Adı, Sümeyye bint Hubbât idi. Mekke’nin liderlerinden Ebu Cehil’in amcası Ebû Huzeyfe b. Mugîre’nin cariyesi/kölesiydi. Ebu Huzeyfe, Sümeyye’yi yanında çalışan Yasir ile evlendirdi. Bu evlilikten Ammâr doğunca Ebû Huzeyfe Sümeyye’yi âzat etti. Ammâr’dan sonra Abdullah ve Hureys adında iki oğulları daha oldu. Yâsir ile Sümeyye, oğullarıyla birlikte Hz. Muhammet’e ilk inananlardan oldu.   Hz. Muhammet onlara “Âlü Yâsir” diye hitap etmeye başladı.  Yâsir ile Sümeyye İslâmiyet’i seçtikleri için puta tapan müşriklerden ağır işkence gördüler. Hz. Osman’ın naklettiğine göre müşrikler Yâsir’e, Sümeyye ve Ammâr’a Mekke’nin dışındaki bir yerde işkence etti. Hz. Muhammet, güneşin yakıp kavurduğu bir zamanda kızgın taşlar üzerinde işkence gören Yâsir, Sümeyye ve Amman’ın yanına giderek, “Sabredin! Size cenneti müjdeliyorum” dedi. Bu işkenceler sonunda Sümeyye, Ebû Cehil tarafından mızrakla göğsünden vurularak öldürüldü. Böylece Sümeyye, İslâm’ın ilk kadın şehidi oldu... Prof. Dr. Muhammed Hamidullah’a göre, Sümeyye Türk kökenliydi. Şöyle: Sümeyye, Basra yakınlarında Übülle Valisi’nin yanındaydı ve o adı “Pamuk” idi. Gün oldu... Übülle Valisi, Taif’teki meşhur doktor Haris bin Kalede’ye tedavi olup memnun kaldı ve Pamuk’u doktora cariye olarak hediye etti. Taif’e gelen Pamuk’un ismi, Arapça “Sümeyye” oldu. Uzatmayayım... Gerek İslam ve gerekse Türk tarihinde isim maneviyatı yüksek olan Sümeyye’nin adı kısaltılarak “Sümüş” denilebilir mi?

78 bin Sümeyye

Türkiye’de 78 bin 28 “Sümeyye” ismi var.
Yani... Türkiye’de her 14 bin 724 kişiden birinin ismi Sümeyye.
“Tayyip” adından daha çok “Sümeyye” ismi var!
Bu derece beğenilmesinin sebebi; “Sümeyye” isminin temsil ettiği maneviyattan kaynaklanıyor.
Recep Tayyip Erdoğan ve Emine Erdoğan çifti, 1985 yılında doğan kızlarına “Sümeyye” ismini kuşkusuz bu nedenle verdiler.
Bilmiyordum. Geçen gün FOX Haber’de seyrettim; Erdoğan kızı Sümeyye’yi “Sümüş” diye çağırıyordu. Çok şaşırdım.
Hz. Sümeyye sahabedir.
İlk Müslüman kadın şehittir.
Hz. Sümeyye Ebu Cehil’in işkenceleri altında son nefesini verdiğinde Hz. Muhammet’e şöyle demişti: “Küfrün işi bitti.”
Şimdi İslam dini açısından bu derece tinsellik içeren bir isme “Sümüş” denir mi?
Biz söylesek, “dinimizi aşağılıyorlar” diye demediklerini bırakmazlar!
Madem “Sümüş” diyecektiniz başka isim koysaydınız; “Sümeyra” filan koysaydınız!
Hz. Sümeyye’ye hiç “Sümüş” denir mi?
Yazdım daha önce; Odatv’de okuyucular Fethullah Gülen’in adını “Feto”, “Fetoş” diye kısaltıp yazıyordu. Yargılandık. Mahkum olduk! Yahu...
Fethullah Gülen kim ki; sıradan bir fani ama “hakaretten” cezayı yedik.
Bu nedenle Erdoğan’ın kızına “Sümüş” demesini garipsedim...
Başımdan geçen bir olayı daha anlatayım:
“Behçet Cantürk’ün Anıları: Beco” diye kitap yazdım. Cantürk Ailesi rica etti: “Lütfen ‘Beco’ demeyin; bizim yörede ismi kısaltmak hakaret olarak görülür!”
Erdoğan gibi her fırsatta inancını dilinden düşürmeyen birinin, Sümeyye’ye “Sümüş” demesi hiç hoş değil.
Yeri gelmişken yazayım...

“Sükoş”

Türkiye’de 78 bin kişinin adı Sümeyye.
Peki..
Sükeyne isminde kaç kişi var; 587 kişi!
Nedense bizim tarihimiz Sükeyne’den pek bahsetmez.
Oysa:
- Hz. Muhammet’in torununun evladıdır...
- Hz. Ali’nin torunudur...
- Hz. Hüseyin’in kızıdır...
Böyle bir ulu şahsın adı kız çocuklarına neden pek konmaz?
Kerbela Katliamı’ndan kurtulan Sükeyne’nin adını duymamamızın sebebi şu olabilir mi:
1) Sükeyne ilk evliliğini, Hicaz’da halifeliğini ilân eden Abdullah b. Zübeyr’in cesareti ve yakışıklılığıyla meşhur olan küçük kardeşi Mus’ab b. Zübeyr ile yaptı.
2) Eşi öldürülünce Kureyş’in ileri gelenlerinden Abdullah b. Osman el-Hizâmî ile evlendi.
3) Bu eşinin de ölmesi sonucu Asbağ b. Abdülazîz b. Mervân ile evlendi.
4) Ardından İbrâhim b. Abdurrahman b. Avf ile evlendi.
5) Son eşi Hz. Osman’ın torunu Zeyd b. Ömer oldu.
Mesele beş kez evlenmesi mi? Yoksa...
Tüm evliliklerinde sözleşme yaptırması mı? Şöyle...
- Eşi kendinden başkasıyla evlenmeyecekti.
- Eşi, mali ve sosyal konularda hayatına karışmayacaktı.
Sosyal konular ne miydi?
Sükeyne şair’di. Yaşadığı evler şairlerle dolar taşardı.
Daha çok şiir eleştirileriyle meşhur olmuş; Cerîr b. Atıyye, Ferezdak, Küseyyir, Cemîl, Nusayb b. Rebâh ve Ehvas gibi ünlü şairlerin atışmalarında hakemlik yapardı. Şairleri cömert bir şekilde parayla ödüllendirirdi.
Dönemin şairleri; Sükeyne’nin şiir bilgisine güvenir ve şiirlerini takdim edip eleştirilerini alırdı.
Sükeyne müzikle de ilgilenirdi. Mersiyehan Ubeydullah b. Süreyc hayatının bir döneminde Sükeyne’nin himayesine girdi.
Ve en önemlisi...
Kadınların yüzlerini göstermeyecek şekilde örtünmelerine/peçe takmalarına karşı çıktı.
Bunu her fırsatta yüksek sesle dile getirdi.
Evet... Türkiye’de “Sükeyne” adı niye çok az?
Ya da iyi ki bu isim az...
Yoksa “Sükoş” derlerdi herhalde. Ne ayıp...