İktidar, “analar ağlamasın” diyerek...
Ballı ihaleleri yandaşlara dağıtarak...
Gününü gün etti, yandaşları zenginleştirildi, bundan payını da çok iyi aldı!..
Bugün ise ülkeyi “anaların feryadı” kapladı...
Erzurumlu şehit Recep Beycur’un anası Seyran Beycur’un yüzündeki acıyı gördünüz mü?..
Feryadını duydunuz mu?..

* * *

Hani şehit düşen oğlu Siirt Devlet Hastanesi morgundayken onu cep telefonuyla arayan Seyran ana...
Komutan, şehidin çalan cep telefonunda “annem” yazısını görüyor...
Oradakiler birbirlerine bakıyor ve hiçbiri telefonu açmaya cesaret edemiyor...
Her gün şehit cenazeleri gelirken yüreği ürkek bir kuş gibi çarpan, oğlunun sesini duyarak rahatlamak isteyen Seyran ananın acısını kim anlayabilir?..
Çalan telefonu açıp, “Oğlun şehit oldu, ne mutlu sana” diyebilir misiniz?..
Acısını, “Şehitlik, peygamberlikten sonra gelen en yüce makamdır” diyerek dindirebilir misiniz?..

* * *

İktidar mensupları kolayını buldu...
Bakan çıkıyor, “Tek isteğim şehit olmaktır” diyor...
E, git ol öyleyse...
Diğer bir bakan, şehit cenazelerinin gelmesini, Tayyip Bey’in 10 Ağustos’ta Başkan seçilmemesine bağlıyor...
Ama sonra da şehit cenazesinde protestolara uğruyor, çareyi belediye binasına sığınmakta buluyor!..
Tayyip Bey de bu arada şiir okuyor!..

* * *

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tayyip Bey’i “Terörü başlatmak, ülkeyi kan gölüne çevirmekle” suçluyor...
“Ben olmazsam olmuyor algısını toplumun belleğine sokmak istediğini” iddia ediyor...
Böyle bir iddia, böyle bir suçlama bugüne kadar hangi cumhurbaşkanı için yapılmıştır?..
Tayyip Bey fiili durum yaratıp, ülkeyi “zoraki seçime” götürürken oluk oluk kan akıyor...
Gencecik köylü çocukları, 13 yıllık iktidarın Türkiye’yi halı gibi silkelemesinin bedelini ödüyor!..

* * *

Dolar 3 lira...
Turizm battı...
Cari açık büyüyor...
Borsa çöktü...
Ekonomi duvara tosladı...
Türkiye’nin dünyada saygınlığı kalmadı...
Geçiniz, bütün bunları geçiniz!..

* * *

Türkiye’nin bugünkü hali, gencecik şehit evladını toprağa veren Erzurum’un Kırımkaya Köyü’nden Seyran ananın yüzündeki acı ve Türkiye’yi saran çığlıklarıdır!..
Türkiye’nin hali, şehit Recep Beycur’un amcası Ömer Beycur’un Cumhurbaşkanı’na isyan sözleridir!..
Bu iktidar, Türkiye’yi siyasi ihtiraslarına kurban etti!..
Gencecik çocukları, anaları, babaları, eşleri, evlatları, kardeşleri kör bir ihtirasa kurban verdi...
Onlar utanmadı, biz utandık!..
Ey şehitler, affedin bizi!..

Yine tiyatro!..


Geçici Başbakan Davutoğlu Ahmet CHP ve MHP’ye çağırıda bulunuyor:
“İstedikleri mekanda, istedikleri gündemle oturmaya hazırım. Gelin seçim hükümeti kuralım”
Şu sözde en küçük bir ciddiyet, en küçük bir samimiyet var mı?..
Yine bir tiyatro!..
Günler süren kerameti kendinden menkul “istikşafi görüşmeler” ve sonunda koalisyon değil, seçim hükümeti teklifi yapan Ahmet, zoraki seçimin kampanyasında söyleyeceklerinin alt yapısını şimdiden hazırlamakla meşgul...
Ahmet seçim kampanyasında çıkıp, “Hiçbir teklifimize cevap vermediler. Biz istedik, onlar kaçtı” diyecek...
İnsan aklı ile alay etmek buna denir...
Bir de kalkmış, “1920, 23 Nisan şuuruyla buluşalım” diyor...
Siz 23 Nisan 1920 şuurunu bilir miydiniz?..
O şuur şimdi mi aklınıza geldi?!.