
Demet Cengiz
demetcengiz@sozcum.com
Kemal Kükrer’in sahibi Sabri Gülel, Türkiye’de gençlerin artık sirke ve turşu tüketmediğini
belirterek, “İki yıl önce aldığımız Japon ortakla birlikte nar ekşisi, acı sos ve turşu gibi geleneksel tatları dünyaya açıyoruz” diyor.
Kemal Kükrer’in patronu Sabri Gülel, kendini 1.5’uncu jenerasyon olarak tanımlıyor. Gıda alanında faaliyet gösteren ailesinin bu markayı alarak, yeniden konumlamasında öncü rol oynamış. Hayata da, işe de, aile kurmaya da erken atılmış biri. Kemal Kükrer 100’üncü yılını kutlarken, küresel dünyaya açılmanın inceliklerini Gülel ile konuştuk.
Biz çok alışkın değiliz 100 yıllık markalara. Belki siz satın almasaydınız bugün Kemal Kükrer yoktu. Nasıl karar verdiniz almaya?
- Biz market, gıda dağıtım, tarım ve hayvancılık yapan bir aileydik. Kemal Kükrer’in de distribütörüydük. Biz almak istediğimizde neredeyse şirket bir tabela olarak kalmıştı. Fikir benden çıktı. Babam da destekledi. Bu yüzden 100 yıllık markanın 1.5’uncu jenerasyonu diyorum ben kendime. Bölgesel markayı alıp ulusal yaptık.
Ürün portföyünüzü çok genişlettiniz. Kaç çeşit var?
- Lezzetlendiriciler, konserveler, soslar ve sirkeler gibi 11 farklı ürün grubu ve 160 çeşit ürün var. İzmir, Adana ve Eskişehir’de üretim tesislerimiz bulunuyor. Adana’da sadece şalgam üretiyoruz.
JAPONYA’YA TÜRK TADLARI
Neler oluyor? Örneğin yeni nesil sanki çok fazla sirke tüketmiyor artık. Nasıl gidiyor sizin kategoriler?
- Sirke hariç tüm kategoriler büyüyor. Aslında sirke ilaçtır; mikrop öldürür. Gençler daha çok ekşileri tüketiyor. Nar ekşisi tüm Türkiye’de tüketiliyor. Yakında zeytinyağını yakalayacak.
İki yıl kadar önce Japon Ajinomoto’yu yüzde 50 ortak aldınız. Neler planlıyorsunuz birlikte?
- Biz öncelikle dünya mutfağından lezzetleri Türkiye’ye getireceğiz. Yemek sosları, salata sosları gibi lezzetler... Sonra da Türkiye’den lezzetleri dünyaya açacağız. Biz geleneksel Türk lezzetlerini önce ulusal, daha sonra da uluslararası hale getirmeye çalışıyoruz. Öncelikli olarak nar ekşisi, acı sos ve turşularımızı dünyaya tanıtacağız. Şu anda Japon pazarında lezzetlerimizi sunmak üzere araştırma yapıyoruz. Şimdi 38 ülkeye ihracatımız var. Daha da artacak.
70 MİLYON TL CİRO
Türk lezzetlerini dünyaya açmak deyince... Açıkçası ben genellikle biraz hayal kırıklığı yaşıyorum. Çoğu ürünlerimizi kendi ülkemizde deforme ettik. Simit örneğin...
- Maalesef bu söylediğiniz doğru. Biz deforme etmiyoruz. Aslını üretmeye, hatta bu konuda örnek olmaya çalışıyoruz. Bazen zarar etmeyi de göze alıyoruz. Adana’daki gibi şalgam yapabilmek için 3 yıl planlama yaptık, üç yıl zarar yazdık. Biz sirkeyi 5.5 ayda üretiyoruz. Bazıları 60 saatte üretiyor. “Malzemenin ve kendinizin özünü bozmayın; sallanırsınız ama yıkılmazsınız” dermiş Kemal Kükrer. Onuruna çok önem veren bir adam. Japon ortaklarımız da öyle. Bu bizim ortak değerimiz.
Sirkedir, şalgamdır derken ne kadar büyüklükte bir marka şu anda?
- Net ciromuz 70 milyon TL. Türkiye’de sirke pazarı 49 milyon TL. Bizim ciromuzun yüzde 38’i sirkeden geliyor.
