Sevgili okuyucularım, Tayyip Harp Akademileri Komutanlığında kurmaylık eğitimi gören subaylara ve komutanlara hitaben nutuk attı...
Özellikle Ergenekon ve Balyoz davaları süreci için “Aldatıldık” dedi!
Bir “Dünya devinin (!)” ağzından bu sözü duyunca çok üzüldüm!
O günleri bir kez daha anımsayın. Türkiye’deki korku imparatorluğu ve polis devleti o iki dava ve benzerleriyle oluşturulmuş, diktatörlük o süreçte hortlamıştı.
Herkes gözaltına alınıp tutuklanıyordu.
Özel yetkili savcılar ve mahkeme heyetleri iktidar tarafından en güvenilir olanlar arasından özenle seçilip göreve getiriliyordu.
Düzmece belgeler ve hayali terör örgütleri üretiliyor, hukuk paspas gibi çiğneniyor, olmayan olaylar varmış gibi gösteriliyor, masum insanların evleri ve işyerleri sabahın köründe polis tarafından basılıyor, yüz binlerce kişinin telefonları dinleniyordu.
İtiraf edelim ki bu yöntem başarılı oldu, toplum bu yolla korkutuldu ve sindirildi.
Herkes içeri tıkılmaktan korkmaya başladı ve sesler büyük ölçüde kesildi.
Operasyonların boy hedefi Türk Ordusu idi... İktidardan yana olmayan komuta kademesi bu yolla temizlendi.
O günlerde hükümet-cemaat kavgası henüz başlamamıştı. Tam tersine aralarından su sızmazdı.
Operasyonları ortaklaşa götürüyorlardı.
Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayan, bir yandan da “Müslümanlık (!) taslayan yandaş medya coşmuştu. Yalanın bini bir paraya gidiyordu.
Savunmasız insanlara hakaret ve iftira gırla gidiyordu.
Düzmece deliller başımıza yağmur gibi yağıyordu.

* * *

Olayın genelini çok kısaca gördük. Şimdi Tayyip‘in bu konuda önceki gün söylediği sözlere özetle bakalım:
“Operasyonlarda suçluyla suçsuz, yalanla doğru aynı kefeye kondu. Şahsım başta olmak üzere tüm ülke yanlış yönlendirildi ve aldatıldı. Kumpasa maruz kaldık. Eski Genelkurmay Başkanı (İlker Başbuğ) ve yakından tanıdığım pek çok komutanın tutuklanmasına gönlüm hiçbir zaman razı olmadı. İtirazlarımı ifade ettim. Ama hukuka saygı gereği, yapacak bir şeyimiz kalmamıştı. Tereddütlerimi ve itirazlarımı o dönemde bu işin sorumlularına ifade ettim, hatta kamuoyu önünde de dile getirdim.”
Tayyip yine gerçek dışı konuşuyor, olmuşları olmamış gibi göstermeye kalkışıyor.
Hangi tereddütlerini ve itirazlarını ifade etmiş, kamuoyu önünde nasıl ve ne zaman dile getirmiş?
Yok böyle bir şey, varsa kanıtlaması gerekir.
Binlerce insan haksız yere tutuklanmış, hayatlar kaydırılmıştı. Hangisine ne zaman itiraz etmiş, tepki göstermiş?
Bir tek örnek versin de görelim bakalım.

* * *

Kendisini Ergenekon davasının savcısı ilan edip Zekeriya Öz’ün altına zırhlı Mercedes makam aracını veren kimdi?
“Bu davalarla Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diye bağıranlar kimdi?
“Biz iyi ki bu generallerle savaşa girmemişiz, Allah korumuş” diyen, kendisinin en yakınındaki Bülent Arınç değil miydi?
Yandaş medya o psikolojik savaş ortamında tutuklu komutan eşlerini “Orospu” ilan ederken sessiz kalanlar kimlerdi?
Masum insanlar bin türlü yalan ve iftira ile incitilir ve bazıları intihara sürüklenirken, o ahlaksız yandaş medya ile siyasetçilere alkış tutanlar kimlerdi?

