Halkın sandıktan çıkan tokadının hikmeti:
Sarstı.
Salladı.
Silkeledi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün  “herkes egosunu bırakmalı” dedi.
Kendine selfie çekti.
En şişkin ego onda.
En zehirli ego onda.
En asabi ego onda.
En hormonlu ego da onda. 200 yıla yaklaşan Türk siyasi tarihinin, Enver Paşa dahil, en hormonlu egosunu biz şu 13 yılda Tayyip Erdoğan’da gördük. Çiftçilere, işçilere, öğrenciye, liseli çocuklara, en son otobüsle geçerken arkalarını döndüler diye  kadınlara: “Sen kimsin yaa...” diye bağırdı. 301 madencinin öldüğü Soma’da işçi tokatlarken de yine “Sen kimsin yaa...” diye kükremişti. Dün; “Egolarına mahkum olanlar ne tarihe ne de milletimize bunun hesabını veremezler...” dedi.
Yani egoları yenelim.
Sandığa kulak verelim.
Koalisyonu kuralım.
AKP yine iktidarda kalsın ve Tayyip Erdoğan “yine oyun kurucu olarak hep sahnede” bulunsun istiyor. Cumhurbaşkanlığını, tıpkı özel zırhlanmış makam Mercedes’i gibi kurşun geçirmez, bazuka işlemez kalkan haline getirdi. Önümüzdeki 5 yıl boyunca Cumhurbaşkanı seçilişini delinmez, değiştirilemez zırh olarak kendine siper yapıp, oyun kurucu olarak kalacağını haber veriyor.
Selfie çekmesi bundan.
* * *
Halktan yüzde 52 oy almış Cumhurbaşkanı, aynı zamanda son seçimde oyunu 10 puan indirmiş AKP’nin de tek değişmez lideri. Yüzde 52 oylu Erdoğan, yüzde 41 oyda kalmış Davutoğlu’nu Cumhurbaşkanlığı siperi arkasından istediği gibi yönetmek hakkını kendinde görüyor.
Bu da bir ego!
Vaz geçmiyor!
Büyük usta!
Ele verir talkını!
Kendi yutar salkımı!
Tarihin görebileceği en yüksek hormonlu egoyu yakından bildikleri için AKP’de ilk çatlak sesler başladı: Önce Kongre toplansın. Yeni Genel Başkan seçilsin. Kim yeni Genel Başkan olursa (Muhtemelen ve en güçlü aday Abdullah Gül) koalisyon görüşmelerini o yapsın, AKP yine iktidarda kalsın. Biz AKP olarak “iktidarda kalmaya mahkum ve mecburuz” diyenler Davutoğlu’na karşı “Gül serpintisi” yaratmaya çalışıyorlar.
Aslında egolar delirdi.
* * *
Egolar delirdi ama halkın yüzde 60’ı; hem geçmişin raflara kaldırılmış kirli defterlerini yeniden açıp hesap soracak ve hem de birinci öncelikten başlayıp ülkenin birikmiş sorunlarını çözecek bir “koalisyon hükümeti” bekliyor.
Anket şirketleri sordular.
Halk sorunları sıraladı.
Birinci sorun:
Bölünmeden çözüm.
İkinci sorun:
Ekonomide çakılma.
Üçüncü sorun:
İşsizlik.
Dördüncü sorun:
Fakirlik, yoksulluk.
Beşinci sorun:
Hukukun çökmesi.
Böyle; altıncı, yedinci, sekizinci sorun diye gidiyor.
* * *
Türkler ile Kürtler ikisi de bu vatanda yaşıyor. Aralarında çözülmesi gereken bir sorun var. Halk, özünde bir Kürt partisi olan ve Türklerden de oy alan HDP’ye yaklaşık 6 milyon oy vererek; “Türklerin Kürt sorununu ancak Kürtlerle birlikte Türkler, Meclis’te çözer” diyen bir sonuç çıkardı. Hükümeti kuracak ya da destekleyecek partilerin “birinci soruna” odaklanarak koalisyon kurmaları gerekiyor.
Parti lideri kıvırtmasın.
Kaypaklık yapmasın.
Herkes selfiesini çeksin!

SÖYLEŞİ

Parselleme

Bülent Arınç’ın; “Ankara’yı parsel parsel Fethullahçı işadamlarına sattın...” diye bağırması sonrası  savcılık Melih Gökçek için “parselleme soruşturması
başlatmıştı. Melih Gökçek’in hemen; “Bana olan güven sarsıldı... Belediye başkanlığı koltuğunda oturmaya devam edersem delilleri karartacağım akla gelebilir... İstifa diyorum...” demesi gerekirdi. Tersine! Güldü ve Bülent Arınç’ı “fitneci, gizli Fethullahcı, AKP’ye sızmış hain” diye suçladı. İşte seçimler bitti.
Bülent Arınç, “parsellemenin belgelerini açıklayacağım” demişti. Türkiye ve dünya bekliyor.