Çocuk klasiği “Orman Çocuğu” hiçbir uyarlamasında bu kadar iyi olmamıştı. Ailenin bütün fertlerine her şeyiyle şahane bir sinema deneyimi...

Hindistan doğumlu İngiliz yazar Rudyard Kipling’in 6 yaşında ölen kızı Josephine için yazdığı hikayelerinden oluşan “The Jungle Book” (aslında ‘Orman Kitabı’ demek) ormanda kurtlar tarafından büyütülen Mowgli adlı bir çocuğun maceralarını anlatır.

Mowgli’nin bir insan yavrusu olarak dikkat çekmeye başlamasıyla orman hayvanları onun artık diğer insanların arasına karışması gerektiğine karar verirler. Ayrıca insanlardan nefret eden vahşi kaplan Shere Khan ormana dönüyordur ve Mowgli’nin hayatı tehlikededir. Onu ilk bulan panter Bagheera onu insan köyüne güvenli bir şekilde götürmeyi kabul eder. Mowgli yolda hayattan keyif almayı, dostluğun önemini öğreneceği Ayı Baloo ile tanışır ve türlü maceralar yaşarlar.

Mowgli yolda hayattan keyif almayı, dostluğun önemini öğreneceği Ayı Baloo ile tanışır ve türlü maceralar yaşarlar.

Sinemaya pek çok kez uyarlanan “Orman Çocuğu”nun en iyi uyarlaması caz müziklerle de renklendirilen 1967 yapımı Disney animasyonuydu. Ancak bu hafta vizyona giren, komedi oyunculuğundan gelen ve giderek iyi bir gişe filmi yönetmenine dönüşen Jon Favreau’nun yönettiği bu yepyeni uyarlama, sinemanın geldiği teknolojik zirvenin gösterişli bir ürünü. Türkiye’de de bilinen ve sevilen “Bebe”den beri konuşan hayvanların bu kadar yoğun olduğu bu derece kusursuz bir film izlememiştik. Şimdiden Oscar’a aday gösterileceği neredeyse garanti olan bütün ses, görüntü ve görsel efekt özellikleriyle büyük alkışı hakediyor film. Önceki kariyerinde dikkat çekici bir senaryosu olmayan Justin Marks’ın dramatik yapısı sağlam senaryosu da 1967 yapımı Disney animasyonunun izinden gidiyor bir yere kadar, ama dramatik etkileri daha iyi ortaya çıkaracak kimi hamleleri de yapmayı başarıyor. Birbirinden unutulmaz sahneler var filmde, Mowgli’nin Maymun Kral’la karşı karşıya kaldığı bölüm muhteşem. Dev yılan Kaa’nın sahnesi de öyle. Mowgli’yi canlandıran çocuk oyuncu Neel Sethi sanki bu filmde oynamak için doğmuş! Diğer hayvan karakterlerde de birbirinden iyi dublaj performansları var. Bill Murray Ayı Baloo’da, Ben Kingsley Bagheera’da, Idris Elba da Shere Khan’da muhteşem. Ayrıca Scarlett Johansson hem yılan Kaa’da hem de son jenerikteki “Trust in me” şarkısında şahane bir performans gösteriyor.

“Orman Çocuğu”nda insanoğlunun yıkıcılığının altı bir kere daha çizilirken, her toplumda kötülüğün olabileceğini ama bunu bertaraf etmenin güçlü bir dayanışmayla ve sevgi/saygı sınırları içerisinde mümkün olabileceği anlatılmakta. Bu gezegen, bu kadar yıkıcı olmaya gerek kalmadan insanından hayvanına kadar herkesin barış içinde yaşayabileceği bir gezegen olabilirdi.. Bu güzel film, bizim bunun bir kez daha farkına varmamızı sağlıyor...

4 yıldız
Orman Çocuğu
Yönetmen: Jon Favreau
Oyuncular: Neel Sethi, Bill Murray, Ben Kingsley
105 dakika, 7+ 13A

Geçmişin günahı...

Peter’ın geçmişinde kapanmayan bir yara olarak kalan ama tümüyle bilinçaltına ittiği bu olayın su yüzüne çıkıyor olması, onun yıllar sonra çocukluğunun geçtiği kasabaya dönmesine neden olur.

“Altıncı His” etkisi yaratan bir film olduğu söylenerek pazarlanan yüzlerce korku filminden biri daha “Ölüm Treni”. Böyle denince de ‘demek ki filmde canlı gibi görünen biri aslında ölü çıkacak’ diye beklemeye başlıyor insan. Yani ister istemez filmden beklentiniz farklılaşıyor. Oysa ortalıkta dolaşan bir sürü ölü insanla dolu olsa bile, “Ölüm Treni”nin daha farklı bir hikayesi var en başta. Peter küçük kızını bir bisiklet kazasında kaybetmenin acısıyla baş etmeye çalışan bir psikiyatrist.

