PKK kaynaklı olaylar Güneydoğu’da giderek yayılıyor. Geçmişte PKK’ya karşı mücadele etmiş komutanlar yargılanıyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde “çözüm süreci” adı altında yürütülen, kendisi ve birkaç kişi dışında içeriği bilinmeyen süreç, terörle mücadele edenleri, bu mücadeleyi yürüttüklerine pişman ediyor. Bu durum, şu an görev yapan komutanların mücadele azmini de önemli ölçüde kırıyor.
Devletin yanında yer almış aşiretler, askerle birlikte çatışmalara girmiş, kahramanlık göstermiş köy korucuları bölgenin “hainleri” gibi gösteriliyor. O yüzdendir ki aşiretlere özür diletiliyor, bedeller ödetiliyor ve örgüte yakınlığı ile bilinen partiye geçişleri sağlanıyor. Köy korucuları devletten umduğu desteği göremeyince, terör örgütünün kendilerine dokunmaması için akrabalık ilişkileri bulunan Barzani’den yardım istiyor.

KARŞI KARŞIYA GETİRME OYUNU

Öldürülen PKK’nın Hakkari-Kavaklı sorumlusu “Andok” kod adlı Barış Tekçe’nin Hakkari’deki cenazesine örgütün dağ kadrosunda olduğu bilinenler de katılmasıydı. Daha ilginç olanı ise cenaze, Hakkari Emniyet Müdürlüğü’nün önünden geçirilirken kalabalık arasından emniyet mensuplarına ateş edilmesiydi. Terör örgütü orada kanlı bir eylem planlıyor, güvenlik güçleriyle halkı karşı karşıya getirmenin çabası içine giriyordu.
Emniyet müdürlüğü yetkilileri soğukkanlı davrandı ve kendilerine edilen ateşe karşılık vermedi. Eğer karşılık verilmiş olsa orada çatışma çıkacak ve çok sayıda Hakkarili de hayatını kaybetmiş olacaktı. Artık örgütün yalnız dağlarda olduğunu düşünmeyin. Örgüt elemanları şehir merkezlerinde dolaşıyor. Yani iç içe geçmişler.
İşte o cenaze töreninde “Andok” için “intikam yemini” ettiler. Aynı gün, Hakkari’nin Yüksekova İlçesi’ne bağlı Dağlıca Askeri Üs bölgesine giden köprüler teröristler tarafından yıkıldı. Böylece, Dağlıca’da bulunan askere saldırı halinde yardım gelmesinin önüne geçilmek isteniyordu. Teröristler yapacağını yaptı ve Dağlıca’da bulunan askerimize saldırıp şehitler verilmesine neden oldular. Kendilerine göre “Andok”un intikamını alıyorlardı.

KAYMAKAM, VALİYİ GÖRÜNCE BAYILDI

Terör örgütü şu günlerde daha çok azacak. 15 Ağustos 1984’te Eruh ve Şemdinli ilçelerini basmışlardı. Er Süleyman Aydın’ın şehit edildiği eylemde teröristlere kılavuzluk yapan, 14 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye olan “Hacı” kod adlı Seferi Yılmaz ise bugün Şemdinli Belediye Başkanlığı görevinde bulunuyor.
Eruh’un basılışının Siirt Valiliği’ne bildirilmesi de öyle kolay olmamıştı. İlçenin telefonları kesilmişti. Kaymakam Mustafa Erdoğan, yanında Orman Bölge Şefi Ali Aksu, bugün adı bile hatırlanmayan jandarma er ile taksi şoförü gecenin bir yarısında Vali Recep Birsin Özen’in yanına gelmişlerdi. Kaymakam, valiye “İlçemiz basıldı” diyemeden bayıldı. Jandarma er o geceyi valiye şu sözlerle anlattı:
“Vali Abi bizim ilçeyi bastılar. Bölük yazıcımız Süleyman Aydın şehit oldu, çok sayıda arkadaşımız yaralı.”
Siirt’in Eruh İlçesi’nin basıldığı haberini Siirt Valisi Recep Birsin Özen, Hakkâri’nin Şemdinli İlçesi’nin basıldığını ise Vali Arif Akbulut Ankara’ya bildiriyordu. Ankara’ya peş peşe düşen “ilçe basıldı” bombaları gümbür gümbür patlıyordu.

“ŞEHİR GERİLLACILIĞI”

Dağlıca’da askerlerimiz şehit edilirken, Yüksekova’da “Şehir gerillacılığında” önemli bir aşama kaydedildiği de anlaşılıyor. Olaylara bakıldığında örgütün uzun dönemli stratejisinin son aşaması olan 4’üncü Stratejik Dönemi (Devrimci Halk Savaşı) kapsamında faaliyetlerini bazı il ve ilçelerde büyük ölçüde tamamladığı anlaşılıyor. Nitekim bu konuda hazırlanan resmi raporda da şöyle deniliyor:
“İlçe merkezinde aynı anda ‘özerklik’ ilan edebilecek yeterliliğe ulaştığı, gerekli tedbirler alınmaz ise önümüzdeki dönemde benzer olayların artarak devam edeceği ve diğer benzer ilçelere de sıçrayabileceği değerlendirilmektedir. Burada asıl ve öncelikli tehdit il-ilçelerdeki KCK yapılanmasıdır. Son dört yıldan bu yana KCK tarafından ciddi miktarda silah ve mühimmat depolaması yapılmış, emniyet güçlerinin bunlara ulaşımı kazılan hendekler ve barikatlarla engellenmektedir.”
15 Ağustos 1984’te örgüt için “birkaç baldırı çıplak” denilmişti. İşte o “baldırı çıplaklar” şimdi adalet, vergilendirme, siyasal yönetim ve eğitim olmak üzere devletin tüm fonksiyonlarını oluşturur noktaya geldiler. Nereden nereye...