Hürriyet’in yıldız yazarı Ahmet Hakan, 21 Şubat Cumartesi günü “Sümeyye’ye Suikast Haberi Milletin Aklına Hakarettir” başlıklı bir yazı kaleme almıştı. Metnin içinde birkaç defa, üstüne basa, basa “bu haberin milleti aptal yerine koymak” anlamına geldiğini söylüyordu. Yazının üslubundan Ahmet Hakan’ın “milletin aptal olmadığına” inandığını anlıyoruz. Hakan’ın kıssasından şöyle bir hisse çıkarılabilir: Esas aptallık “aptal olmayan milleti aptal yerine koymaktır”. Bana göre Hakan yanılıyor. Haberi imal edenler, kesinlikle aptal değil. Milletin de aklına hakaret etmiyorlar. Onlar milletin ihtiyacı olan “yalanları” üretip piyasaya sunuyorlar. Yani yaratıcı bir pazarlama stratejisi uyguluyorlar.
İŞİD, ÇIK GİT DEDİ; BİZ DE ÇIKIP GİTTİK
Vatan toprağı sayılan bir “Türbe Arazisi”nin korunması uğruna, deli bir terör örgütü ile çatışmaya girmek hata olabilirdi. Ayrıca, bu onur kıran pılıyı pırtıyı toplayıp geri çekilme, eğer doğruysa, İŞİD’e karşı Amerikalılarla birlikte icra edilecek büyük taarruzdan önce yapılması gereken bir “Cephe Düzeltmesi” de olabilir. Ama bu operasyon, tereyağından kıl çeker gibi sessizce icra edeceğine, niçin bir Hollywood filmine dönüştürülmüştür? Anlaşılan “algı yönetimi” uzmanları AKP seçmeninin bu yalana da ihtiyacı olduğuna karar vermiştir.
DOĞRUYA DEĞER VERMEYEN, YALANI ÖNEMSEMEZ
Lider Erdoğan ile seçmeni arasında “sen mağdur, ben mağdur” temalı kuvvetli bir gönül bağı var. Ama bu bağ zamanla aşınıyor. Beslenmezse zayıflıyor. Gözden ırak olan gönülden ırak olmasın diye, Sayın Erdoğan her gün TV ekranlarına çıkıyor. Habere vesile olsun diye “dünya kazan, ben kepçe” dolanıp duruyor. Ama son zamanlarda debdebeli sarayı yüzünden itibarı biraz irtifa kaybetti. Çünkü seçmeni onu çok gezdiği ve sarayda oturduğu için değil “mağdur” olduğu için seviyor. Gönül bağının zayıflamaması için, yalan da olsa yeni mağduriyet hikayeleri duymak istiyor. Bunu gören “Reis’in algı yönetimi uzmanları” söyle düşünmüşler herhalde: Ortada toplumu ta derinden sarsmış bir Özgecan cinayeti var. Herkes genç kızlarımızın kılına zarar gelmesin diyor. Bu rüzgar dinmeden “Erdoğan’ın bekar kızına suikast yapılacağı” (dikkat ederseniz oğullarından birine değil) haberini yayarsak, harika olur. Söyleyin; nasıl duygulanmaz insan? Nasıl da nefret etmez suikast planlayanlardan! Nasıl da sevgi ve bağlılık duymaz Sümeyye’nin mağdur babası Cumhur Başkan Tayyip Erdoğan’a.
Son söz: Yalanı yutan, yalankolik olur.