Türkiye’de her 100 mükelleften 2’si vergi incelemesine alınmaktadır. Türkiye’de vergi mükellefleri genellikle Maliye’nin sanki başka vergi mükellefi yokmuş gibi, sürekli kendilerini incelediğinden şikayet etmektedirler.
Siyasi nedenler ya da ticari rakipleri tarafından ihbar edilen mükellefler, bu şikayetlerinde haklı olsalar da, aşağıdaki tablo Türkiye’de inceleme oranının oldukça düşük seviyede olduğunu göstermektedir.
Aşağıdaki tablodan görüleceği üzere 2014 yılında Gelir Vergisi (GMSİ hariç) ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin yüzde 2.24’ü incelemeye tabi tutulurken bu oran 2015 yılında yüzde 2.32 olmuştur.



İncelenecek Mükellefi Kim Seçiyor?

Vergi Denetim Kurulu vergi incelemelerini; sektör, konu ve mükellefler itibarıyla esas olarak, Kurul bünyesinde kurulan Risk Analiz Merkezi’nde analiz ve mukayeseler neticesinde belirlemeye başlamıştır.
Ayrıca;
- İhbar ve şikayet konuları,
- Yapılmakta olan teftiş, soruşturma, inceleme ve denetimler sırasında ortaya çıkan vergi inceleme talepleri,
- Kamu kurum ve kuruluşlarından gelen inceleme talepleri,
sonucunda da vergi incelemeleri yapılmaktadır.

Hangi Mükellefler Risk Altında? 

Vergi İdaresi analiz yaparken mükelleflerin elektronik ortamda kendi sistemlerinde bulunan bilgileri dışında bankalar, SGK, tapu, gümrük idaresi gibi kurumlardan topladığı verileri de kullanmaktadır.
 1 ) Bilançodaki kasa hesabında yüksek tutarda nakit bulunması,
 2 ) Bilançolarında sürekli zarar beyan edilmesi,
 3 ) Bilançolarında yer alan kasa ve banka hesaplarında nakit bulunduğu halde yüksek tutarlı banka kredisi kullanımı, 
 4 ) Bilançodaki banka hesapları ile fiili banka hesapları arasında fark bulunması,
 5 ) Şirket ortağına yüksek tutarlı borç para verilmesi,
 6 ) Şirketin bilançosunda banka kredisi ve ortaklardan alacaklar hesabının bulunması,
 7 ) Şirket ortağına sermayenin üç katından fazla borçlanılması,
 8 ) POS satışlarının sektör ortalamasının altında ya da üstünde olması, 
 9 ) Kârlılık oranının sektörel ortalamaya göre sapma göstermesi,
10 ) Gelir tablosunda yer alan toplam satışlara oranla kârın düşük olması, 
11 ) Kârlılık oranının diğer yıllara göre sapma göstermesi,
12 ) Nakit satışlarının sektör ortalamasının altında ya da üstünde olması,
13 ) Finansman giderlerinin yüksek olması, 
14 ) Net satışlarına oranla yüksek tutarlı; pazarlama, satış ve dağıtım gideri, genel yönetim gideri, karşılık gideri, kambiyo zararı, finansman gideri,
 15 ) Banka hesap hareketleri ve çek hareketleri ile mal satışı ya da alışı yapılan mükellefler arasında uyumsuzluk olması,
 16 ) Alınan Çekler hesabındaki tutarlar ile toplam satış tutarlarının karşılaştırılması sonucu çekler hesabının satışlar hesabından yüksek olması, 
17 ) Şüpheli alacaklar için dava açılan dönemden sonra karşılık gideri yazılması,
18 ) Verilen sipariş avansları için şüpheli alacaklar karşılığı ayrılması ve gider yazılması,
19 ) Başka bir mükellef incelemesi yapılırken söz konusu mükelleften mal ya da hizmet alışı ya da satışı yapılması inceleme gerekçesi olabilmekte,
 20 ) Ba-Bs gibi elektronik formlar arasında tutarsızlıklar bulunması,
 21 ) Bilanço kalemleriyle ilgili yatay ya da dikey rasyo analizlerindeki sapmalar, uyumsuzluklar,
 22 ) Devreden KDV’lerin yüksek olması ve süreklilik göstermesi,
 23 ) 2 No’lu KDV Beyannamesine konu hizmetlerin stopaj durumu,
 24 ) Sahte fatura kullanma ya da düzenleme yönünden riskli mükellefler,
 25 ) Teslim ve hizmet bedelini kredi kartı ile tahsil eden mükelleflerin kredi kartı işlem banka bilgileri, Ba-Bs bildirimleri ve KDV beyanname bilgileri analizine göre riskli olarak değerlendirilmesi,
 Bu yazdıklarımızı okuduğunuzda; “Hadi canım yüz mükelleften ikisi inceleniyormuş, bu iki kişiden birisi neden biz olalım, piyango bize çıkmaz” diye düşünmeyin. 
Yukarıda 25 başlık halinde toparlamaya çalıştığım konular sizin şirketlerinizde de mevcut ise, 
mutlaka Maliye kapınızı bir gün çalacaktır. 
Çok vergi ödediğiniz için, vergi dairesi başkanlıklarının, ticaret odalarının sizlere verdiği takdir belgelerine de sakın ha güvenmeyin.