Bir AKP senaryosu daha çöküyor, liselerdeki “Proje Kumpası”na isyan, dalga dalga büyüyor.
Siz bakmayın “Veli bildirileri” adı altında yayınlanan ve AKP’nin çağdışı eğitim anlayışını desteklemeyi amaçlayan “Sözde” karşı çıkışlara!
Ufku aydınlık liseli gençler, karanlığa teslim olmamakta kararlılar...
Hele nice Cumhuriyet ve Atatürk sevdalısı öğrenci yetiştirmiş, tarihin derinliklerine kök salmış, geleneği olan eğitim yuvalarında okuyanlar...
O bilinçli çocuklar, Cumhuriyeti ve çağdaşlığı kuşatan büyük tehlikenin farkındalar...
Çünkü onlar Ahmet Rıfkı Bey gibi değerleri örnek alıyorlar!
“Ahmet Rıfkı Bey de kim?” diyenlere hemen anlatayım:

*  *  *

1915 yılı... Çanakkale Savaşı’nın en kanlı günleri...
Vefa Lisesi öğretmenlerinden Ahmet Rıfkı Bey, sınıfa girip öğrencilerine selam verir ama onlar bu selamı karşılıksız bırakırlar. Hoca şaşkındır. “Hayırdır çocuklar” der.
Arka sıralardan bir öğrenci ayağa kalkar ve “Hocam mahallede eli ayağı tutan herkes Çanakkale’de... Bizim yaşımız uymuyor diye göndermiyorlar. Siz ise hâlâ buradasınız! Vatan elden giderse aldığımız eğitim ne işe yarar” diye sorar.
Çok üzülen hoca, hemen bir dilekçe yazarak okuldan ayrılır. Çanakkale yoluna düşmek üzere hazırlıklara başlar. Ancak Şehzadebaşı’nda birlikte oturduğu annesi yaşlı ve hastadır. Başka kimseleri de yoktur.
Ahmet Rıfkı Bey, mahalle bakkalı Selahattin Adil Efendi’ye gider ve cebinde getirdiği “üç otuz para” olarak ifade edilen tüm birikimini uzatır:
“Selahattin Amca, Allah’ın izniyle vatanın böğrüne saplanan hançeri çıkarmaya gidiyorum” der. “Bütün param budur! Senden ricam, anamı iaşesiz bırakmamandır. Biriken borcumu döndüğümde öderim...”
Helalleşirler, ayrılır.

*  *  *

Mayıs ayında gittiği Çanakkale’de çeşitli cephelerde savaştıktan sonra, aralık ayında şehit olur. Annesi Ayşe Hanım dayanıklı bir kadındır.
Gözü yaşlı dua ettiği günlerin birinde bakkala olan borcunu hatırlar. Hemen gider;
“Selahattin Efendi, biliyorsun oğlum Çanakkale’de şehit düştü. Şehitlik künyesi ve üzerinden çıkanlar, bir ikramiye ile bana ulaştırıldı. Bizim şu veresiye defterini çıkar da helalleşelim. 7 aydır beş kuruş ödemedik. Evladım borçlu yatmasın!..”
Selahattin Efendi “Senin okuman yoktur, bir yakınını gönder, biz onunla hesaplaşırız teyze” cevabını verir.
Ayşe Hanım yanına komşunun kızı Gülşah’ı alarak tekrar bakkala gider.
Selahattin Adil Efendi titreyen elleriyle defteri açar ve komşu kızı okumaya başlar. Okurken gözleri dolar ve hıçkırıklarını tutamaz.
Zira şehit Ahmet Rıfkı’nın hesabı kırmızı kalemle çizilmiş ve sayfaya boydan boya şöyle yazılmıştır:
“Bu hesap Ahmet Rıfkı’nın helal kanıyla ödenmiştir, vesselam...”

*  *  *

1915-1916 Öğretim Yılı’nda, o zamanki adı “Vefa Sultanisi” olan Vefa Lisesi’nin son sınıf öğrencileri, erken mezun edilerek bazı öğretmenleriyle birlikte, gönüllü olarak Çanakkale Savaşları’na katılırlar.
Bazı kaynaklara göre, Vefa Lisesi’nin o dönemdeki öğretmen ve öğrencileri asker üniformalarıyla okulun bahçesinde toplanır ve marşlar söyleyerek Şehzadebaşı’na yürürler. Meydanı dolduran halk, Vefalıları alkış ve dualar arasında savaşa uğurlar.
Vefalıların çoğu İstanbul Erkek, Kabataş, Galatasaray, Balıkesir, Kayseri, Sivas ve diğer sultanilerin öğrencileri gibi şehit düşerler.
Şehit öğrencilerin çokluğu nedeniyle Vefa Sultanisi 1918 yılına kadar mezun veremez...

*  *  *

Sevgili okurlarım,
Mustafa Kemal ve askerleri Çanakkale’de tarihin akışını değiştiren kahramanlık destanıyla Milli Mücadele’nin ve Cumhuriyet’in önsözünü yazdılar.
Körpecik lise öğrencileri de, o eşsiz destanın en şanlı sayfalarını şehit kanlarıyla oluşturdular.

*  *  *

Ey günümüzün gafilleri,
Şunu unutmayın!
Çanakkale gibi, o ruhun halâ yaşatıldığı liseler de geçilmez!
Çağdaşlığa, bilime ve aydınlığa sevdalı Mustafa Kemal’in askerleri, karanlık kumpaslara asla geçit vermez!..