Ço­ğul­cu ka­tı­lım­cı, ku­ral­lar ve ku­rum­lar ya­pı­sı, bir ger­çek halk yö­ne­ti­mi olan de­mok­ra­si­yi söz­de bı­ra­kan, bi­çim­sel kı­lan yak­la­şım­lar, tu­tum ve dav­ra­nış­lar “Ye­ni Ana­ya­sa­” ve “Baş­kan­lık sis­te­mi­” tar­tış­ma­la­rıy­la yay­gın­la­şı­yor. Ana­ya­sal an­dı­nı ge­çer­siz kı­lan söy­lem­le­riy­le gü­nü­müz cum­hur­baş­ka­nı bu olum­suz­lu­ğun li­der­li­ği­ni ya­pı­yor. Dün­ya ör­nek­le­riy­le iç­yü­zü be­lir­gin­le­şen baş­kan­lık­la­rın “Tür­ki­ye­’ye öz­gü bir sis­te­m” öne­ri­si­ni ger­çek­leş­tir­mek için zo­run­lu olan Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği­ni sağ­la­mak üze­re mu­ha­le­fet­ten 14 mil­let­ve­ki­li­nin oyu­nu al­mak ama­cıy­la ik­ti­da­rın ne­ler ya­pa­ca­ğı­nı önü­müz­de­ki ay­lar­da gö­re­ce­ğiz.
Bay RTE­’ın de­ği­şik­lik­le gön­lün­de­ki baş­kan­lı­ğı el­de et­mek için an­dı­na ay­kı­rı ey­lem­le­re gi­ri­şe­ce­ği­ne kuş­ku yok. Yan­daş ku­ru­luş­la­rın çağ­rı­la­rıy­la ya­pı­lan Ana­ya­sa Plat­for­mu­’n­da yap­tı­ğı ko­nuş­ma­nın, ver­di­ği ör­nek­le­rin, yap­tı­ğı de­ğer­len­dir­me­le­rin cid­di­ye alı­na­cak ya­nı yok. Hu­kuk­sal ni­te­li­ğiy­le bir bi­çim­sel al­dat­ma­ca olan hal­ko­yu­na (re­fe­ran­du­ma) çağ­rı­sı Ana­ya­sa­’yı ad ola­rak bi­le doğ­ru dü­rüst söy­le­ye­me­yen­le­rin için­de bu­lun­du­ğu, ko­nu­da bil­gi­si ol­ma­yan ço­ğun­luk­tur. Bu yol­la dü­zen­le­nip ka­bûl edi­len bir Ana­ya­sa ol­sa ol­sa “R­TE Ana­ya­sa­sı­” olur. As­lın­da “Tür­ki­ye­’ye öz­gü Ana­ya­sa­” di­ye­rek de bu­nu ha­zır­la­mak­ta, bu­na alış­tır­mak­ta­dır­lar. 23.5.1987 gün­lü, 3376 no.lu Ana­ya­sa De­ği­şik­lik­le­ri­nin Hal­ko­yu­na Su­nul­ma­sı Hak­kın­da Ka­nu­n’­un 5/b mad­de­sin­de cum­hur­baş­ka­nı­na bu ko­nu­da ta­nı­nan ko­nuş­ma­la­rı bek­le­me­den yan­lı ola­rak ko­nuş­ma­la­ra baş­la­ma­sı uy­gun kaç­ma­mak­ta­dır. Si­ya­sal et­ki­le­me ve yön­len­dir­me ça­ba­la­rı ay­kı­rı­lık­tır.
Mu­ha­le­fe­tin böl­ge ve il top­lan­tı­la­rıy­la, il­gi­li ku­rul ve ku­rum­la­rın et­kin­lik­ler­le ger­çek­le­ri hal­kı­mı­za an­lat­ma­sı bü­yük önem ta­şı­mak­ta­dır. RTE­’ın kuv­vet­ler ay­rı­mı­nı “kuv­vet­ler ça­tış­ma­sı­”, kuv­vet­ler bir­li­ği­ni de “kuv­vet­ler uyu­mu­” gös­ter­me ya­nılt­ma­sı üze­rin­de önem­le du­rul­ma­lı­dır.

