Türkiye Cumhuriyeti’nin hiç bir döneminde olmadığı kadar birlik ve beraberliğe ihtiyacı var. Bu birlikteliği sağlayacak tek ilke de Demokrasi !!! Demokrasinin olmadığı, tek adam yönetimi ile yönetilen ülkeler, Libya, Irak, Suriye’nin geldiği durum ortada.

Emperyalistler bir akbaba gibi tüm Orta Doğu'nun üzerine çöktü. Ayrılma olasılıkları da yok…. Henüz senaryonun son halkası, Suriye’nin kuzeyinde özerk bir Kürt devleti kurmak. İran’ı çantada keklik gören Trump sonunda pabucun pahalı olduğunu anlayınca şimdilik ara verdi.

İran’ın yaşadıkları, Karadenizli’nin dediği gibi "Haçan uşak bu bana ders olsun." İran örneği bize çok şey anlatmalı. Şu bir gerçek ki İran orada hep var olmalı. Bu bizim için çok önemli.

Değerli ekonomist Selami Tütüncüoğlu bir makalesinde, Demokrasi ve Cumhuriyet evriminden örnekler veriyor.

“Dünya tarihi, Demokrasi adına çok aşamalardan geçerek bu günlere gelmiştir. İtalyan filozof Niccolò Makyavelli(Makyavel), 1513-1517 yılları arasında Roma tarihçi Titus Livius’un İlk On Kitabı Üzerine Söylevler’i yazar. Kısa adı ile “Söylevler” ya da “Konuşmalar” olarak bilinen bu yapıtta özetle, bir cumhuriyeti gerçek anlamda cumhuriyet yapan olgunun halkın kamusal alanda kendisini yüksek sesle ifade edebilmesi olduğunu söyler, yani halkın konuşamadığı, susturulduğu yerde cumhuriyet yoktur; suskunluk, sessizlik, cumhuriyeti yozlaşmaya ve çürümeye götürecektir.

Napolyon bütün Avrupa’yı kılıcıyla fethettikten sonra siyasetle askerliğin ilişkisini tek cümleyle özetlemişti:

“Kılıçla her şeyi yapabilirsiniz, yalnızca üstüne oturamazsınız.”

Oturmayı, toplumsal sorunları kılıçla çözüp, kılıcın zoruyla hükmetmeyi denediler. Milyonlarca genç insan bu akılsız zorbaların yanlış tercihlerini hayatlarıyla ödediler. Aileler dağıldı, kadınlar yasa düştü, bebekler sahipsiz kaldı. Ve hiçbir sorun kılıçla çözülemedi. Kılıç, savaşlardan zaferle çıkmayı sağlıyordu ama barışı sağlamaya yetmiyordu. Barış için kılıçtan daha fazla bir şeylere ihtiyaç vardı.”

Demokrasilerde, yetki verilen iktidarlar, halkın refahı ve mutluluğu için tüm gayreti gösterirler. Bu refah ve mutluluk ancak ülke sınırları içinde yaşayan tüm kesimleri kapsıyorsa geçerlidir. Bir kesim için sağlanan bu iyilikler, diğer kesim için ıskalanıyorsa o ülke yönetiminde sıkıntı var demektir. Bu yaşam biçimleri tüm tarih boyunca da dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşanmıştır. Eşit yurttaşlık ve özgürlüklerin kısıtlandığı ülkelerde birlik ve beraberlikten söz edilemez…

Erdoğan iktidarının yargı yoluyla muhalefet parti Belediyelerine yaptıkları asla Demokrasi ile örtüşmüyor. Özellikle Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını adımlarken, 2025 yılında yapılanlarla,

1523-1517 yıllarında tanımlanan Demokrasi tanımının örtüştüğünü kim söyleyebilir?

Demokratik bir ülkede birlik ve beraberlik ancak Demokratik ilkelerle başarılabilir. Bunu da sağlayacak, halkın verdiği yetkiyle ülke yönetimini ellerinde bulunan iktidarlar sağlayabilir. Bu kardeşlik Demokrasi ilkeleri ile değil de, tek adam kararıyla bir kesime sağlanıyorsa buna sağlıklı bir yönetim denemez ve sonucunda ayrışma olur. Ayrışınca da...

Tek adam rejimiyle yönetilen Irak, Suriye’nin hali ortada iken , bizim bu durumu göz önüne alıp , hiç vakit kaybetmeden 'Parlamenter Demokrasi'ye dönmeliyiz. Zaman daralıyor. Tüm bu problemleri de çözecek DEMOKRASİ’ dir.

Öz şu: Halk bunaldı, halk ekmek diyor. Buna biran önce çözüm bulun, çare olamayacaksanız , Demokrasi diyor ki “SANDIK”. Öyle hergün TV ekranlarına çıkıp gerçeği yansıtmayan sözlerle bu halkı daha fazla yormayın.

Halkın haber alma özgürlüğüne TV’ler kapatarak engel koyarsanız, bu halk buna evet demez.

SON SÖZ: Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.

ATASÖZÜ