Diyeceksiniz ki, başlıkta hata var. Yağmur yağınca çimler solmaz, aksine yeşerir. Bakın, bunda halksınız. Peki, FED faizi artırınca TL niye dolar karşısında değerlendi? Tam tersi söylenmedi mi? FED faizleri artırınca Amerika dışındaki dolarlar ülkelerine dönecekti. Türkiye gibi “taşıma suyla değirmen döndüren” yani yurtdışından gelen dövizle ekonomisinin çarklarını çeviren ülkeler, dolar bulmakta zorlanacaktı. Dolar bulmak zorlaşınca TL değer kaybedecekti. TV kanallarımız, akşam saat 21.00’de başlayıp, gece yarılarına kadar “FED faiz artırıyor; görün bakalım n’olacak” diye canlı yayın yapmadı mı? Ne oldu? FED faizi artırdı üstelik bizim Merkez Bankası faizi artırmadı ama TL değer kazandı. Yani beklenin tersi oldu. Neymiş öyleyse: yağmur yağınca çimler solarmış. (Şaka, şaka!)

ACELE YORUMA ŞEYTAN KARIŞIR


İktisadi yorum yapmakta acele etmemek gerekir. Bugün dolar fiyatı 3 TL olsaydı, ekonomi yorumcularımız “Ben demedim mi, bizim Merkez Bankası faizleri artırmazsa TL çok değer kaybeder” diye makaleler yazacaktı. Nispeti bırakıp biraz da ciddi konuşalım. FED faiz artırınca TL’nin dolar karşısında değer kazanması için hiçbir “temel” sebep yoktur. Ama olur böyle şeyler. “Beklentiyi al, gerçekleşmeyi sat” borsa düsturudur. Bırakın “ekonomimizin sağlığı için” TL’nin uzun vadede dolar (döviz) karşısında değer kaybetmesinin şart olduğunu, yılbaşından sonra TL, dolar ve Euro karşısında değer kaybetmeye başlayabilir. Sakın şaşırmayın.

İKİ TARZ-I İKTİSAT


1876’da Rusya doğumlu Yusuf Akçura bir Kazan Türküdür. Türkçülüğün ideologlarından biridir. Maceralı bir hayatı vardır. 1904 yılında Kahire’de çıkan Türk gazetesinde “Üç Tarz-ı Siyaset” başlıklı bir makale yayımlatmıştır. Bu makalede, Avrupa’nın “hasta adam” dediği Osmanlı Devleti’nin bundan böyle izleyebileceği üç siyaset tarzından bahseder. Bunlar “Osmanlıcılık”, “İslamcılık” ve “Türkçülük”tür. Değerli dostum Asaf Savaş, Akçura’nın bu tasnifinden esinlenerek, Türk ekonomisinde “İki Tarz-ı İktisat” diye bir deyim geliştirdi. Birinci tarza abone olanlara “faizciler” ikinci tarzı önerenlere (bana bakarak) “kurcular” adını verdi. Faizcilik, kalkınmayı sağlayacak yatırımları “dış tasarrufla”, kurculuk ise kalkınmayı “iç tasarrufla” finanse etmeyi savunmaktır. Kıvırtmaca yok!

AKP TARZ-I İKTİSAT


AKP iktidara geldiğinde “Kemal Derviş” planı yürürlükteydi. Bu plana göre enflasyon, döviz fiyatları istikrarlı tutularak düşürülecekti. Bunun için de TL faizi yüksek olacaktı. Bu aynen oldu. TL’ye yüksek faiz verildi, bol yabancı para geldi. Ancak cari açık patladı ve uzun süre sabit kalan kur, sonunda yükseldi. Bir dolar 1,5 TL iken, kabaca üç yıl içinde bir dolar 3 TL oldu. Bugünlerde pompalanan “Merkez faizleri artırsın” çağrısının amacı, TL’nin değer kabını durdurmaktır. Bunun ABD’deki faiz artışına benzer hiçbir yanı yoktur. AKP ise hem değerli TL, hem de düşük faiz istemektedir. Bu çelişkinin yaratacağı “döviz açığını” da, yabancılara yani zengin Araplara menkul ve gayrimenkul varlık satarak kapamayı öngörmektedir.
Söz söz: Emek sömürülmeden kalkınma olmaz.