Kahvehaneye kendilerini zor attılar. Sobanın yanındaki masada okey oynayanlar içeriye giren 4 kişiden 3’ünün yabancı olduğunu anlamıştı. Soğuktan donmuş vaziyette olan yabancılara yer gösterdiler. Yabancılara garson çaylarını uzatırken “için için içiniz ısınır” dedi. Yabancılar garsonun ne söylediğini anlamadılar ama çaylarını aldılar.
Van’ın Gürpınar İlçesi sakindir. 3 yabancının bu kışta-kıyamette ilçeye gelmesini de yadırgadılar. Onları bazıları kaçakçı sandı. Kahvenin bir köşesinde gelen yabancıları göz ucuyla izleyen kişi, çayını içtikten sonra kalktı. Yabancıların yanına yaklaştı. Hiç konuşmadı. Yabancılara bakarken gözü çantalarına takıldı. Kim bilir içlerinde neler vardı.

EL KAİDE’YLE BÖYLE TANIŞTI


Genç adam kahvehaneden çıktı, karakola gitti. Yabancılarla birlikte gelen Türk, bir şeyler olacağını tahmin etmişti. Onlara Arapça “ekmek almaya gideceğini” söyledi. Minibüsle polisler geldi. Az sonra, yabancılar minibüse bindiriliyordu. Ekmek almaya giden Türk, olanları uzaktan izledi. Ne yapacağını bilemedi. Çıktığı dükkana yeniden girdi. Minibüsün gitmesini bekledi. Polislere birisi “onlarla birlikte gelen genç, karşıdaki bakkalda” dedi. İki polis bakkala girdi, onun da kollarına girip minibüse doğru getirdiler.
Çantanın bir gözünde Türk ve yabancı şahıslar adına düzenlenmiş sahte pasaportlar, sahte nüfus cüzdanları, pasaport düzenlemekte kullanılan sahte mühür, kaşe ve harf klişeleri, İrtibat olarak verilen telefon numaraları, bomba yapımının formüle edildiği değerlendirilen Arapça-Farsça bazı dokümanlar çıktı. Olayın boyutu Gürpınar polisini aşıyordu. Durum üst makamlara bildirildi.
İşte o yabancılar, onların sorgularından elde edilen bilgiler ve bunun üzerine başlatılan operasyonlar İmamlar Birliği örgütünün Türkiye ayağının ortaya çıkarılmasını sağladı. O yabancılar mı? Onlar da bir akşam üstü uçağa bindirildi ve Ürdün’e gönderildi...

DEVLET OTORİTESİ KAYBOLDUĞU İÇİN


Türkiye, El Kaide militanlarını ilk kez Van’da tanımıştı. Afganistan’da savaşlara katılmış çok sayıda yabancı uyruklu şahıs, 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin Afganistan’a yönelik hava harekatına başlamasıyla Afganistan’ı terk edip İran’a, oradan da Irak, Suriye gibi ülkelere kaydılar. Bunların üzerlerinde kimlik ya da pasaportlarının olmaması nedeniyle adı geçen ülkelerden çıkış yolları aradılar.
Militanlar, değişik ülkelere çıkış yapabilmek için Afganistan’da eğitim aldıkları kamplardan, ya da Çeçenistan-Afganistan-Bosna-Kosava gibi “Cihat Bölgelerinde” bir şekilde tanıştıkları Türk vatandaşlarını para, sahte kimlik, pasaport temini ve naklinde kullandılar. Örgüt mensuplarının ülkemizden geçişi, barınması ve yapılanması için ortam hazırladılar. Örgütsel faaliyetler geniş bir alanda yürütüldü. Suriye, S.Arabistan, Ürdün, Lübnan, B.A.E, Katar, Yemen, Çeçenistan, Gürcistan, Bosna-Hersek, Almanya, Cezayir, Fas, İran, Pakistan gibi ülkelerde, “irtibat sağlayan” örgüt mensupları oldu.
O günlerde “çatı örgüt” El Kaide iken, şimdilerde “çatı örgüt” IŞİD oldu. Eleman, para bulmakta zorlanmayan bu örgüt, Ortadoğu ve bazı Afrika ülkelerinde devletlerin dağılması, otoritenin kaybolmasını da fırsata çevirdi. Batı ülkelerine gidenlerin geçmişleri, bağlantıları konusunda ilgili ülkenin elinde bilgi olmaması da teröristlerin işini kolaylaştırıyor.

TERÖRİSTLERİ SARAYDA AĞIRLAYANLAR


Ülkemizde de kanlı eylemler gerçekleştiren IŞİD, sıradan bir örgüt değil. Terörist sayısı on binlerce ifade ediliyor. Ayrıca bu örgüte sempati duyan, aynı idealleri paylaşan değişik ülkelerde de sempatizanları var. Suriye’de, Irak’ta IŞİD’e karşı koalisyon güçlerinin hava harekatı, şimdi de kara harekatının planlanması IŞİD sempatizanlarını da harekete geçiriyor.
Fransa, bölücü terör örgütünün ülkemizde gerçekleştirdiği kanlı eylemler karşısında hep sessiz kaldı. Hatta örgüte verdiği destekle teröristleri cesaretlendirdi. Onları “özgürlük savaşçısı” gibi gördü. Türkiye’nin terörist örgüt olarak nitelediği PYD’lileri üniformalarıyla kabul edenlerin de Fransa makamları olduğunu hatırlatalım. Teröre destek verenler, bilmelidir ki terör bir gün kendilerini de vurur.
“Senin teröristin, benim teröristim” demeden terörle mücadelede ülkelerin ortak hareket etmeleri gerekiyor. Fransa’da eylemin IŞİD tarafından gerçekleştirildiği değerlendiriliyor. Suriye’de bu örgüte destek olanlar, silahlandıranlar, gidiş-gelişlerine yardımcı olanlardan bir gün bunların hesabı sorulur. “Din adına” eylem yaptığını öne sürenler, en büyük zararı Batı ülkelerinde yaşayan Müslümanlara verdiklerinin farkında ne zaman varacaklar acaba?