Şanlı tarihimize bir yeni kahramanlık sayfası(!) daha ekledik.
IŞİD, höt dedi.
Al sana türbe dedik.
Türk Ordusu Türbe Boşaltma Harekatı Destanı” yazdı. Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı dahil hiçbir millet “Süleyman Şah Türbesi’ni Boşaltma” benzeri bir askeri zafere(!) ulaşma şerefine bugüne kadar erişemedi.
Ankara neyse!
Süleyman Şah Türbesi de o!
İkisi de vatan toprağı.
Böyle söylüyorduk.
Dediğimizi tuttuk.
Şah Operasyonu” yaptık.
Kendi toprağını bırakıp çekilmekten bir üstün kahramanlık, askeri beceri,
siyasi zafer, diplomatik başarı, Tayyip Erdoğan Efsanesi, Ahmet Davutoğlu destanı çıkarttık.

* * *
Eğdik, büktük, çarpıttık.
Borazan medyamız var.
Yalanı süsledi.
Yazdı döktürdü:
Gece yarısı saatlerinde Türk savaş uçakları alçaktan uçtular, Türk tankları karadan Süleyman Şah Türbesi’ne doğru harekete geçtiler. Cumhurbaşkanı, camları ABD’den, klozetleri İtalya’dan ithal sarayında “Türbe Boşaltma Harekatı”nın sevk ve idaresini saniye saniye bizzat takip etti. Başbakanımız “Harekat Kumanda Odasında” bir yanında Genelkurmay Başkanı, diğer yanında Milli Savunma Bakanı, arkasında 4 kuvvet komutanı; IŞİD’in “boşaltın gidin” dediği ecdadımızın türbesindeki manevi değeri çok yüksek ecdat yadigarı sandukaları, gece yarısı nakliye işlemini bizzat yönetti.

* * *
Hiç yalan yok!
Türk Ordusu, kendi egemenlik alanı altındaki Süleyman Şah Türbesi’nden ecdat mezarını taşımayı, nakliye sırasında bir erini trafik kazasına şehit vererek, üstün başarıyla bitirdi. IŞİD, bırakın kurşun atmayı, sapan taşı bile fırlatmadı. Tek bir çatışma yaşanmadı. Süleyman Şah Türbesi, Halep’in Karakozak Köyü’nde Türkiye sınırına zaten 30 kilometre yakınlıkta baraj gölü içinde bir adada duruyordu. Türk Ordusu, 30 kilometre yakınlıktaki bir karış toprağı korumayı göze almayarak, büyük kahramanlık destanı yazdı. Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923’te kurulduğundan beri tarihinde ilk kez toprak kaybetmiş oldu. Dışarıda değerli emanet kalmadı. Türkiye’nin yurtdışındaki tek toprağı resmen boşaltılıp IŞİD militanlarına teslim edildi. Ve “her türlü takdirin fevkinde bu başarılı askeri harekatın” adı “Şah Operasyonu” koyulup övünerek Türk Milleti’ni salak, alık, aptal,
yalansever yerine koydu.

* * *
Süleyman Şah Türbesi’nde nöbet tutan 40 askerimiz, IŞİD çekin gidin dediğine göre, otobüslerle sessiz sedasız taşınabilirlerdi fakat uçaklar alçaktan uçuruldu, 50 tank, 100 askeri araç karadan gönderildi. Niçin?
Türk Milleti’ni yalandan bir zafer sevinci yaşatıp aptal yerine koymak için.
Tarih yaptık!
Tarihçiler yazsın.
Tayyip Erdoğan gibi bir bölge liderine ve Ahmet Davutoğlu gibi stratejik derinliği olan bir başbakana sahip güçlü devlet (!) odur ki, tek bir kurşun atılmadan türbesini boşaltır gider!

SÖYLEŞİ

DHMİ Müdürü
söz vermişti!

Üçüncü Havalimanı’nın yapılacağı arazinin zemini bataklık çıktı. Kot da indirildi. Zeminin bataklık çıkması  ekstra maliyet artışı getirdi. Bu maliyet artışını kim karşılayacaktı? Bu soruyu, bu köşede yazdığım zaman DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal cevap göndermiş; “Projede her ne sebeple olursa olsun ortaya çıkabilecek maliyet artışları hiçbir şekilde kamu tarafından (yani DHMİ) karşılanmayacak; tamamen ihaleyi alan şirketlerin sorumluluğunda olacaktır” demişti. Acaba 8 yıldır DHMİ’nin başında olan Orhan Birdal, maliyet artışını kabul etmediği için mi görevinden alındı? Ayrıca havalimanı için öngörülen kot da 30 metre indirildi. Bu indirim üzerine şirketler 2 milyar Euro harcama yapacakları toprak dolgu masrafından kurtuldular. Acaba Orhan Birdal, kotun inmesinden doğacak 2 milyar Euro kazancın devlet şirketi DHMİ lehine yazılması için direniyordu da bunun için mi görevinden alındı? Orhan Birdal’ın söyleyecek sözü varsa; bu köşede yazarız.