Bölücü terör örgütüne “yol verenler” şimdi onları ilçelerden atmak için çaba gösteriyor. Eğer zamanında terörle mücadeleden geri atım atılmamış olunsaydı, bu kadar şehit verilmediği gibi örgüt kıpırdayamaz hale getirilmiş olacaktı. Ancak AKP Hükümeti, terörle mücadeleden çok “müzakere” yöntemini benimsedi. Hadi müzakereni yapacaksan yap ama terörle mücadeleden niçin vazgeçtiniz?
Şimdi de terörle mücadeleden vazgeçmek için yine fırsat kolluyorlar. Şehit sayılarını bile farklı veriyorlar. Terörle mücadele görevi İçişleri Bakanı’na ait olmasına rağmen Bakan Efkan Ala büyük bir sessizliğe bürünmüş. Güneydoğu kan ağlarken, Efkan Ala niçin operasyon bölgelerine gidip orada bulunan bakanlığına bağlı jandarmaya, polise moral vermez, valileri, kaymakamları dinlemez...

ŞEHİT SAYIMIZ ŞÖYLE

7 Haziran 2015 tarihinden bu yana kaç şehit verdiğimizi yetkililer sağlıklı bir biçimde açıklamıyor. Aslında bu açıklama görevi de İçişleri Bakanlığı’na ait olmasına rağmen bakanlık, “Aman beni bulaştırmayın” havalarında... Dünkü tarih itibariyle şehit sayımızı açıklayalım: 244 asker, 155 polis, 8 köy korucusu olmak üzere toplam 407 güvenlik görevlisi...
İlçe operasyonlarında başta jandarma ve polis özel harekat timleri görevlileri şehit ediliyordu. Son dönemde Kara Kuvvetleri personeli de operasyonlara katılıyor. Türkiye’nin değişik bölgelerinden Güneydoğu’ya Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı birlikler kaydırıldı, mevcut birlikler takviye edildi.

ÖRGÜTE ESİR OLURSUNUZ

Güneydoğu’da bölücü örgütten henüz temizlenememiş ilçeler varken, güvenlik güçlerimizin hem daha fazla şehit vermemek, hem olan sivillerin hayatını kaybetmemesi için azami özenin gösterildiği, operasyonlar devam ederken, teröristlerin dağlarda yerlerini aldığı bir ortamda “çözüm süreci” başlatılıyorsa bölücü örgüte esir olursunuz, her dediğini yapmak durumunda kalırsınız.
Başbakan’ın sonra değiştirse de “PKK, 2013 yılı durumuna dönerse her şeyi görüşebiliriz” sözleri bölücü örgütün moralinin artmasına, cesaretlendirilmesine neden olur. Bu durum da güvenlik kuvvetlerimizin mücadele azim ve iradelerini olumsuz yönde etkiler. Eski Asayiş Kolordu Komutanı emekli Korgeneral Altay Tokat da “PKK kayıtsız şartsız silahını teslim etmeden müzakere sürecine dönmek intihardır veya ateşkes görüşmesi anlamını taşır. Böylece altından kalkılamaz bir dönem başlar. PKK ile mücadele etmek ve bozguna uğratmak şarttır. Aksi takdirde hiçbir sorunumuzu çözemeyiz ve bölünme sendromu ile yaşarız” diyor. Çözüm süreci dönemini bölücü örgüt hazırlık yaparak geçirmiş, hükümet kanadı ise PKK’nın silah bırakacağı hayaline kapılmıştı. PKK’nın yabancı istihbarat ser-vislerinin onayı olmadan silah bırakmayacağını bilmeleri gerekirdi.
Nusaybin’de, Şırnak’ta, Yüksekova’da 14 Mart’ta başlayan operasyonlar için “Bu sürede mahallelerin daha yüzde 10’una bile girilemedi” deniliyor. Operasyonlar devam ederken, güvenlik güçlerimizin moralini bozmak da ne oluyor?

Kıbrıs’tan gelenler dönecek

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan Alevkayası Komando Taburu’nun Türkiye’ye gönderildiğini açıklamış, bunun “Kıbrıs’tan asker çekilmesinin bir başlangıcı” olduğuna ilişkin değerlendirmelerden söz etmiştim. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın söyleyeceklerinin merak edildiğini belirtmiştim.
Genelkurmay Başkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın konuya ilişkin mesajını iletti:
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bulunan çok iyi eğitimli er ve erbaşlardan oluşan tabur, Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesine gönderildi. Bunlar, üs bölgesinin korunması görevini yürütecek. Bugüne kadar bu gö- revi yürüten Beytüşşebap Jandarma Alay Komutanlığı’ndaki uzmanlardan oluşan yani er ve erbaşların bulunmadığı komando taburu ise boşa çıkacak, onlar da operasyonları yürütecek. KKTC’den gelen birliğin Türkiye’ye gönderilmesinin Kıbrıs görüşmeleriyle ilgisi yok. Beytüşşebap’ta er ve erbaşlardan oluşan Jandarma Komando Taburu oluşturulacak. Onların kısa süre sonra gelip göreve başlamasının ardından, KKTC’den gelen Alevkayası Taburu da yeniden KKTC’deki görevine uğurlanacak. Böylece, er ve erbaşlardan oluşacak tabur, operasyonlara gitmeyecek, üs bölgesini koruyacak, onlardan boşa çıkan uzmanlardan oluşan tabur ise operasyonları yürütecek.”