ADİLE NAŞİT HAKLI
Neşeli Günler filminde turşu sirkeyle mi yapılır limonla mı yapılır tartışmasından koca aile dağılır. Ne diyorsunuz?
- Türkiye’de yüzde 88 sirke ile yapılır. Adile Naşit haklıdır yani! Ama sirke gibi turşu tüketimi de azalıyor ülkemizde. Turşu, kışın salatasıdır aslında. Sebzeleri saklayabilmek için yapılmıştır. Libya’ya bir ton turşu ihraç ettik.
BAŞARININ SIRRI
- Farklı açıdan bakabilmek ve yenilikçi iş yapış şekli başarının en büyük formülüdür. Mesela kendinizi en başarısız hissettiğiniz zamanda, ne yaptıysanız tam tersini yapın, bu size ne yapmanız gerektiğini en iyi öğretecek yöntemdir.
- Hızlı karar vermekten ve çok çalışmaktan korkmamak ve tabii doğru zamanda çalışmak çok önemli bir unsurdur.
YETENEK AVI
- Yetenekli bir kişiyi bulmak çok zordur. Bu nedenle ben, yetenekli biriyle karşılaşıncaya kadar ’öğrenebilir’ kişileri değerlendirme taraftarıyım.
- Yeteneklere adil ve şeffaf davranmak benim için onları ’kaybetmeme’ yoludur. Sonrası kişiye bağlı.
HOBİ
- En büyük hobimin çocuklarımla vakit geçirmek olduğunu söyleyebilirim. Çocuklarımla geçirdiğim vaktin yerini başka hiçbir şey tutamaz. Öte yandan spor yapmak da hobilerim arasında.
- Lezzet de hobim. Bu aynı zamanda işim de.
ŞANS
- Tesadüfe inanırım. Uygun zamanda ve uygun durumda, hazırken, istediğiniz şeye denk gelmek en büyük şanstır.
- Şans, benim çok kullandığım bir kelime değildir. Hayat tek bir kelimeye sığmaz. Kemal Kükrer’i almamıza şans dedik ama biz uygunduk, hazırdık; yoksak şanslı olamazdık.
İŞ HAYAT DENGESİ
- Maalesef ki en başarısız olduğum konu bu planlamayı yapmak diyebilirim.
- Planlamama göre zamanımın yüzde 80’ini iş, yüzde 15’ini aile yüzde 5’ini ise kendime ayırabiliyorum. Hayatımdaki yoğunluğun ana belirleyicisi iş. Belki ileride bu denge biraz değişebilir.
SOSYAL SORUMLULUK
- Şirket olarak bir K-AGP cep kitapçığımız var. Bu kitapçığı tüm çalışma arkadaşlarımız sürekli yanında taşımak ve sürekli tekrar etmekle yükümlü.
- Sosyal sorumluluk ilkelerimiz kapsamında faaliyet gösterdiğimiz tüm ülkelerde, topluma karşı çevresel ve sosyal sorumluluklarımızı yerine getirmeye özen gösteriyoruz.
PİŞMANLIK
- İnsan hayatındaki en büyük değerin ’zaman’ olduğunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla en büyük pişmanlıklarım hep boşa harcanmış zamanlarımla ilgili.
- Pişmanlıklarımın tabii ki büyük çoğunluğu özel hayatım ile alakalı. İş ile ilgili en büyük pişmanlığım ise vicdanımı yönetim şeklinin içine etkin bir şekilde soktuğum zamanlardır.
KULAĞA KÜPE
- “Kaybetme korkusundan arınmak ve kaybettiğin her şeye sadece bir kez üzülmek” mottosuyla hareket ettiğim için gençlere verebileceğim en önemli tavsiyem bu söz.
- Yapılanın en iyisini yapmaya çalışmanın ötesinde adil, dürüst ve şeffaf iş yapma şeklini benimsemelerini genç girişimcilere tavsiye ederim.
SOSYAL MEDYA
- Bu konuda çok başarılı olduğumu söyleyemem. Facebook ya da Twitter kullanmam. Sadece Whatsapp kullanıyorum. Onu da fotoğraf alış verişinde bulunmak ve konum göndermek için.
- Neden bilmem ama sosyal medyadan etkilenmek istemiyorum. Biraz da kendi özelimi özelde yaşamaktan yanayım.