“Silahlı terör örgütü” ile ilişkileri yüce yargımız tarafından tespit edildiği için tutuklanan Can Dündar’ı ben iyi tanırım...
Silahsız gezmez...
Sağa sola sıkar...
Bazukası da vardır...

*

Çocukları öldürdü Gezi Parkı’nda...
Hiç acımadı, sıktı kafalarına...
Baktı itibarını kaybediyor, bir gecede kan gölüne çevirdi koca memleketi, gözü dönmüş zalimin tekidir...
Kan içer...

*

Erdem Gül keza...
Canlı bombadır...
Diyarbakır’da patlattı kendini, geçti Suruç’ta patlattı, oradan Ankara Garı’nda...
Kendini patlattıkça herkes öldü...
Onun ömrü uzadı...

*

Her gün yüzlerce insanın paramparça edildiği Suriye’ye TIR dolusu silahı gönderenlerin değil de o silah TIR’larını millete duyuranları yakaladığına göre, demek ki yüce yargımızın gözünden kaçmadı bu ikisi...
Gazeteci arkadaşlarımız “Silahlı terör örgütü” ile ilişkilerinden dolayı yüce yargımız tarafından tutuklandı...
(.........)
Hâlâ “Türkmenlere gidiyordu” diyorlar silahlar...
Ulan, diyelim ki öyle...
Çocukların bile bombalarla öldürüldüğü bir yere gönderilen silah kime giderse gitsin, çikolata gofret mi bu?...
Sen silah kaçakçısı mısın?..
Değilsen kendi savcından, polisinden, halkından niçin gizli?..
Bunu kanıtlayan gazeteciler niye hapiste?..

*

Bu yüzden Silivri hapishanesinde iki arkadaşımız... Her birisi bizim parçamız, canımız, gururumuz, yüz akımız...
Yüreklerimizdeki her bir hücredeler...
Sen Silivri hücrelerinde san...

*

Bizler ise...
Yılmamalıyız...
Korkmamalıyız...
Susmamalıyız...
Durmamalıyız...
Yürekli Türk yargıçları çıkıp, herkesi hak ettiği hücreye koyana kadar...