* * *

Tayyip şimdi çıkmış ortaya, “Pardon” diyor, “Aldatıldık” demek zorunda kalıyor.
Oysa Başbakanlığı döneminde her şeyden haberi vardı ve işin üzerine aslanlar gibi gidiyordu.
Hayır, ağzından bir kez olsun pişmanlık sözü çıkmamıştı.
İşte o dönemde davalar gaddarca yürütülürken söylediği sözlerden küçük bir demet:
“İtalya’yı Türkiye’ye örnek gösterenler, şu anda Türkiye’de temiz eller operasyonu yapanlara saygı duysunlar...”
“Siz zannediyor musunuz ki bizim o planlardan (darbe, terör vesaire) haberimiz olmadı. Bunları yedi yıldır duyuyorduk ama gerilimin tarafı olmadık. CD’leri dinleyince şok oluyorum...”
“Emekli ve muvazzaf askerlere yönelik bir süreç başlamıştır. Bu süreç yargının tasarrufu altında yürütülmektedir. Herkesin yargıya saygı duyması gerekir...”
Biz hangi yargıya saygı duyacaktık?
Özel yetkili mahkemelerin hakim ve savcılarına mı?

* * *

İlker Başbuğ ve yakından tanıdığı komutanların tutuklanmasına gönlü hiçbir zaman razı olmamış, hatta itirazlarını kamuoyu önünde dile getirmiş!
Hangi itiraz, ne zaman?..
Yok böyle bir şey!..
Madem var olduğunu iddia ediyorsun, o halde Başbuğ için niye özel yasa çıkarmayı düşünmedin?
Unutmuş olanlar için söylüyorum, yakın adamı ve partisinin aday adayı MİT Müsteşarı Hakan Fidan için çıkarılan özel garanti yasası neyin nesiydi?

* * *

Sevgili okuyucularım, Tayyip’in şimdi “Pardon” demek zorunda kaldığı süreçte ülkemizde korkunç bir cadı kazanı kaynatılmış ve insanların büyük bölümü korkutulmuştu. Bunu bilerek, isteyerek ve önceden planlayarak yaptılar.
Toplumun beyni, yapılan sonsuz propagandalarla iyice yıkandı.
Haksızlığa uğrayanların kim olduğu hiç önemli değildi. Subay, siyasetçi, gazeteci, üniversite hocası...
Ama içeri tıkılan herkes darbeci, casus, ajan,terörist, alçak, namussuz, demokrasi düşmanı idi!
Bu kampanya kendi açılarından başarıyla yönetildi.
Hazırlanan iddianameler ve özel yetkili mahkemelerde yapılan duruşmalar resmen komediye dönüşmüştü...
En ağır cezalar verildi.
Üstelik bazı sanıkların eşleri ve avukatları hakkında bile davalar açıldı.
Yargı ele geçirilmiş, polis devleti böyle kurulmuştu.

* * *

Şimdi aradan bir süre geçmiş, hepsi Anayasa Mahkemesi tarafından tahliye edilmiş ve Tayyip yeniden ortaya çıkıp konuşuyor...
“Pardon!” diyor...
“Aldatıldık, bizi aldattılar...”
“Hiç içime sinmemişti ama...”
Bu nasıl bir devlet adamıdır!..
Ve bu sözleri niçin Harp Akademileri Komutanlığı’nda kurmay adaylarının önünde söylemektedir?..
Çünkü komuta kademesi dışındaki askerlerin kendisine tepkili olduğunu biliyor.
Seçim öncesinde Apo ve Kürtçülük olayı, ülkenin bölünme tehlikesi ve askerlerin -Necdet Bey’in katkılarıyla- onlara destekçi durumuna düşürülmüş olması...
Askerlerin gazını almaya çalışıyor...