Validebağ korusu, İstanbul Anadolu yakasının yeşil alan olarak kalmış tek bölgesiydi. Asırlık anıt ağaçlarla birlikte hatıraları da barındırıyordu. Bezmialem Valide Sultan tarafından botanik bahçesine dönüştürülmüş, Atatürk tarafından öğretmenleri onurlandırmak için milli eğitim bakanlığına tahsis edilmişti. Popüler kültürümüzün efsane parçalarından biriydi, çünkü, repliklerini bile ezbere bildiğimiz Hababam Sınıfı filmleri, bu korunun içindeki Adile Sultan Kasrı’nda çekilmişti. SİT alanıydı. Çivi bile çakılamazdı.

*

Akp, buraya cami yapmaya karar verdi.

*

İstanbul büyükşehir belediyesi kafasına göre plan tadilatı onayladı, Validebağ korusunun gözüne kestirdiği bölümünü “yeşil alan”dan çıkardı, “dini tesis alanı” ilan etti. Üsküdar belediyesi de şak diye ruhsat verdi.

*

Peki burada camiye ihtiyaç var mıydı? Elbette yoktu. Validebağ korusunun çevresinde 26 tane cami vardı. Hepsi yürüme mesafesindeydi. Üç adım atarak üç ayrı camiye ulaşmak mümkündü.

*

Bölge sakinleri ve çevreciler dava açtı, nafile... Mahkeme kararını filan beklemeden inşaata başlandı. Mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı çıktı, gene nafile... İnşaata tam gaz devam edildi. Hır çıktı.

*

İş makinelerini engellemeye çalışan vatandaşlara, tomalarla saldırıldı, biber gazı sıkıldı, plastik mermi bile sıkıldı. Yaralananlar oldu. İnsanları yerlerde saçlarından sürüklediler. Bölgeyi çevik kuvvetle ablukaya aldılar, giriş çıkışı yasakladılar.

*

Akp yandaşı gazeteler, ağaçları korumaya çalışan vatandaşları “dinsiz” ilan etti. “Cami düşmanları ezan sesini susturmaya çalışıyor” manşetleri atıldı. “Cami istemiyoruz, orman istiyoruz diyenler, illa orman istiyorsanız, gidin Afrika’da yaşayın” bile denildi.

*

Üsküdar belediye başkanı “bu memlekette fazla tolerans, karşındakini azdırıyor” dedi. Akp milletvekilleri “camilerimize el uzatanlara gereken cevabı veririz” diye tehditler savurdu.

*

Zamanlama hiç şaşırtıcı değildi. Tam seçim arefesiydi. Haziran ayında genel seçim vardı. Her seçim öncesinde aynı teraneydi. Taksim’e cami, Göztepe parkına cami, Büyükada’ya cami, Çamlıca’ya cami... Sanki oralarda hiç cami yokmuş gibi, cami tartışması başlatılıyor, oy devşiriliyordu.

*

Neticede... İstanbul emniyet müdürlüğüne inşaat bekçiliği yaptırıldı, Validebağ Koru Camisi’nin inşaatı polis zoruyla devam etti, tamamlandı, geçen sene temmuz ayında ibadete açıldı. Açılış için özel gün seçilmişti. Ramazan bayramının ilk günü, cuma namazıyla açıldı. Camiye gelenlere şerbet ve lokum ikram edildi. Üsküdar belediye başkanı namaz çıkışında gazetecilere konuştu, “burada yaşanan sıkıntılar unutuldu ama, bu cami unutulmayacak, çünkü unutulmayacak bir eserdir, camiler bizim medeniyetimizin mührüdür” dedi.

*

Hatırladınız di mi?

*

Hatırladınız.

*

O halde şunu da asla unutmayın.

*

Üsküdar belediyesi bu camiyi sattı!

*

Evet... Üsküdar belediyesinin 27 milyon lira vergi borcu vardı. Bu borcuna karşılık, dört arsayı Hazine’ye sattı, mahsuplaştı. Kelime oyunuyla “arsa” diye geçiştirdiler ama, bu satılan arsalardan birinin üstünde Validebağ Koru Camisi var.

*

Karşı çıkan herkesi dinsiz ilan ettiler, sonra gidip sattılar.

*

“Camiler bizim medeniyetimizin mührüdür” dedikleri işte budur... Yakında Sultanahmet’i merkez bankasına, Selimiye’yi özelleştirme idaresine, Ayasofya’yı da patrikhaneye satarlarsa, şaşma.