Kıvrımlı ekranlar, deri benzeri kaplamalar ile farklı tasarımlar konusunda cesur olan LG, bu kez biraz muhafazakar davranmış...

08LG15CM

LG’nin en başarılı ürünlerinden biri G4 akıllı telefondu. Tasarımı, ekran çözünürlüğü ve genel performansı ile gerçekten oyun değiştiren bir cihazdı. Bu nedenle yeni cihazda yapılacak geliştirmeleri çok merak ediyordum. Ama biz bir cihaz beklerken LG G5 arkadaşlarıyla birlikte geldi.
Eğer teknolojik oyuncak seven biri iseniz bu kalabalığı keşfetmek için büyük heyecan duyacaksınız. Tıpkı benim gibi!
Telefonun tasarımı LG için biraz muhafazakar sayılabilir. Kıvrımlı ekranlar, deri benzeri kaplamalar ile farklı tasarımlar konusunda cesur olan LG, bu kez biraz muhafazakar davranmış. 
Açıkçası tasarım çok da delirdiğim bir tasarım olmadı. Özellikle çift arka kamera ve parmak izi algılayıcının birlikteliği benim gözüme biraz çirkin göründü.

Bu fotoğraf LG G5’in geniş açılı ikinci kamerasıyla çekilmiştir. Bu fotoğraf LG G5’in geniş açılı ikinci kamerasıyla çekilmiştir.
 
HATASINDAN DERS ALMIŞ
 
Sevindirici olan firmanın G5’te Micro SD kart desteğini ve çıkarılabilir pil seçeneğini sürdürüyor olması. Belli ki Samsung’un sonradan geri adım atmak zorunda kaldığı hatasından ders almış LG. 
Ve pili telefonun altına yerleştirilen bir kapağın çekilmesi ile arka kapağı açmadan çıkarabiliyorsunuz, ki bu kapak telefona iki keyifli aksesuvarı takmak için bir görev daha üstleniyor. Dilerseniz Bang & Olufsen marka yüksek kaliteli bir hoparlör veya pil desteği ile fotoğraf makinesini kullanmaya yarayan bir aparat takabiliyorsunuz. 
G4’ün ekranı 5.5 inç idi. G5 için 5.3 inç ekran seçmiş firma. 
Ekran çözünürlüğü 1440x2560 ve inç başına düşen piksel sayısı 554 gibi iyi bir rakam. Ekranın renkleri, netliği, çözünürlüğü ve aydınlatması gerçekten göze çok hoş görünüyor. Kendi adıma ekranını çok beğendiğimi söyleyebilirim. 
Ama G4 sahipleri çok üzülmesinler çok dramatik bir fark yok. Akıllı telefonunun ekranını film kaplatmayı sevenlere güzel bir haber de cihazın kutudan film kaplı çıkıyor olması. S7’de gördüğümüz cihaz kapalıyken de bir mini bilgi ekranının açık olması G5’de de var. Üstelik bu ekran daha geniş bilgi veriyor. Snapdroagon 820 işlemci ve modern cihazlarda statü sembolü olan 4 GB RAM G5’e müthiş bir performans sunuyor. 
Ancak pil ömründen çalıyor. Pil ömrü benim için biraz hayal kırıklığı oldu doğrusu. Cihaz 32 GB hafıza ile geliyor ve SD kart desteği ile 2TB’ye kadar çıkarılabiliyor. Ancak henüz geniş kalabalıklara ulaşan bu büyüklükte bir kart yok.
 
Yeni bir pencere açıyor
 
G5’in en sevdiğim özelliği kamerası oldu. Arkada iki kamera var ve ben önce HTC One M8 gibi iki kameranın tek bir kamera gibi çalıştığını düşündüm ama durum farklı. İki kamera bağımsız olarak çalışıyor ve biri 16MP normal kamera olarak çalışırken diğeri 8 MP geniş açı olarak süper iş çıkarıyor. 135 derecelik açısı olan objektif gerçekten harika bir yeni boyut açıyor. Ayrıca kameranın farklı ve eğlenceli modları sosyal medya sevenlerin hoşuna gidecek cinsten. 
G5 teste gelirken yanında iki arkadaşı ile geldi. Biri 360 derece kamera ve biri de sanal gerçeklik gözlüğü. Sanal gerçeklik gözlüğü açıkçası Samsung Vr Gear’ın performans olarak gerisinde. Ama 360 kamera gerçekten çok eğlenceli. Bu nedenle onu haftaya ilginç fotoğraflar ile anlatmak istiyorum. Çünkü 360 derece kameralar belli ki hayatımızda yeni bir fenomen olacak. 
Sonuç olarak LGG5, “Oyuncaklı” telefon sevenlere yeni bir pencere açıyor.
 
Aramalarımı neden kontrol etmek istiyorsun İBB?
 




Geçenlerde İBB Cep Trafik uygulamasını yeni bir Android cihaza yüklerken ilginç bir izin istedi benden. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin uygulaması beni çok rahatsız eden bir talepte bulunuyordu.
“İBB Cep Trafik uygulamasına telefon aramaları yapma ve çağrıları yönetme izni verilsin mi?” diye soruyordu uygulama. 
Hayırdır arkadaş? 
Trafik yoğunluğunu bildiren bir uygulama neden benim adıma telefon araması yapabilsin ki?  Bu ciddi bir güvenlik tehdidi gibi görünüyor. Balyoz gibi sonradan uydurulmuş deliller ile insanların hayatını mahveden bir örnek gözümüzün önündeyken bu istek bana biraz aşırı ve korkutucu geldi doğrusu...
 
Türk Yıldızları ve Solo Türk daha iyisini hak ediyor!



Çocukluğum Mersin’de geçti. 1975 doğumluyum ve bölgenin Kıbrıs’a yakınlığı yüzünden çocukluğumun deniz anılarında hep plajın üzerinde alçaktan uçan jetlerin görüntüsü var.
 Ailemin doğduğum yıllardaki Ecevit coşkusu (Bkz. Adım) yüzünden özellikle anneannem Kıbrıs’a doğru uçan bir jet gördüğünde sevinçten delirirdi. Sanırım jet uçaklarını izlemeyi sevmem buradan kaynaklanıyor. Allah hiçbirimize savaşa giden Türk jeti izletmesin. Ben bugünlerde Solo Türk ve Türk Yıldızları’nın gökyüzündeki müthiş dansını izlemeyi seviyorum. Solo Türk geçtiğimiz yıl 29 Ekim’de İstanbul semalarında müthiş gösteriyi gerçekleştirdiğinden beri daha bir hastayım kendisine.
 
BAŞARIYI YANSITMIYOR
 
Her iki gösteri ekibinin de sosyal medya hesaplarını yakından takip ediyorum. Ama teknolojinin iletişimi şekillendirdiği bugünlerde iki hesap da bu iki grubun başarısını yansıtmaktan çok uzak. Keşke ülkenin önde gelen yönetmenleri şu işe bir el atsa da müthiş videolar çekilse ve bu iki ekibin de hesapları dünya çapında ses getiren, milyonların bu videoları paylaştığı hesaplara dönüştürülse. İki ekip de bunu dibine kadar hak ediyor!