Türkiye’nin son yirmi yıldaki dış politika yolculuğu, pusulası bozulmuş bir gemi misali...
Bir gün ABD’ye doğru yol alırken, ertesi gün Rusya’ya demirleyen...
Dün “kardeşim” dediğini, bugün “düşman” ilan eden bir ülke...
Başınız döner...
★★★
17 Aralık 2004...
Avrupa Birliği (AB), Türkiye ile müzakerelerin başlatılmasına karar verdi.
AB zirvesinin ardından Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül Brüksel’den Türkiye’ye döndü.
Heyet, Atatürk Havalimanı’nda coşkulu bir kalabalık tarafından karşılandı.
Bakan Gül, bugünkü Türkiye ile yarınki Türkiye’nin birbirinden farklı olacağını söyledi.
Gerçekten de öyle oldu...
★★★
Mesela...
2024 “Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksi” raporuna göre Türkiye, 142 ülke arasında 117’nci sırada.
Beğenmediğiniz Nijer, Lübnan ve Beyaz Rusya Türkiye’den daha iyi durumda.
★★★
Mesela...
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2024 raporuna göre...
Türkiye, “Yolsuzluk Algı Endeksi”nde 180 ülke arasında 107’nci.
Ukrayna ve Sırbistan, Türkiye’den daha iyi durumda.
★★★
Mesela...
Uluslararası Organize Suç İnisiyatifi’nin, “Küresel Organize Suç Endeksi 2023” raporuna göre...
Türkiye, organize suçlarda, Avrupa’da birinci.
Dünyada ise, 193 ülke arasında 14’üncü.
Ve İran’la aynı sırada.
★★★
Mesela...
2004’te emekli olan bir yurttaş, emekli birikimiyle bir ev alabiliyordu.
Çocuğuna düğün yapabiliyordu.
Şimdi, ev kirasını ödeyemiyor.
★★★
2004’te coşkuyla başlayan AB serüveni, umutların birer birer solduğu bir yolculuğun ardından, bugün bu hazin tabloyla son buldu.
★★★
Türkiye, 2011’de sözde “Arap Baharı”nı tarihî bir fırsat olarak gördü.
Müslüman Kardeşler çizgisindeki hareketlere destek verdi.
“Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılacağız”, “Halep 82, Şam 83” söylemleri havada uçuştu.
Sonuç: ABD’nin ve İsrail’in kontrolünde bir Suriye ortaya çıktı.
Sonuç: Sevr’de çöpe atılan Kürt devleti projesinin son aşamasına gelindi.
★★★
24 Kasım 2015...
Türk F-16 savaş uçakları, sınırı ihlal eden bir Rus savaş uçağını düşürdü.
Putin’in tepkisi: “Arkadan bıçaklandık...”
Ve Rusya’nın yaptırımları, Türkiye ekonomisini olumsuz etkiledi.
★★★
Peki, sonra ne oldu?
Bir yıl geçmeden, Türkiye Rusya ile stratejik bağ kurdu.
Ve sonra 2019’da Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın aldı.
Bir NATO ülkesi, ilk kez Rusya’dan stratejik düzeyde bir silah sistemi alıyordu.
Riski hesaplanmamış bu adıma, “Tam Bağımsızlık” denildi.
“Bölge liderliği böyle olur”, sesleri yükseldi.
Öyle bir hava estirildi ki...
Sanırsın, S-400’ü Rusya’ya Türkiye satmıştı.
★★★
Sonuç...
S-400 nedeniyle, ABD Türkiye’ye yaptırım uyguladı.
Türkiye’nin 1,3 milyar dolar ödediği F-35’ler verilmedi.
2,5 milyar dolara alınan S-400 ise, ABD’nin itirazları nedeniyle kullanılamadı.
★★★
Türkiye, S-400 almanın sonuçlarını bilmesine rağmen ne yaptı?
F-35 alımı için ABD’nin kapısına dayandı.
Ve hiç kimse, “mademki F-35 için ABD’ye gidecektin, neden S-400 aldın” demedi.
F-35’ten umudu kesince, bu kez Eurofighter uçağı için Avrupa ülkeleriyle görüşmeler yaptı.
★★★
Bir baktık...
S-400’ün başka bir ülkeye gönderilmesi koşuluyla, ABD’nin F-35 verebileceği ortaya çıktı.
Türkiye bölgede F-35’e sahip olacak ilk ülke iken, İsrail F-35’i aldı, Yunanistan da alım anlaşması imzaladı.
Ve şimdi, İsrail Türkiye’nin F-35 sahibi olmasını istemiyor.
★★★
Normalde, bu tür stratejik kararlarda devlet ne yapar?
Risk analizi yapar değil mi?
Türkiye, F-35’e parça üreten dokuz ülkeden biriydi.
Yaklaşık 937 adet F-35 parçası, çok sayıda Türk şirketi tarafından üretiliyordu.
Üretim zincirinde yer almak, hem teknoloji hem uzmanlık ve hem de savunma sektörüne sağlayacağı katkı açısından önemliydi.
Bazı uzmanlara göre, üretilen parçalardan Türkiye yaklaşık 10 milyar dolar para kazanacaktı.
★★★
Peki, ne oldu?..
ABD, S-400 alan Türkiye’yi üretim zincirinden çıkardı, parçaların üretimini başka ülkelere kaydırdı.
Ve Türkiye, hem F-35’lerden oldu, hem F-35 üretim zincirinden çıkarılmış oldu.
Hem de aldığı S-400’ü kullanamadı.
Zararı siz hesaplayın...
★★★
İsrail ile ilişkiler, son 14 yılda tam beş kez yön değiştirdi.
2010’da Mavi Marmara olayıyla kopuş...
2016’da normalleşme...
2018’de tekrar kopuş...
2022’de yeniden normalleşme...
2023 Gazze savaşıyla, tekrar kopuş...
★★★
Ve Suriye’nin fethinde, en mutlu ülke İsrail oldu.
Filistin’in tabutuna da son çivi çakıldı...
★★★
Türkiye’yi “en çok seven lider”, Trump değil mi?
Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etti, Suriye’nin Golan tepelerini İsrail toprağı kabul etti, Filistin’in tabutuna son çiviyi çaktı, Türkiye’ye düşmanlara uygulanan CAATSA yaptırımlarını yürürlüğe koydu, Türkiye’nin F-35 almasını engelledi.
ABD’nin 2026 bütçesinde, Suriye’deki PKK/SDG’ye 130 milyon dolar tahsis etti.
İşte, biz bu Trump’ı çok seviyoruz...
Ama, o da bizi çek seviyor...
★★★
Dış politikayı ne belirliyordu?
Ulusal Çıkarlar.
Ulusal çıkarların iki önemli ayağı neydi?
Devletin devamlılığı (BEKA) ve toplumun refahı.
★★★
Her şey bir yana...
PKK’nın hedefleri, kurulduğu 1978’den beri çok net.
Çünkü, hiçbir zaman gizlemediler, sözde haritalarını da her yere astılar.
Haritada, Türkiye’den koparmak istedikleri yerler de belli.
Dört parçalı (Irak, Suriye, İran ve Türkiye) “Bağımsız ve Birleşik Kürdistan” kurma projeleri de belgelerinde var.
★★★
Bu hedefleri, okuma yazma bilen herkes bilirken, Türkiye hala “barış” diyor.
İşte, esas BEKA sorunu budur.
Çünkü, konu, pahalılık falan değil; bu kez Türkiye’nin toprak bütünlüğüdür.