DE­Ğİ­Nİ­LER

Bay RTE­’ın “Par­la­men­ter sis­tem mi­adı­nı dol­dur­muş­tu­r” yo­lun­da­ki sö­züy­le de­mek is­te­di­ği, par­la­men­ter sis­te­min öm­rü­nü ta­mam­la­dı­ğı, ya­rar­lı ol­ma­dı­ğı sa­vı­dır. Ka­tıl­mak ola­nak­sız­dır. Yi­ne Bay RTE “...ge­re­kir­se mev­zu­atı bir ya­na bı­ra­kı­nı­z” sö­züy­le kay­ma­kam­la­rı hu­kuk­dı­şı iş­lem ve ey­lem­ler için yü­rek­len­dir­miş­tir. Ço­ğu ik­ti­dar yan­lı­sı olan gö­rev­li­le­rin cum­hur­baş­ka­nı­nın Ana­ya­sa­’yı bir ya­na bı­rak­ma­sı­nı da ör­nek ala­rak gi­ri­şe­ce­ği kal­kış­ma­lar, is­te­nen baş­kan­lık sis­te­min­de ne­ler ola­ca­ğı­nın ha­ber­ci­si­dir. Muh­tar­lar ve kay­ma­kam­lar­la ya­pı­lan şart­lan­dır­ma top­lan­tı­la­rın­da ken­di­si gi­bi dü­şün­me­yen­le­ri “Mil­lî ira­de­den kor­kan­la­r” di­ye­rek suç­la­ma­sı da ken­di­si­nin mil­lî ira­de­yi ge­re­ğiy­le an­la­ma­dı­ğı­nı gös­ter­mek­te­dir. Ço­ğun­lu­ğun hu­kuk­dı­şı­lı­ğı, mil­lî ira­de söy­le­miy­le ör­tü­le­mez, sa­vu­nu­lup uy­gun kar­şı­la­na­maz. Mil­lî ira­de­ye ay­kı­rı olan, onu or­ta­dan kal­dı­ran olu­şum ge­çer­li sa­yı­la­maz. Böy­le bir şey yi­ne ol­sa ol­sa “mil­lî if­lâ­s” olur. Mev­zu­atı bir ya­na bı­rak­ma­yı, an­lam de­ğiş­tir­me ça­ba­sıy­la (te­vil­le) dü­zelt­me­ye ça­lı­şan söz­cü­sü­nün düş­tü­ğü du­rum da or­ta­da.
Ger­çek de­mok­ra­si­nin ya­nılt­ma­ca (mu­ga­lâ­ta) ve de­ma­go­jiy­le (dal­ka­vuk­luk) il­gi­si yok­tur. Lâ­fa­zan­lık­la de­mok­ra­si bağ­daş­maz Kö­tü ör­nek ör­nek sa­yıl­ma­ya­ca­ğı için ter­si­ne tu­tum­la­ra da­yan­mak yan­lış­tır. Söz ka­la­ba­lı­ğı ger­çe­ği ye­ne­mez.
Bay RTE 1982 Ana­ya­sa­sı­’nı “Dar­be Ana­ya­sa­sı­” di­ye­rek ka­ra­la­yıp suç­lu­yor ama ona da­ya­na­rak ko­num sağ­lı­yor ve onun­la ye­rin­de ka­lı­yor. De­mok­ra­si­ye, hu­ku­ka, ger­çe­ğe ay­kı­rı yan­la­rı­nı kal­dır­mak için par­ma­ğı­nı kal­dır­ma­dı­ğı gi­bi on­la­rı da söy­le­mi­yor. Şö­val­ye eda­sıy­la çı­kış­lar ya­pa­rak cum­hur­baş­ka­nı ile baş­ba­ka­nı kar­şı güç­müş gi­bi gös­te­ri­yor. Ken­di­si baş­ba­kan­ken ters düş­tü­ğü cum­hur­baş­kan­la­rın­dan ya­kı­nı­yor­du. Şim­di onun is­te­di­ği­ni yap­ma­sı­na, buy­ruk­la­rı­nın ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si­ne ne en­gel var? Şi­kâ­yet­çi ol­sa Da­vu­toğ­lu olur. İki baş­lı­lık yok. Tek baş­lı­lık ey­lem­li bi­çim­de yü­rü­yor. Ar­tık, her­kes as­ke­ri. Her şe­ye ka­rı­şan, an­dı­na bağ­lı kal­ma­yan, yet­ki­le­ri dı­şı­na çı­kıp yan­sız­lı­ğı­nı ko­ru­ya­ma­yan, mev­zu­ata uy­ma­dı­ğı gi­bi uyul­ma­ma­sı­nı da öne­ren Bay RTE’­nın baş­kan­lık ge­rek­çe­le­ri­nin ge­çer­li bir ya­nı yok.
Kay­ma­kam­la­rı, kış­kırt­ma­ya gel­me­me­le­ri, ka­nun­suz em­re iliş­kin Ana­ya­sa­’nın 129 ve özel­lik­le 137. mad­de­le­ri­ni anım­sa­ta­rak uyar­ma­yı ya­rar­lı bu­lu­yo­ruz. De­mok­ra­si, ona ya­ra­şan­lar için var­dır. Ül­ke ve dev­let kim­se­nin ba­ba­sı­nın ma­lı, çift­li­ği de­ğil­dir. Göl­ge­li, en­gel­li, en­ge­be­li de­mok­ra­si ol­maz. De­mok­ra­si­nin çey­re­ği de ol­maz. Ya var­dır ya yok­tur.