Gak deyince benden, guk deyince bizden. Devlet bankasını soydurma. Kişi zengin etme. Değişmedi. Makarayı geriye sarayım. Size ispatını eski yıllardan vereyim.
2 devlet bankası vardı.
Bugün de var.
2 devlet bankasının kasalarına iktidar partisinin kodamanları ellerini sokmuşlardı. Kredileri tanıdık, bildik, yandaş kişi ve şirketlere veriyorlar. Krediler buharlaştırılıyor. Yani batıyor. Kişi zengin ediliyor. Sonra halktan toplanan vergilerle bu batırılmış bankalara devlet parası “taze kaynak sermaye ve Hazine Bonosu desteği” sunuluyor, komaya girmiş banka kurtarılıyordu.
2 devlet bankası komadaydı.
Ziraat’in batık ticari kredileri toplamı 70 trilyon liraydı. (üç sıfır atılmadan önce)
Yüzde 11’i........10 kişiye.
Yüzde 39’u.....200 kişiye.
Yüzde 50’si.........5 kişiye.
Verilmişti.
Halkbank’ın batık kredileri toplamı 800 trilyon liraydı:
Yüzde 14’ü........ 5 şirkete.
Yüzde 13’ü.......10 şirkete.
Yüzde 12’si.......30 şirkete.
Yüzde 21’i .......50 şirkete.
Yüzde 5’i.......2000 şirkete.
Verilmişti.
Ve bu 2 devlet bankasından kendilerine güvenilir işadamı diye toplam 70 trilyon ve 800 trilyon TL krediler verilmiş kişi ile şirketler, “battık” demişler ödememişlerdi.
15 yıl önceydi. O ünlü 2001 krizi geldi, bankalara devlet taze para koydu, kurtardı. Krizi çıkartan partiler ve liderler seçimleri yitirdiler. Yerine bugünkü AKP geldi.

* * *

15 yıl sonra aynı tablo.
Devlet Bankası Halkbank’ın batık kredileri toplamı yine trilyonları bulmuş. Sayıştay, banka yönetimini ve bankalardan sorumlu olan kurumları uyaran raporlar yayınlıyor, dikkat çekiyor.
Tık eden yok.
Sayıştay uyarısını dikkate alıp, “soyulan devlet bankası yani halkın parasıdır” ben de halkın seçtiği milletvekiliyim” diye düşünmüş olmalı ki, Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen (CHP) basın toplantısı yapıyor, Başbakanı, ilgili bakanı, banka yönetimini, bankadan sorumlu olan kurum BDDK’yı uyarıyor, basın toplantısı yapıyor.
Yine tık yok.
Milletvekili ne yapısın?
Devletin bankasına devletin Hazine arazisini teminat olarak gösterip büyük krediler çeken fakat ödemeyen şirketlerin isimlerini de dava dilekçesine tek tek yazıp “Halkın bankası soyuldu“ diye mahkemeye başvurup, dava açtı.
Dava dilekçesine anlatıyor.
Firma kredi almış.
Zamanı dolmuş.
Ödememiş.
Ötelemişler.
Ve yeniden kredi açmışlar.
Yine zamanı dolmuş.
Yine ödememiş.
Yine ötelemişler.
Yeniden kredi açmışlar.
Çok açık, net kayırma var.
Kişi zengin etme var.

* * *

14 yıl önce de böyleydi.
Komalı durum ucunu “soyulan ve soydurulan devlet bankalarından” göstermişti. İşte AKP’yi iktidara taşıyan o delici kriz geldi. Kemal Derviş de ABD’den geldi. 4603 sayılı yasa çıkartıldı. Komadaki devlet bankaları anonim şirket statüsüne getirildi. Bütçeye karşılığı konmayan ve bedeli ödenmeyen görev zararını yüklenme mecburiyeti kaldırıldı. Atanan yönetim yerine seçilen yönetime geçildi.
Milletvekili Haluk Peşken haklı.
Çırpınıyor, anlatmak istiyor: Bugün yine “o komaya girmiş günlerin benzerini” yeniden yaşıyoruz. Devletin bankaları yine “kredi buharlaştırma yöntemi” ile soyuluyor.
Komalı durum ucunu gösterdi.