TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi basın birimi tarafından yapılan açıklamada, "Cumhuriyet'in simge mekânlarından, Atatürk'ün çiftlik evi olarak Ernest Egli tarafından tasarlanan Marmara Köşkü yıkıldı. Üzgünüz, öfkeliyiz. Bu öfke sadece bizim değil bütün toplumun olmalı. Değerlerimizi kaybetmeye başladıkça geleceğimizi kaybedeceğiz, çocuklarımızın geleceği tehdit altında" denildi.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Atatürk'ün konut olarak kullandığı, Cumhuriyet'in simge mekanlarından Atatürk Orman Çiftliği'ndeki (AOÇ) Marmara Köşkü'nün yıkıldığını bildirdi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi haftalık basın toplantısında konuya ilişkin açıklama yapan Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, "Üzgünüz, öfkeliyiz. Bu öfke sadece bizim değil bütün toplumun olmalı. Değerlerimizi kaybetmeye başladıkça geleceğimizi kaybedeceğiz, çocuklarımızın geleceği tehdit altında" dedi. Candan, sözlerine şöyle devam etti: "Kaçak Saray yapıldığı andan itibaren Marmara Köşkü'nün tehdit altında olduğunu kamuoyuyla paylaşmıştık. Dün itibariyle Ahmet Soyak'ın çektiği fotoğraflar üzerine Kent İzleme Merkezimizin incelemeleri ile Marmara Köşkü'nün artık yerinde olmadığını üzülerek tespit ettik. Atatürk'ün bize emanet ettiği tescilli yapı olan Marmara Köşkü'nü yıkmışlar."

"ÜZGÜNÜZ, ÖFKELİYİZ"
Marmara Köşkü'nün Atatürk'e ait olmasının yanında en önemli simge özelliğinin AOÇ arazilerinin halka emanet edildiği mekan olduğuna dikkat çeken Candan, şunları söyledi: "11 Haziran 1937 yılında Atatürk ,Atatürk orman Çiftliğinin şartlı olarak halka emanetini Marmara Köşkü'nde imzalamıştı. Marmara Köşk'ü, küçük olmasına rağmen AOÇ arazilerinin en yüksek noktasında inşa edilmiş, tüm AOÇ alanlarına hakim bir noktada inşa edilmiş durumda. Bu mekanda yapılan şartlı bağışla başka bir simgesellik ortaya çıkıyor ve AOÇ hakimiyetinde olan bu mekanda, AOÇ'nin hakimiyeti halka emanet ediliyor. Marmara Köşkü bu özelliği ile tanık mekandır aynı zamanda. Bu yıkımın toplum açısından bir uyandırıcı rol işlevi görmesini umut ediyorum. Çünkü yapılarla birlikte başlayan yıkımlar, rejimin yıkılmasına gidişin mekansal adımlarıdır. Mekan ve ideoloji bağlamı üzerinden uzun süredir AOÇ mücadelesinde bunu söylüyoruz Bugün toplumda ciddi bir ruh ve akıl tutsaklığı yaşanmaktadır. Terör olaylarıyla birlikte bu süreç tırmandırılarak korku toplumu yaratılmak istenmektedir. Otoriter ve diktatöryel rejimler korkuların büyütülmesi ile ruh ve akıl tutsaklığı ile başlar. Marmara Köşkünün yıkılması bize bunu bir kez daha hatırlatıyor. Üzgünüz, öfkeliyiz. Yarın 19 Mayıs, işgal altındaki bir ülkenin kurtuluş mücadelesinin yüreğe akla düştüğü, korkunun cesarete, esaretin özgürlüğe dönüştüğü gündür. Cumhuriyet değerlerine , Atatürk'e ve laikliğe sahip çıkmak için halkın anma ve bayram için Anıtkabir'e gideceği bir süreçte terörle ve korkuyla durdurulmaya çalışıyor."

"GELECEĞİMİZ TEHDİT ALTINDA"
Candan, geleceğimizin ve bütün özgürlüklerimizin yok edilme tehdidiyle kaşı karşıya olduğunu belirterek, "Toplumun bunu çok iyi algılaması gerekiyor . 19 Mayıs ruhlarımızın ,akıllarımızın tutsaklıklarının kırılacağı ve özgürleşeceği bir gündür. Aksi takdirde çocuklarımızın geleceğinin tehdit altında olduğunu bilinmesi gerekir. Bugün gerçekten üzgününüm ve öfkeliyim.Bize emanet edilen Marmara Köşkünü yıktılar. Ama yarın herkesin bize emanet edilen özgürlükçü değerlere, Cumhuriyet'e ve laikliğe sahip çıkması büyük önem taşıyor. Yarın bize bırakılanlara sahip çıkmak için nerede olmamız gerekiyorsa orada olmalıyız" ifadelerini kullandı.

"TESCİLLİ KÜLTÜREL MİRAS YOK EDİLDİ"
Candan, Marmara Köşkü'nün korunması için verdikleri mücadeleyi ise şöyle anlattı: "Marmara köşkü 1928 yılında Ernest Egli'nin Atatürk'ün AOÇ arazisi içinde tasarladığı ilk yapılardan birisi ve Cumhuriyetin modernite projesinin ilk örnekleminden olan Marmara Köşkü'nün Ocak ayından itibaren riskli yapı olarak ilan edip yıkılıp sonra yeniden yapılması gündeme gelmişti. ODTÜ'den bir profesörden de bu konuda rapor aldıklarını kamuoyunun gündemine taşımıştık. Sonrasında bu sürece dair koruma kurulunun verdiği kararı yargıya taşıdık. Ayakta duran bir yapının yıkılıp yeniden yapılmasının 660 sayılı ilke kararına aykırı olduğunu söyledik. Çünkü bir kültürel miras olarak tescillenmiş bir yapı eğer risk taşıyorsa bakım ve onarımının yapılması gerekir. 660 sayılı ilke kararına göre bunun onarımının yapılması gerekiyor diye Koruma kurulu kararına dava açmıştık ve yürütmeyi durdurma kararı verilmişti. İtirazlarla birlikte ve şu anda yargı süreci devam ediyor. Hükümetin Cumhuriyetle hesaplaşması sürecinde tehdit altında olduğunu kamuoyuyla paylaşmıştık. Cumhuriyetin en simge mekanı olan AOÇ'de Atatürk'ün için tasarlanan modern bir çiftlik evinin varlığından rahatsızlık duyulduğunu ideoloji ve mekan kapsamında aslında bu mekanlar üzerinden yürütülen yok etme ve tahrip etme sürecinin Cumhuriyet rejimiyle bir hesaplaşma olduğunu da ifade etmiştik. Ne yazık ki şimdi Marmara Köşkü ortada yok. Akıllarımız ve vicdanlarımızın korkularımızla baş etmesini bilmesi gerekiyor."   DHA