Ankara’daki Amerikan Büyükelçiliği, canlı bomba saldırısından iki gün önce “Bir patlama olabilir” diyerek vatandaşlarını teröre karşı uyarmıştı.
Korkunç olaydan sonra “Bizim istihbarat, Amerikan Büyükelçiliği’nin istihbaratı kadar olamıyor!” diye eleştiriler başlayınca elçilik:
“Biz bu haberi Türk kaynaklardan aldık!” diye açıklama yaptı.
Yani o Türk kaynaklar, Amerikalıları uyardı ama, Türk halkını uyarmadı, öyle mi?
Amerikalılar “Bu bizim istihbaratımız” diyemezlerdi tabii... O zaman işler daha da karışır, şüpheler Amerikan gizli servislerine yönelirdi.
Amerika, Türk yönetiminin PKK ile tekrar masaya oturup “Barış sürecini” yeniden başlatmasını istiyor.
Akan bunca kandan, yapılan tüm bu insanlık dışı saldırılardan sonra olacak iş mi bu?

*  *  *

Amerika, PKK’ya koltuk çıkıyor.
“Müzakere masasına dönün” demesinin sebebi bu!
ABD’nin Ankara eski Büyükelçileri olan Marc Edelman ve Morton Abramowitz, daha birkaç gün önce Washington Post Gazetesi’ne yazdıkları makalelerde, Türkiye’nin PKK ile yaptığı mücadeleyi durdurmasını istedi.
Hem de utanmazca tehdit ederek!
Onların bu tehdidinden birkaç gün sonra Ankara’daki canlı bomba saldırısı oldu.
Tüm bunları birleştirince insan “Amerikan Büyükelçiliği’ne Ankara’da patlama” uyarısının ABD kaynaklı olabileceğini düşünüyor.
Amerika, PKK’nın Suriye’deki koluna “Benim kara gücüm” diyor ve her türlü yardımı yapıyor.
Görünen o ki, ABD, Güneydoğu’da hendeklere gömülen PKK’yı kurtarmaya çalışıyor!
Biz de onlara hâlâ “Dost” diyoruz ama gerçekte düşmandan beterler!

Bu katliamlar önceden biliniyordu!

CHP İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray’ın, Karşıyaka İlçe Örgütü’nün düzenlediği panelde yaptığı konuşma, Türkiye’nin yaşadığı bu kanlı günlere nasıl geldiğini özetliyor.
AKP iktidarına, ülkemizde terör olaylarının neden bu kadar arttığını soran Aytun Çıray şöyle diyor:
“Bugün gelinen noktaya nasıl gelindi? Oslo’da bir İngiliz hakem önünde PKK ile yapılan görüşmelerde MİT görevlisi gülerek ‘Şehirleri bomba ve patlayıcı deposuna dönüştürdünüz’ demedi mi? O gün şehirlerin patlayıcı deposu haline geldiğini bilen MİT, bugün patlayacağını bilmiyor mu?
Güneydoğu’da bu kadar kazı yapılacak, bu kadar patlayıcı döşenecek ve AKP devleti bilmeyecek, bu mümkün mü? Yanlış Ortadoğu siyaseti bizi IŞİD denilen belâya da bulaştırdı. Yani Türkiye, önceden bilinen katliamları yaşıyor!”

*  *  *

“Çözüm sürecinin içi boştu. Aslında seçimden seçime oy almaya endeksli, PKK ile anlaşmalı ve çatışmasızlık dönemlerinden oluşan bir yalan süreciydi.
Türkiye’de herkesin AKP’ye ve onun borazanlarına sorması gereken şu:
Yıllarca bir çözüm sürecinden bahsettiniz. Çözümün sonuna geldiğimizde, yani size göre ‘Kürt sorunu’ çözüldüğünde ne olmuş olacak? Bir milletin ferdi olarak ben bunu bilmek istiyorum. Nasıl bir ülkede yaşamış olacağım? Bunu Türkiye’de bilen var mı? Çözümün sonucunun ne olacağını bilen var mı? Bir soyut kavramdan bahsediyorlar. AKP iktidarı çözüm süreci diye diye çözdü işte... Her gün insanlarımızın öldüğü, şehit olduğu bir ülke haline getirdi güzel ülkemi...”

Acı dolu bir mektup!

TRT’de uzun yıllar üst düzey görevler yapan gazeteci arkadaşım Ünal Uyguç’tan bir mektup aldım. Diyor ki:
“Türk Milleti’ne, cevaplandırılması gerekli bazı sorularım var:
Durduk yerde Ortadoğu bataklığına balıklama atlamamızın sebebi neydi?
Dün ailece tatil yapan Türkiye ve Suriye Cumhurbaşkanları, bugün ne oldu da birbirlerine düşman oldular?
Suriye Devleti bize ne yaptı da bu kadar düşman olduk?
Milyonlarca Suriyeli’ye sınırlarımızı açarak neden “Gelin” dedik?
Eğer bunlar olmasa idi, Ankara’da meydana gelen patlamalarda o kadar insanımız ölecek miydi? Bu kadar gözyaşı akacak mıydı?
Güneydoğu’da bunca polis ve askerimiz şehit olacak mıydı?
Ülkemin insanlarına bunların anlatılması gerekmiyor mu?
‘Yandaş’ denilen medya mensupları... Sizler bu ülkenin insanları değil misiniz? Gerçekleri niçin çarpıtıyorsunuz?
Eğer bu ülke batarsa hepimiz bu gemideyiz, unutmayın!” (Ünal Uyguç)

Günün Sözü
Kötülük bataklığına kolayca girilir ama çıkılması çok zordur!