İran devlet sözcüsü “Dağıttığı rüşvetler İran’dan çalınmış paraydı” dedi. Türkiye’de kalsa İranlı ajanlarca öldürülecekti.
Reza, Amerika’ya kaçtı.
Hapiste hesap veriyor.
Emine Hanım!
Siz de ATV’de, NTV’de, HABER-TÜRK’te, TGRT’de, TRT’de, hepsi sizin ağzınıza bakıyor, çıkın ekrana, hesap verin.
Ne oldu 7 milyon dolar?
Halk bilsin!
Bilip de ne yapacak?
Bu ayıp, leke, kir, çürüme, günaha batma, itibar yitirme nasıl kapanacak? Sizin derneğinize (TOGEM-DER) 7 milyon dolar bağış gönderen ve Cumhurbaşkanı’nın “hayırlı işadamı” diye toz kondurmadığı Reza Zarrab için Amerikalı Savcı, “Biz bu adamı kefaletle serbest bırakmayalım. Bırakırsak Türkiye’ye kaçarsa iadesi mümkün değil. Rüşvetle işini görür. ABD adaletine önerdiği 50 milyon dolar kefalet parası, sadece 2013 yılında Türkiye’deki siyasetçilere dağıttığı rüşvetin üçte biri kadar...” diyor.

*  *  *

Savcı böyle diyor.
Emine Hanım!
Siz ne diyorsunuz?
Bir sözünüz olmalı.
Kim aracı oldu?
Kim bu adamı buldu?
Aranıza kim soktu?
Hiç aklınıza gelmedi: Bu adam derneğimize 1 milyon değil- 2 milyon değil- 5 milyon değil- 7 milyon dolar bağış gönderiyor. Bu adam uçağı ile bakanları eşleri, oğulları, gelinleriyle birlikte umreye ibadete götürüyor. Bu kadar parayı nereden, nasıl, ne yaparak kazanıyor ki, bize de bol kepçe bağış sunuyor?
Bağışlar tatlı geldi.
Üzümü yediniz.
Bağını sormadınız.
Reza’nın rüşvetle beslediği eski bakanlarınızdan Egemen Bağış’ın eşi Reyhan Bağış’ı da derneğinizin yönetimine aldınız.
Kadın kıtlığı mı vardı?
Niçin Reyhan Bağış?
Yöneticiliğe kıran mı girdi?
Adında “bağış” var.
Bunun için mi Reyhan Bağış?

*  *  *

Emine Hanım!
Derneğinize Reza Zarrab’ın “hayırlı bağışlar yaptığı” bilgisini önce internet sitenize koyuyordunuz.
ABD’de tutuklandı.
Davası başladı.
Kefalet dilekçesi yayınlandı.
Derneğinizin adı.
Ve sizin isminiz.
Ve Cumhurbaşkanının ismi.
İddianameye girdi.
Rüşvetçi Reza ile anıldınız.
Sitenizi kapattınız.
Niçin?
Utanılacak bir işse neden Reza’dan bağış kabul ettiniz, kirli bir iş değilse neden sitenizi halka kapattınız?

*  *  *

Emine Hanım!
Amerikan savcısının “iddianameye koyduğu bilgilerden” okuyoruz.
Çok net anlatıyor.
Bir ten içinde.
İki ayrı Reza var.
Rüşvetçi Reza.
Bakanlara rüşvet yedirmiş.
Bağışçı Reza.
Derneğinize bağış yağdırmış.
Ne hikmetse!
En yüksek bağışı!
Size yağdırmış!

*  *  *

Emine Hanım!
O yoksul kızlar.
O ceylan bakışlılar.
Garipler.
Çok fakirler.
Evlenecekler.
Çeyizleri bile yok.
Çeyizi olmayan kızlar.
Siz derneğinizi, “çeyizi olmayan evlenecek kızlara çeyiz yardımı yapmak için” kurmuştunuz. Sonra; yoksul aile çocuklarına okul öncesi ana sınıfı açmaya başladınız.
Korundunuz.
Kollandınız.
Bağışlar aldınız.
Tüm Türkiye’ye yayıldınız.
En büyük bağışı!
Rüşvetçi Reza’dan aldınız.
Emine Hanım!
O ceylan kızlara!
O yoksul çocuklara!
Hesap lütfen.