Onun bu haline üzülen yakın dostu ona kaza sırasında daha önce düşünmediği bir ayrıntıyı sormaya başlar. Çünkü o ayrıntı aslında Peter’ın bütün hayatını yönlendiren ve geçmişinde kalan büyük bir suçun anahtarıdır. Bu arada sık sık gördüğü ama onunla konuşmayan gizemli bir genç kız da vardır... Peter’ın geçmişinde kapanmayan bir yara olarak kalan ama tümüyle bilinçaltına ittiği bu olayın su yüzüne çıkıyor olması, onun yıllar sonra çocukluğunun geçtiği kasabaya dönmesine neden olur.

Bundan sonrası biraz tahmin ediliyor. Özellikle de uzakdoğu hayaletli korku filmlerine meraklı seyirciler tarafından. Lezzetli kimi sahnelerin olması, Adrien Brody ile Sam Neill gibi iyi oyuncuların varlığı elbette filmi baştan sona sıkmadan izletiyor. Ancak film, arkasında pek bir tortu bırakamadan sona eriyor. Çünkü az karakter var ve bu karakterler bizi yeterince şaşırtacak bir alana ve kıvraklığa sahip değiller.

3 yıldız
Ölüm Treni
Yönetmen: Michael Petroni
Oyuncular: Adrien Brody, Sam Neill, Robin McLeavy
90 dakika, 15+

Eski arkadaşımız Heidi

Yetim ve öksüz olan Heidi de teyzesi tarafından önce Alpler’de yaşayan aksi dedesine bırakılır. Ancak Heidi bir süre sonra onun kendi etrafına kurduğu duvarlarını yıkar.

İsviçreli yazar Johanna Spyri’nin Heidi kitapları, İsviçre’nin dünyaya unutturduğu bir büyük bir günahı aslında ima ederek ele alan çocuk kitaplarıydı. Sahipsiz ya da suçlu çocukların çiftlik sahipleri ya da zengin evlerin beyefendileri tarafından köle olarak çalıştırılmasından bahsediyoruz...

Yetim ve öksüz olan Heidi de teyzesi tarafından önce Alpler’de yaşayan aksi dedesine bırakılır. Ancak Heidi bir süre sonra onun kendi etrafına kurduğu duvarlarını yıkar. Birbirleri için tam vazgeçilmez oldukları sırada ise teyze geri döner. Çünkü Heidi’yi zengin bir eve kiralamıştır. Frankfurt’taki bu burjuva evinde tekerlekli sandalyeye mahkum Clara’ya arkadaşlık etmesi gerekmektedir!

1974 yapımı aynı adlı animasyon dizisi 70’li yılların ikinci yarısında TRT’de yayınlanmış ve tüm dünyada olduğu kadar bizde de dönemin çocukları tarafından büyük ilgi görmüştü. Sık sık sinemaya uyarlansa da ilk kez bu kadar büyük bir prodüksiyonla beyazperdede karşımıza çıkan Heidi’yi oynayan Anuk Steffen, ilk filmi olmasına rağmen gayet başarılı...
Akılda kalıcı sempatik melodilerle süslü müzikleri, İsviçre Alplerinin güzel resimleri eşliğinde akıp gidiyor hikaye. Ama 52 bölümlük bir dizide anlatılan hikayeyi bir filme sığdırmak biraz sıkıştırmış karakterleri...

3 yıldız
Heidi
Yönetmen: Alain Gsponer
Oyuncular: Anuk Steffen, Bruno Ganz, Isabelle Ottmann
106 dakika

Toz Bezi

Evlere gündelikçi olarak giden iki yakın kadın arkadaşın, yoksulluk ve yoksunlukla geçen günleri... İlk sinema filminde genç kadın yönetmen Ahu Öztürk yürek yakan samimi bir film yapmayı başarmış.

İki başrol oyuncusu Nazan Kesal ve Asiye Dinçsoy’un muhteşem performansları filmi daha da yukarı taşıyor. Maalesef kısıtlı bir dağıtımla çıksa da, eğer yakalayabilirsanız kaçırmayın... 4 yıldız

Yemekteydik ve Karar Verdim

Bir Kurban Bayramı yemeğinde üst-orta sınıf bir ailenin bütün fertleri babalarının evinde bir araya gelirler. Her şey en başta güzel başlar ama ailenin küçük torunu bir anda kaybolunca birikmiş bazı şeyler ortalara saçılır...

Yıllar önce “Yengeç Sepeti”nde Yavuz Özkan’ın çok güzel hallettiği bu mesele, genç oyuncu Görkem Yeltan’ın bu ilk yönetmenlik denemesinde harcanıyor maalesef. 1,5 yıldız

Bekar Yaşam Kılavuzu

New York’ta dört bekar genç kadının duygusal arayışlarına odaklanan bir modern çağ komedisi. Yer yer güzel buluşlara ve komik sahnelere sahip olsa da iki saate yakın süresi hikayesine fazla geliyor.

Eninde sonunda bir erkeğe sırtını dayayarak yaşamayı amaçlayan genç bir kızın bunun böyle gitmeyeceğini anlamasını izliyoruz. 2,5 yıldız