BUNU YAZMAK GEREK

Cumhurbaşkanı Erdoğan her gün dünyaya ayar veriyor, aklına geleni söylüyor. Bunların dünyada pek yankılanmadığı ortada. Ne Avrupa ülkeleri ne diğerleri Erdoğan’a aynı üslupta cevap vermiyorlar. Çünkü biliyorlar ki bu ağır hakaretler aslında iç politikadaki durumunu güçlendirmek için söyleniyor.
Ancak Erdoğan’ın bir cümlesi etkili oldu. Erdoğan’ın “Biz Suriye’ye zalim Esad’ın hükümranlığını devirmek için girdik, bunu da öyle bilin” sözleri ister istemez bütün ülkelerin kulaklarını dikmesine neden oldu.
Çünkü bu söylem bölgede çok sıcak bir savaşın “tetikleyici” unsuru olabilir.
Erdoğan’ın bu konuşmasından sonra Rusya Devlet Başkanı Putin’le bir telefon görüşmesi oldu. Bu görüşme dışında Türk askerinin Suriye’de saldırıya uğraması arasında iki telefon görüşmesi daha yapılmıştı.
Daha önce Rus uçağının düşürülmesi ile gerginleşen ve daha sonra da yumuşayan ilişkilerden sonra yüz yüze yapılan Erdoğan-Putin görüşmesinin perde arkasını anlatan Kremlin danışmanı ile bu üç telefon görüşmesi üzerine bir sohbet daha yaptım.
Rus danışman çok ilginç bilgiler verdi.
Türk askerinin Suriye’de saldırıya uğramasından sonra yapılan ilk telefon görüşmesi biraz gergin geçmiş.
Erdoğan’ın direk Suriye’yi suçlaması ve “Suriye sizin sözünüzden çıkmaz” demesi üzerine Putin “Bizim hiç ilgimiz yok” demiş. “Siz Amerika’ya bir bakın” diye de eklemiş.
Danışmana göre iki telefon görüşmesinde özetle şunlar yaşanmış;
Putin Erdoğan’a “Size Suriye’de terör örgütü IŞİD’i kendi güvenliğiniz için bölgeden uzaklaştırmanız için operasyon yapmanıza izin verdik. Ama siz sözünüzü tutmadınız, PYD’ye de yöneldiniz. O günün koşullarında biz de kafamızı çevirdik, ama siiz güve sorunu oluştururyosunuz, istismar ediyorsunuz, bunu yapmayın. Çizgilerinizi aştınız” demiş.
Üçüncü görüşme ise daha ilginç. Çünkü bu görüşmede Putin çok soğuk davranmış. Erdoğan’ın “Biz Suriye’ye zalim Esad’ın hükümranlığını devirmek için girdik” sözlerine açıklık getirmesini istemiş.
Putin ardında da “Artık daha fazla kafamızı çevirmeyiz. Suriye’de bir adım daha atmayın. Uçaklarınızın da hava desteğinde bulunmasına artık razı gelmeyiz” diye konuşmuş.
Putin Erdoğan’a Halep’te düzenin kısa sürede kurulacağını da söyleyerek “Halep’le ilgili Suriye rejiminin çıkarlarına aykırı düşünceleriniz varsa bundan da derhal vazgeçin, buna asla izin vermeyiz” demiş.
Putin telefon konuşması sırasında Halep’in muhalefetin elinden alınması konusunda Amerika ile de görüşmeler yapıldığını ve karşılıklı mutabakat sağlandığını belirterek “Bu alana girmeniz halinde müttefikiniz Amerika ile de karşı karşıya geleceğinizi unutmayın” uyarısında bulunmuş.
Putin son olarak Erdoğan’a “Resmi konuşmalarınızda Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyduğunuzu belirtiyorsunuz ama uygulamalarınız bunun aksine oluyor, bir karar verin” demiş.
Kremlin danışmanının verdiği bilgileri dinledikten sonra Erdoğan’ın Suriye ile ilgili sözlerinden neden döndüğünü anlamak daha kolaylaşmış oldu.

