Cumhuriyet Gazetesi, genel yayın müdürünü değiştirmeye karar verdi. Birinci adam olarak Can Dündar’ı getirdi. Can Dündar da kendine ikinci adam olarak Tahir Özyurtseven’i seçti.
Tahir’i 40 yıldır tanırım.
Gazianteplidir.
Milliyet’te birlikte çalıştık.
Tahir’e sesleniyorum.
Tahir!
Biraz haberci ol.
Muhabirine görev ver.
Savcıya adalet okutan, sınavlardan geçiren, sonra da “Hukuk diploması” veren profesör, doçent hocaları bulsun. Onlara “Sayın profesör, sayın doçent hocalar böyle bir iddianame hazırlayan savcıyı siz nasıl yetiştirdiniz?” diye sorsun.
Cevapları alsın.
Oturup yazsın.
Biz de okuyup görelim.
Bir karar verelim:
Türkiye’ye önce “Hukuk reformu” mu gerekli yoksa birinci öncelik “Yargıç-savcı reformu yapmak” mı olmalı?

* * *

Anlayın!
Amacım Tahir’e ucuz bilmişlik taslamak değil ve “Tahir sen haberciliği unutmuşsun” diye dalgaya almak hiç değil. Aklımın ucundan geçmez. Amacım “Bizim ülkemizde adalet okutan üniversitelerdeki kürsüler nedir?“ diye sormak.
Hukuk fakültesi mi?
Avukatlık fakültesi mi?
Hukuk: Gerçek kanıt, sağlam belge, defosuz tanık, tarafsız bilirkişi, adalet amaçlı iddianame arar. Avukatlık: Suçluyu aklamaya ve karşılığında avukatlık parası (vekalet ücreti) almayı meslek edinir. Türkiye’nin “hukuk fakülteleri gerçek savcılar ve yargıçlar mı mezun ediyor yoksa emri kim veriyorsa onların istediği doğrultuda iddianame yazan savcı görüntülü avukatlar mı” yetiştiriyor?

* * *

Cevabı bulmalıyız.
Çünkü daha dün Ergenekon, Balyoz, ODATV davalarında savcıların “Düzmece kanıtlar, sahte kurgular, yalan CD’ler, uyduruk iddiaları” kes-yapıştır yaparak içinde Genelkurmay başkanının, kuvvet komutanlarının, subayların ve gazetecilerin bulunduğu yüzlerce suçsuz kişiyi “Ölünceye kadar hapiste çürütecek iddianamelerle” mahkum ettirdikleri ortaya çıktı. Yargıçlar, bu iddianamelere dayanıp Genelkurmay Başkanı’nı “Terör örgütü kurdu, Tayyip Erdoğan hükümetini devirecekti” diye mahkum etti fakat yine aynı mahkemenin yargıçları “Dava kumpasmış” diyerek Genelkurmay Başkanı ve diğer yüzlerce masum insanı 5 yıl yatırdıktan sonra, akladı, beraat verdi. Bugün de savcı, kalın görünsün ve hukuk koksun diye bir hukuk makalesinden 22 sayfa kes-yapıştır yaparak şişirme 437 sayfa iddianame yazdı. Can Dündar ile Erdem Gül’e “35 yıla kadar hapis, bir müebbet ve bir ağırlaştırılmış müebbet hapis” istedi.
Aynı film.
Düzmece kanıt.
Sahte kurgu.
Uyduruk iddia.

* * *

Savcıya hukuk okutan!
Adalet diploması veren!
Sayın hocalar, konuşun!
Bu tablo nedir?
Ders verdiğiniz kürsüler:
“Hukuk fakültesi” midir?
“Avukatlık fakültesi” midir?
“Hukuk reformu” mu?
“Savcı-Yargıç reformu” mu?
Hangisini önce yapalım?
Sayın profesör hocalar!
Bu savcıları siz mi okuttunuz?
Lütfen konuşun!
Halk aydınlansın!

Yiğit bir savcı aranıyor!


Cumhurbaşkanı Ekonomi baş danışmanı Yiğit Bulut, “Devlet İş Bankası’na el koymalıdır” diye açıklama yaptı ve bankanın hisse senetleri değerinin düşmesine neden oldu. Suç işledi. Dün ekonomiden sorumlu Bakan Mehmet Şimşek, “İş Bankası, Türkiye’nin en başarılı en önemli bankalarından bir tanesidir. Dışarıda da içeride de itibarı son derece yüksektir. Hükümetimizin ne İş Bankası’na ne de başka bir bankaya yönelik olarak bir çalışması yoktur” dedi. Şimdi, Yiğit Bulut’a işlediği suçun hesabını soracak bir yiğit savcı aranıyor!