Türkler ile Kürtler uyanın! Gidiş feci. En kötüsü olabilir. İç savaş patlayabilir. Vatanımız vatan olmaktan çıkabilir. Türk ile Kürt’ün iç savaşla vuruşması, birbirini öldürmesi ABD’nin umurunda olmaz. Avrupa’nın (AB’nin) kılı kıpırdamaz.

Tırmanma başladı.
Belirtiler ortada.
Belirtilere her gün yenisi ekleniyor. Dün de bir yenisi eklendi: Genelkurmay; “Çok sayıda yurttaşın askere alınmak ve terörle mücadelede görev yapmak amacıyla TSK’ya başvurduğunu” açıkladı.
Anlayın.
Uyanın.
Bu belirti şu anlama geliyor: Kürtler, silahı alıp dağa gitmiş PKK’ya asker olmuş gençlerine “gerilla” diye ad koydular. Onların “gerilla” dedikleri, taş arkasına saklanıyor, askerin, polisin, Türk kökenli vatandaşın aracına, canına kurşun sıkıyor. Sonra da dağa kaçıyor ya da köyde masum vatandaş görüntüsüne geçip insan arasına karışıyor.
Kürt gerilla varsa!
Türk gerilla da olur!
Kürt avı başlayabilir.
Yanlış anlamayın, lafı saptırmayın; “Türk gerilla olsun... Kürt avı başlasın...” demiyorum, diyemem, düşünemem. Aklımın ucundan bile geçirmem.
Yangın başladı diyorum.
Aklımızı başımıza alalım.
Hem Türkler.
Hem Kürtler.
Her şehit bir acı.
Acı acıyı büyütüyor.
Öfkeler bileniyor.
Nefretler tırmanıyor.
Kan, kanı çağırıyor.
Bizi askere alın başvuruları; “Türk gerilla olalım” anlamı taşıyor.
Uyanın!
Gidiş feci.

* * *

Türk ile Kürt’ü aynı vatan haritası içinde “İslam kardeşi yaparım” ve bunun için gerekirse “baldıran zehri içerim” diyenler çanağı bırakıp Saray’dan algı avcılığına hız verdiler.
Baldıran çanakta birikiyor.
Baldıran zehri içeceğini söyleyenlerden Bülent Arınç da Kürt seçmene şirin görünmek için TV ekranından; “Ben de Kürt olsam ben de dağa çıkardım” diyordu fakat 7 Haziran seçimlerinde sandıktan Saray’ın istediği sonuç çıkmadı diye “Baldıran içeriz” sözünü yalayıp unuttu. Oysa seçim sandığından; “AKP ile HDP’nin bir araya gelip koalisyon kurarak sorunu Meclis’te konuşarak, tartışarak ve böylece silaha, vuruşmaya ihtiyaç duymadan çözmeye soyunmaları sonucu” da çıktı. Dün “baldıran içerim” diyen Tayyip Erdoğan, bugün “barış süreci yüzünden oy kaybettik” diyor. Oy kaybetmeyi kaçak olarak yaptırdığı Saray’ın israfına, 12 yıllık yolsuzluk, rüşvet, rant hırsızlıklarına hiç bağlamıyor. Partisi AKP’ye Kürtlerin temsilcisi HDP ile koalisyon kurup barış sürecini birlikte bir sonuca götürmelerini telkin, tembih edecek yerde “Selahattin Demirtaş’ı dağa çıkmaya...” sanki teşvik ediyor.
Demirtaş da dağa çıksın.
Ne olacak?
AKP’nin oyları mı artacak?

* * *

Demirtaş da dağa çıkarsa...
Türkler de gerilla kurarsa...
En kötüsü olursa...
İç savaş patlarsa...
Sanki seçim mi olacak?
Baldıran çanakta birikiyor.
Hem Türkü zehirleyecek.
Hem Kürdü zehirleyecek.
Uyanın!

Dindar elitin Deniz Feneri!


Türkiye’nin dindar elitinin yönetip rol aldığı, halkın merhamet duygusunu kullanıp topladığı paraları kişisel servetlere dönüştürdüğü “Deniz Feneri Davası’nda” gerekçeli karar açıklandı. Hukukçuların; gerekçeli karar üzerine yaptığı analize göre, “Almanya’dan gelen belgeler” sanık durumunda olan dindar elitlerin lehine olduğunda “doğrudur bu belgeler” denildi. Belgeler içinde bazıları; Deniz Feneri e.V yöneticisi olmuş dindar elitlerin aleyhinde ise “Bu belgeler delil sayılmaz...” denildi. Soygun aklandı, adalet hüküm giydi.