KOMİK

Davutoğlu’nun suyu ısındığında da kimse inanmamıştı


Perşembe günü yazdığım “Yeni Başbakan Berat Albayrak” başlıklı yazım çok ses getirdi. Beni de şaşırtan biçimde günün en çok okunan yazılarından biri oldu.
Şaşırmamın nedeni şu; Bu bir kulis haberiydi. Zaten “dedikodu” diye yazdım açıkça. Bu tür haberlerin kanıtı mümkün değildir. Zaman içinde gerçeğe dönüp dönüşmediği belli olur.
Buna rağmen okurun büyük ilgisini çekti.
Ancak ardından bazı komiklikler de oldu.
İktidar çevrelerinden herhangi bir tepki gelmezken kimi yandaş yazarlar hem yazıyı yalanlamaya kalktılar hem de alay etmeye çalıştılar.
Bir yandaş “yazının çalma” olduğunu bile söyledi. Meğer Yeniçağ’dan Ahmet Takan da yazmış aynı konuyu. Yandaş diyor ki “ondan çaldın, bunu kimse yapmamıştı daha önce.”
Beni bilen bilir. Bugüne kadar eğer daha önce yazılmış veya söylenmiş bir bilgiyi paylaşıyorsam mutlaka kaynağını söylemişimdir. Eğer Ahmet Takan’ın da yazdığını bilseydim (o gün okumamışım) mutlaka kaynağı belirtirdim. Çünkü en azından bilginin bir süre sonra yanlış çıkması olasılığına karşı kendimi korumuş olurdum.
Diğer taraftan, son bir hafta içinde hükümetle saray arasında bir gerginlik olduğunu üç kere yazdım. Yıldırım Başbakan yapıldığında yazdığım bir yazıda da “Erdoğan’ın gönlündeki asıl isim Berat Albayrak’tı, ama sülale boyu dedikoduları çıkmasın diye vazgeçti” demiştim.
Ayrıca şunu da hatırlatmak isterim; Ahmet Davutoğlu bir gece yarısı görevinden azledilmeden önce hükümetle saray arasında iplerin kopacağını ve Davutoğlu’nun gideceğini “Penguencilerden önce” yazmıştım.
O zaman da kimi yandaşlar bununla alay etmeye kalkmış bazıları da “fitne çıkarma peşinde olduğumu” yazmışlardı.
Yandaşlar beni yalanlamaya veya alay etmeye kalkacaklarına işlerini doğru dürüst yapsınlar.

ŞAŞIRDIM

Çarpıtmayı çok istiyorum ama olmuyor


Cumhurbaşkanı Erdoğan beklenmedik bir anda “Biz Suriye’ye girdiysek zalim Esad’ın hükümranlığını bitirmek için girdik” deyiverdi.
Tam bir gün sonra ise “Fırat Kalkanı operasyonunun hedefinde kişiler ya da bir devlet değil terör örgütleri vardır. Kimse sözlerimi çarpıtmasın, başka türlü yorumlamasın” diye konuştu bu kez.
Kendimi zorluyorum “Biz Suriye’ye zalim Esed’in hükümranlığını devirmek için girdik” sözlerini çarpıtmaya çalışıyorum.
Olmuyor.
Ne kadar çarpıtırsan çarpıt sonuç aynı kapıya çıkıyor.
Neyse ki imdadıma bizzat Cumhurbaşkanı yetişti. Kendi konuşmasının nasıl çarpıtılacağını hepimize gösterdi.
“Esed’i devirmek için” sözünün aslında “bir kişi ya da devleti hedef almadığını” söyledi. O cümleden “terörü anlamamız” gerektiğini söyledi. “Başka türlü yorumlamayın” dedi.
Kırk yıl düşünsem “iki kere iki dört eder” kadar net bir cümlenin “böyle çarpıtılabileceği” aklıma gelmezdi.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Halkbank reklamı esnafı aşağılıyor


