Başbakan Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki soğuk rüzgârlar, fırtınaya dönüşür mü, bilemiyoruz.
AKP şu anda, “Ben ne dersem o olur” diyen “Tek adam” zihniyeti ile yönetiliyor ve o zihniyet, iktidar gücünü kimseyle paylaşmak istemiyor.
Birinci sayfadaki TOKMAK-1 yazımda da belirttiğim gibi, partideki yetkileri elinden alınan Başbakan Davutoğlu, istifaya zorlanıyor.
Saray sakini “Onu göreve ben getirdim, ben götürürüm” görüşünde...
Davutoğlu akıllı bir insan. Durumun farkında... Fakat anlaşılan o ki, AKP içinde bir karışıklık çıkmasını istemiyor. Önceki gün grup toplantısında yaptığı konuşmadan anlaşılan bu...

* * *

Davutoğlu, AKP milletvekillerine şöyle seslendi:
“Nefsimi ayaklar altına alırım, bir faninin terk etmeyeceği düşünülen her makamı elimin tersiyle iterim ama asla bu kutlu hareketteki hiçbir dava arkadaşımın kalbini kırmam ve yeise düşmesine izin vermem.”
Bazıları, Davutoğlu’nun bu sözlerini “istifa sinyali” diye yorumladı ama doğru değil!
Davutoğlu istifa etmeyecek, saray darbesine karşı dayanabildiği kadar dayanacak... Bu da, tabii ki saray sakinini kızdıracak.
Başbakan’ın “Allah’tan korkalım, başka hiçbir şeyden korkmayalım” sözleri “Saraydan korkmuyorum” şeklinde de yorumlanabilir.
Başbakan Davutoğlu, Sarayın tüm baskılarına rağmen istifa etmezse ne olacak?
Yetkileri kısılmaya devam edilerek kızağa çekilmeye çalışılacak ve ilk fırsatta, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik gibi tasfiye edilecek.
Bu da, AKP’deki muhalefet cephesinin büyümesine yol açacak ve belki de ülke için hayırlı olacak!

Yaşa Kılıçdaroğlu!


CHP’de durumlar nasıl?
Ben şahsen iyi görmüyorum.
Partide çevresine topladığı bir takım insanların etkisinde kalan Genel Başkan Kılıçdaroğlu yanlışlıklar yapıyor.
Mesela son olayı ele alalım.
Kılıçdaroğlu birkaç gün önce İstanbul’da kahvaltılı bir toplantı yaptı... Gözümüz yok tabii... Afiyet, şeker bal olsun... Bizi ilgilendiren, çevresine “aydın” diye topladığı insanlar...
Onlarla, Türkiye’nin sorunlarını konuştu, değerli fikirlerinden faydalandı.

* * *

Kim bu aydınlar?
Gazeteci olarak; Cengiz Çandar, Mehmet Altan, Levent Gültekin, Kürşat Bumin, Erdoğan Aydın.
Hukukçu olarak; Prof. Ergun Özbudun, Prof. Serap Yazıcı, Prof. İbrahim Kaboğlu, emekli askeri hâkim Ümit Kardaş.
Eski politikacı Nesrin Nas (ANAP’lı idi ve Kürtçü gruplara yakın olarak tanınıyordu)
Kahvaltıda başkaları da vardı ama liste uzamasın diye kısa kestim.
Bu muhteremlerin çoğu, ya cemaatçi, ya da İkinci Cumhuriyetçi... (Yani Atatürk karşıtı)... Ve CHP bunlardan umut besliyor!

* * *

Türkiye’de başka aydın mı kalmadı Sayın Kılıçdaroğlu?
Bu efendiler, siyasi sorunlara getirecekleri engin ve derin çözüm yolları ile zatı âlinizi mutlaka irşat etmişlerdir!
Hayırlı olsun!

Bahçeli’nin gidişi muhteşem olmayacak!


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinde muhaliflere de saygılı olabilseydi, koltuğundan ayrılırken, arkasında bir sevgi halesi bırakırdı...
Şimdi tersi olacak ve “Yapışıp kaldığı koltuğundan zorla sökülüp atılan bir genel başkan” olarak anılacak!
Bu yolun dönüşü yok. Bahçeli, öyle veya böyle gidecek! Coşan muhalefet selinin karşısında durması mümkün görünmüyor.
Gidecek ama gidişi ne yazık ki muhteşem olmayacak!
MHP tabanı artık onu istemiyor. Zorla güzellik olmaz ki!
15 Mayıs’ta MHP kongresi yapılacak mı, belli değil. Çelişkili mahkeme kararları kafaları iyice karıştırdı.
Bu arada AKP tüm imkânlarıyla Bahçeli’yi desteklemeye devam ediyor.

* * *

MHP Genel Başkan adaylarından Prof. Dr. Ümit Özdağ, gittiği Çankırı’da, MHP’lileri şöyle uyardı:
“Arkadaşlar... AKP, ağustosta erken baskın seçim planlıyor. MHP’nin kongresinin yapılamayacağını var sayıyorlar. AKP’li bir bakanın bana söylediği budur. Dedi ki; ‘MHP
kongresi yaptırılmayacak ve ağustosta erken genel seçime gidilecek.’ Bunu ben zaten biliyorum.
Kurultay bana görev verirse, hedefim başa güreşmektir. Partisini iktidara taşıyamayan bir genel başkan, başarılı bir genel başkan değildir. Genel seçimlerde kim başbakan olursa, başarılı odur.”

Gü­nün Sö­zü


İnsanın cahil olduğunu bilmesi, bilgiye doğru atılan ilk adımdır!

1