Güçlerini tek yaptılar. İktidarı birlikte ele geçirdiler. Birlikte devlete yerleştiler. Birlikte orduya el attılar.
Tayyip Erdoğan!
Fethullah Gülen!
Elmanın yarısı gibiydiler. 40 yıl birbirinden haberli, birbirinin destekçisi, birbirinin kollayıcısı oldu ve “din-
iman-Allah-Kur’an-Peygamber ne kadar kutsal varsa” birlikte kullanarak iktidarı ele geçirdiler. Tayyip Erdoğan, iktidarının ilk 12 yılında  Fethullah Gülen’i desteklenmesi gereken biri olarak gördü ve destekledi. Birlikte iktidar nimetlerinden faydalandılar. Birlikte kendi zenginlerini yarattılar. Büyük şehir rantlarını parsel parsel birlikte paylaştı, devlet ihalelerini proje proje birlikte üleştiler. Devletten özele yani kendi zenginlerine birlikte gelir transfer ettiler.
Sonra birbirine düştüler.
Niçin?
İktidarda tek olmak için.
Biri, öbürünü iktidar treninden itmeye kalkıştı. Kutulardan dolarlar işte o zaman çıktı.
Bugünlere gelindi.
Ülkeyi kana buladılar.
Bugün sanki Fethullah Gülen’in “iktidarı bırakmamak için kanlı darbeler planlayacak biri olduğunu” bilmiyorlarmış gibi rol yapıyorlar. Kanlı tablo sadece Gülen’in eseri değil!

* * *

İnsan unutuyor.
İktidar kavgasının çıktığı gün Tayyip Erdoğan Pensilvanya’daki Fethullah Gülen’e Fehmi Koru adlı gazeteciyi  “arabulucu olsun” diye gönderdi.
Ve hatta...
Fehmi Koru’ya  “devletin uçağını vereyim, Pensilvanya’ya git, Gülen ile görüş...” dedi. Fehmi Koru’nun o günlerde köşe yazarı olduğu Habertürk Gazetesi’nde çıkan yazısını ibret belgesi olsun ve bugüne ışık tutsun diye yeniden hatırlatıyorum. Başlığı “Gerçeği-yeniden-açıklıyorum” olan o yazının; “Erdoğan’ın Gülen ile barışma arayışını” anlatan bölümü:
“....Ertesi akşam (18 Aralık), Ankara’da, Çankaya Köşkü’nde, Cumhurbaşkanı Gül ile görüşürken, rahatsızlığını fark ettim. Çok kızgındı. Tapelerin (kutulardan dolar çıkan tapeler) sağlıklı olduğuna inanmıyor, bütün belirtiler aynı kaynağı işaret ettiği halde, Cemaat’in böyle bir fesadı yapmış olabileceğine akıl erdiremiyordu. Benim Pensilvanya’ya gitmem düşüncesi o görüşmede doğdu. Ertesi sabah (19 Aralık), bu defa Kısıklı’daki evinde, o zaman Başbakan olan Erdoğan ile buluşup aynı konuyu etraflıca görüştüm. Üzüntülüydü.
Aynı hassasiyetleri paylaşıyor ve rahatsızlığının karşı tarafa aktarılmasını istiyordu. Görüşmeler sırasında konunun aciliyeti sebebiyle devletin uçağının tahsisi teklif edildi; reddettim. Kendi aldığım biletle gidip geldim...”

* * *

Fehmi Koru, daha sonra Hürriyet Gazetesi’nde Çınar Oskay ile yaptığı söyleşide Gülen’den getirdiği mektubun Tayyip Erdoğan’ı nasıl etkilediğini şu sözlerle anlattı: “25 Aralık’ta kendisiyle (Erdoğan ile) görüştüm. Rahatsızlığını ifade etti. Ama madem böyle bir mektup yazıldı, madem barış aranıyor, acaba bu iş burada durdurulabilir mi diye bir iyimserlik içinde olduğunu gördüm. Fakat parti ‘Bu siyasete darbe girişimidir’ başlığıyla bir rapor hazırladı. Erdoğan bu raporu benimsedi. Sonra savaş sürecine girildi.”

* * *

Savaş süreci!
Yani iktidar savaşı.
Kanlı darbeyi getirdi.
Sanki FETÖ tek başına ve iktidardan hiç yardım almadan orduya sızmış gibi anlatıyorlar!
Bu kara bir yalan!