Halkbank’ın yeni reklamını izlemişsinizdir.
Şahan Gökbakar yapmış.
Komik mi? Eh
Gülünüyor mu? Eh.
Ama komik olması bankanın itibarını artırmıyor. Tam tersine bu komiklik hem bankanın itibarını ayaklar altına alıyor hem de esnafı aşağılıyor.
Şahan Gökbakar “sakalsız Recep İvedik” tiplemesi yapmış reklam filminde. Son derece düzenbaz, ağzı kalabalık, sahtekar ve riyakar bir esnaf “kara gün dostu bulamamaktan” yakınıyor.
Kara gün dostu ise Halkbank.
Sakalsız Recep İvedik bankaya da aynı şımarıklıkla ve riyakarlıkla gidiyor, zor gününde kendisine kredi veren bankacıyı yanağından okşuyor.
Bu reklama bakarsak zora düşen esnaf ekonomik zorluklardan değil de bu düzenbazlığı, sahtekarlığı, iki yüzlülüğü yüzünden sıkıntıya düşüyor aslında.
Ve Halkbank da böyle bir esnafın yardımına koşuyor.
Şahan Gökbakar ve Halkbank bu reklam filmini yeniden düşünmeli.
Yine komik ama esnafın asıl derdini gösteren bir reklam filmi çekmek Şahan Gökbakar için çok da zor olmasa gerek.

YENİ ÖĞRENDİM

Liberal Demokrat Parti yanan yurdun denetim raporunu istedi


Adana’nın Aladağ ilçesinde yürekleri yakan yurt yangınından sonra “denetim” sorunu tartışılmaya devam ediyor.
Bir tarikata ait yurdun yanmasından ve 11 yavrumuzun ölmesinden sonra telaşa kapılan yetkililer yurtla ilgili gerekli denetimlerin yapıldığını ileri sürmüşlerdi.
Liberal Demokrat Parti Ankara İl Başkanlığı, yapılan açıklamaların doğru olup olmadığını öğrenmek için “Bilgi edinme yasası” kapsamında denetim raporunun bir kopyasını istedi.
Bakalım denetim raporu LDP’ye verilecek mi? Bu rapor oraya çıkarsa her tarafı dökülen yurdun nasıl denetlendiğini ve yurt binasının “güvenli” olduğuna karar veren kişilerin kimliklerini de öğrenmiş olacağız.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

ÇYDD’li gençler bugün Anıtkabir’de


Türkiye’nin yüz akı derneklerinden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin geleneksel “Anıtkabir Buluşması” bugün yapılıyor.
8 yıldır aralıksız düzenlenen Anıtkabir Buluşması’nda Çağdaş Gençlik Cumhuriyet Konseri de yapılacak.
Bu konserde Zülfü Livaneli de eserlerini seslendirecek.
Sabah Anıtkabir’i ziyaret edecek 2000 genç saat 15.00’de ise Çankaya Belediyesi Ahmet Taner Kışlalı Salonu’nda buluşacak.
Aysel Çelikel’in konuşmasıyla başlayacak törende ayrıca Çağdaş Gençlik Kolaylaştırıcısı Altuğ Özşekerci, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen ve Zülfü Livaneli de birer konuşma yapacak.
Ardından konser verilecek.
ÇYDD’ye ulaşmak için şu adresleri kullanabilirsiniz; Facebook/CagdasYasamDD, Twitter/CagdasYasamDD, Instagram/CagdasYasamDD

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

MHP’li milletvekillerinin sesi hiç çıkmıyor


Yandaş medyaya bakarsanız Cumhurbaşkanlığı sistemi artık tamam. MHP destekleyecek ve Meclis’te 330 sağlanacak.
Ondan sonraki referandumu kazanmamak diye bir şey yok zaten. Yani bu iş bitti.
Bana göre bitmedi. Cumhurbaşkanlığı sisteminin başka bahara bırakılması olasılığı bana göre hâlâ daha yüksek.
Bu arada MHP milletvekillerinin tavrı da beni meraklandırıyor. MHP’de Devlet Bahçeli’den başka konuşan yok. Hemen yanındaki milletvekillerinin “evet” diyeceği belki kesindir ama şu ana kadar hiçbir milletvekilinin ağzından “Erdoğan’ın başkanlığına destek vereceğiz” sözünü duymadım.
Sokaktaki MHP’liler ise tam sessizlik içinde. Her gün çok sayıda MHP’li ile karşılaşıyorum. Henüz “MHP doğru yapıyor, Erdoğan başkan olmalı” diyen birine bile rastlamadım.
AKP’yi uyarayım, hayra alamet değildir bunlar.