Sevgili okuyucularım, medya patronu Aydın Doğan Türkiye’nin en büyük zenginlerinden biri. Medya başta olmak üzere çeşitli ticaret alanlarında milyarlarca dolar kazandı.
Geçmişte Tayyip ve AKP’nin en büyük destekçilerinden biri idi.
Hürriyet’te yazarken kendisi ve çömezi Ertuğrul Özkök’le aramızda geçen olaylar ve üzerimde yaratmaya kalkıştıkları baskı inanılır gibi değildi.
“Yazma kardeşim, hükümeti eleştirme. Biz bu hükümeti savunuyoruz. Türkiye’yi AB’ye sokacaklar, kalkındıracaklar, her şey iyiye gidiyor!..”
Bu lafları kendi ağızlarından onlarca kez duymuşluğum vardır.
Yaşadıklarımdan bazılarını 2007 yılında Hürriyet’ten kovulduktan sonra üç ayrı kitap yapıp anlatmıştım.
Aydın Doğan kitaplarımdan biri için açtığı tazminat davasında benden 50 bin lira para istedi. Sadece “Demek ki benim parama ihtiyacı varmış” deyip kendimi savundum ve mahkeme, açtığı davayı reddetti.

* * *

Evet, Aydın Doğan ülkemizin hem en zengin, hem de en güçlü iş adamlarından biri idi. O yıllarda sahibi olduğu yedi adet gazete (Hürriyet, Milliyet, Vatan, Radikal, Posta vesaire) ve ayrıca beş adet televizyon kanalı (Kanal-D, CNN Türk, Star vesaire) vardı.
Hele Erol Simavi’den Hürriyet’i de almayı başarınca, gerçek bir medya imparatoru olmuştu.
Yıllar süren böylesine inanılmaz bir iktidar yandaşlığı sonrasında Aydın Doğan’ın bugün içine düştüğü durum gerçekten içler acısıdır.
Şimdi hep savunmada!..
Elindeki gazetelerle televizyon kanallarını hep savunma amacıyla kullanıyor.
Tayyipgiller iktidarı elindeki tetikçi ve yandaş medya ile her gün kendisine saldırıyor, sövüp sayıyor, suçluyor, bazen de iftira atıyor.
Gazeteleri baskına uğruyor...
Üstelik Tayyip bile Aydın Doğan’ın üzerine üzerine geliyor.

* * *

Birkaç yıl önce üzerine vergiciler gönderilmiş ve akla hayale sığmayan para cezaları kesilmişti. Danıştay o cezaların çoğunu yasaya aykırı bulup iptal etmeseydi, Aydın Doğan çoktan iflas bayrağını çekmiş, binlerce medya çalışanı işsiz kalmış olacaktı.
Ama büyük patron geçmişte çok büyük hatalar yaptı...
AKP iktidarından korkuyordu.
Elinde böylesine büyük ve önemli bir medya gücü olduğu halde hep korktu, alttan aldı.
Korkunun ecele faydası olmadığını bir türlü anlayamadı.
En iyi gazetecilerini sırf iktidarı eleştirdikleri için feda etti, kovmak zorunda kaldı.

* * *

Geçen gece hiç sıkılmadan Osman Gökçek’in bile karşısına oturup hesap vermeye çalışan patron vekili Ertuğrul’a geçmişte hep şunu söylerdim, kitabımda anlattım:
“Elinizde böylesine bir medya gücü varken, korkan taraf niye siz oluyorsunuz? Bırak Tayyip sizden korksun!..”
Ama onlar gökten inmiş kutsal tanrılardı!
Laf dinlemek, sıradan insanların uyarılarını bir parça olsun dikkate almak kendilerine yakışmazdı!..
Ve bu günlere geldiler...
İktidar medyasının ve mafyasının şamar oğlanına dönüştüler.
Yalan ve iftiraların altında her geçen gün biraz daha eziliyorlar.
Ne diyeceklerini şaşırmış durumdalar.
Aydın Doğan için üzülüyorum.
Bütün çalışanları gibi ben de “Vay Aydın Doğan vay, sen bu durumlara düşecek adam mıydın” diyorum.
Korkularının bedelini şimdi böyle ödüyor.
Allah kimseyi onun durumuna düşürmesin.

Evlendirme programları rezaleti


Sevgili okuyucularım, bazı televizyon kanallarında “Evlendirme programı” altında bir nesne yayınlanıyor.
Bazen akşam saatlerinde boş olduğum zaman, kafayı biraz boşaltmak için ben de izliyorum... Ve izlerken resmen utanıyorum.
Adına loca denilen bir yer var. Kadınlı erkekli evlenmek isteyen adaylar orada oturtuluyor, onlara dışarıdan talipler geliyor. Sonra bunlar kapalı bir paravan arkasında birbirleriyle konuşuyor falan filan!..
Yeterince talip gelmediği için programların sunucuları işi başka alanlara sürüklüyor.
Locada bekleyen adaylar da işin içine karışınca dedikodular, karşılıklı suçlamalar,
hakaretler, kıskançlıklar, belden aşağı sözler, yalanlar, iftiralar ortalığa yayılıyor.

* * *

Bu programların senaryosu önceden belli!.. Biraz sonra ne olacağı ekranda yazı ile bildiriliyor.
Katılan tipleri ise mutlaka görmelisiniz.
Saflar, iyi niyetliler, üçkağıtçılar, yalancılar, kavgacılar, saldırganlar, birbirlerini suçlayanlar, yalvaranlar, ağlayanlar, zavallılar, ne ararsanız var. Bazıları ise yıllardır o programların gediklisi olmuş soytarılar... Programlara güya reyting sağlıyorlar ve o yüzden oralarda boy gösteriyorlar.
Bunların işi gücü yok mudur!
Katılanlar arasında iyi niyetle, gerçekten evlenmek amacıyla gelenler var. Onlar arada sinek gibi ezilirken uyanıkların bütün amacı ekranda görünüp ünlü olmak.
İyi niyetliler sadece figüran!..Orada saf saf oturup talip gelmesini beklerken uyanıklar her söze balıklama dalıp olay yaratıyor...
Karşılıklı hakaretler, suçlamalar birbirini kovalıyor...
Ve bu durum çok büyük paralar kazanan sunucuların da işine geliyor. Bu karşılıklı hakaret, dedikodu ve suçlama ortamından yararlanıp zaman dolduruyorlar.
Perşembe günü programlardan birinde iki erkek aday kapıştı ve yumruklu kavga çıktı!

* * *

Hepimizin bildiği evlilik, ciddi ve kutsal bir kavramdır. Bu programlarda o kavram ayaklar altında çiğnenip yok ediliyor.
İşin içinde reklam gelirlerinden kaynaklanan çok büyük paralar dönüyor.
Kutsal bildiğimiz evlilik müessesesi birkaç yapımcı, sunucu ve kanallar para kazanacak diye rezil ediliyor.
Fırsat bulursanız izlemeye çalışın, söylediklerimin tümüyle doğru, ancak çok eksik olduğunu hemen göreceksiniz.
Bu programlarda yüz binlerce insanın gözleri önünde haftanın beş günü gerçekleşen bu rezilliğe, insanların kandırılmasına dur diyecek, çeki düzen verilmesini sağlayacak bir makam olmadığı anlaşılıyor.