Kore’de değil, Kıbrıs Barış Harekatı’nda değil, işgal kuvvetlerine karşı savaşırken değil...
Kendi ülkemizde, kendi içimizde ve Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan hainlerle mücadelede...
Artık olağan hale geldi, her gün şehit cenazesi kaldırıyoruz!..
Birer, ikişer, üçer...
Bu bir kader midir?..
Yoksa büyük bir aymazlığın, siyasi çıkarların, seçim hesaplarının getirdiği bir sonuç mudur?!.

* * *

Şehit Jandarma Komando Uzman Çavuş Erdoğan Kaya’nın cenazesi Manisa, Saruhanlı’da kaldırılırken...
Uzman Çavuş Samet Pişkin Bitlis’te...
Uzman Çavuş Eren Kılıç Şemdinli’de...
Uzman Çavuş Gündüz Birkan Diyarbakır, Sur’da şehit düştü...
Üçü de 25 yaşındaydı...
Analarının kuzusuydu...
Yaralıların hesabını artık tutamaz olduk...
Kaçı iyileşti, kaçının kolu bacağı koptu, nasıl yaşıyorlar bilmiyoruz!..

* * *

PKK’nın 1984 Eruh baskınından bu yana 31 yıl geçti...
Binlerce şehit verdik, binlerce genç insan yaralandı, çoğu yaşamına engelli olarak devam ediyor...
Siyasetçilerin ağzından hep aynı sözleri duyduk:
“Bedelini ağır ödeyecekler”
“Panik içinde kaçıyorlar”
“Kanları yerde kalmayacak”
Bu laflar 31 yıl sürdü, şimdi de sürüyor..
Ama gencecik kahramanların al bayrağa sarılı tabutlar içinde gelmesi durmadı!..

* * *

Bebek katili Apo paketlenip Türkiye’ye teslim edildikten sora teröre çivi çakılmıştı...
AKP iktidara geldiğinde terör sıfırlanmıştı, kısa bir süre sonra ise sayelerinde hortladı!..
Sonra “analar ağlamasın” hikayesi, akiller atraksiyonu başladı...
Demokrasi ve özgürlükler yerlerde sürünürken, terör karşısında “çözülme sürecinin” başlaması “ileri demokrasi” oldu!..
Ve Yeni Türkiye’ye (!) geçtik!..

* * *

İleri demokrasi (!) üzerinde yükselen Yeni Türkiye’den manzaraları görüyorsunuz...
Gazetelere bakıyorsunuz harabe haline gelmiş ilçelerin fotoğrafları, televizyonu açıyorsunuz, evlerini barklarını terk ederek kaçan insanların görüntüleri...
Her yer delik deşik...
Binalar yıkık dökük...
Ve şehit cenazeleri...
Birinin cenazesi kaldırılırken, üçünün Türk Bayrağı’na sarılı tabutu geliyor...
Her gün gelen şehit cenazeleri Türkiye’de hayatın olağan akışı oldu!..
Anaların, babaların, eşlerin, kardeşlerin feryatları...
Yetim kalan çocukların gözyaşları...

* * *

Yandaş gazetelerin yandaş köşelerinde hiç utanmadan Yeni Türkiye masalları anlatanların arkalarına saklamaya çalıştıkları, “Gerçek Yeni Türkiye”nin asıl fotoğrafları bunlardır!..
Nefes alacak halimiz kalmadı...
Bir “oh” çekecek gün göremeyecek miyiz?!.

Bu ne vahşilik!..


Aydın, amatör liginde maç yapılıyor, bir futbolcu rakip takımın oyuncusuna tekme atıp düşürüyor...
Hakemden kırmızı kart görünce de düşürdüğü ve yerde yatmakta olan futbolcunun suratına tekme atıyor...
Bu ne vicdansızlık, bu ne vahşiliktir!..
O kramponlu ayakkabıyla bir insanın yüzüne tekme atmak, öldürmeye teşebbüstür, ağır suçtur...
Bu nasıl bir sporcudur, futbolcu mudur, eşkıya mıdır?..
Sanayisporlu futbolcu, stattan doğruca adliyeye götürülmeli ve tutuklanmalıydı...
Bu şahısın futbol hayatı bitirilmeli, statlara bile yaklaştırılmamalı...