayanılmaz boyutlara yükseltirken, yalnız düşük gelirli değil, orta gelirli vatandaşları da krize sürüklemeye başladı.
OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) tarafından hazırlanan son raporda Türkiye’de yıllık kira artışlarının yüzde 89’a ulaşarak ilk sırada yer aldığı belirtildi.
OECD örgütüne üye 38 ülke arasında ikinci sırada olan Macaristan’daki kira artışı Türkiye’dekinden 8 kat daha az.
Türkiye’de kiralar neden frensiz artıyor?
En önemli sebebi konut arzındaki yetersizlik.
Yüksek enflasyon, barınma krizini derinleştiriyor ve bu sosyal adaletsizlik sorunu haline geliyor.
İngiltere’de kira artışı yüzde 6.3, Kanada’da yüzde 5.2, Amerika’da yüzde 4, Macaristan’da yüzde 11, Türkiye’de ise yüzde 89.
Bu gidişle kira sorunu, yalnız ekonomik değil, sosyal bir krize dönüşeceğe benziyor!
Zenginlerin çocukları...
Temel, liseye giden oğluna hep bahçede ya da sokakta ders çalıştırıyormuş.
“Yazık değil mi çocuğa? Neden hep sokakta ders çalıştırıyorsun? Komşular bize gülüyor” diyen karısı Fadime’ye kızmış:
“Senin aklın ermez kadın... Televizyonlardaki magazin programlarını izlemiyor musun? Bütün zenginler çocuklarını dışarıda okutuyorlarmış!”
GÜNÜN SÖZÜ
Başarı değil, başarısızlık insana büyük ders olur!
