Aslında her şey “cennete yazılan mektup”la başlamıştı.

*

“Sevgili babacığım... Seni çok özledik. 1 mayıs işçi bayramını sensiz geçirdiğim için çok üzgünüm. Cezalarını çekecekler, içinde hiç kuşku olmasın. Oradaki bütün abi, dede ve amcaların ellerinden öpüyorum. Seni çok seviyorum. Cennette mutlu bir şekilde bizi bekle babacığım... Ben pilot olacağım, senin yüzünü kara çıkarmayacağım, söz veriyorum. Yeni köpeğim Tarçın’ı da çok seveceğini umuyorum.”

*

9 yaşındaki Betül yazmıştı.

*

Soma’da hayatını kaybeden 301 şehidimizden Ali’nin kızıydı.

*



Mektubunun sonuna, elele tutuşmuş dört kişilik ailesinin resmini çizmişti. Babası, annesi, kardeşi, kendisi... Hemen yanlarında bir de köpek yavrusu oturuyordu, Tarçın’dı.

*

Ve, cennete yazdığı bu mektubunu, çiçek bırakır gibi, babacığının mezarına bırakmıştı.

*

Konuşamıyorlardı, kucaklaşamıyorlardı, baba-kız öpüşüp koklaşamıyorlardı ama, aralarındaki temas hiç kopmamıştı. Ölüm onları ayıramamıştı. Bazen dualarda buluşuyorlardı, bazen rüyalarda hasret gideriyor, bazen de cennete yazılan mektuplarda sarılıyorlardı.

*

İşte bu mektuptan yola çıkılarak “Soma’nın Hayalleri Var” kampanyası başlatıldı. Adı üstünde, Soma şehitlerinin çocuklarıyla tek tek görüşülecek, hayalleri gerçekleştirilecekti.

*

Pekçok kişinin emeği vardı ama, bu kampanyayı akıl edip, hayata geçirenler, dört değerli gazeteci arkadaşım, Yücel Arı, Zeynep Gürcanlı, Aysel Alp ve Banu Şen’di.

*

Betül’ün hayaliyle başladılar. Pilot olmak istiyordu. Babasına söz vermişti. Peki neden pilot olmak istiyordu derseniz... “Babamın göklerde olduğunu düşünüyorum, ona daha yakın olacağım” diyordu.

*

Türk Hava Kurumu duyarsız kalmadı, şehit kızının hayalini görev kabul etti. 18 yaşına geldiğinde pilot olarak yetiştirilmesi için, ailesiyle ve Soma kaymakamlığıyla protokol imzalandı.

*

Betül ve ikiz kardeşi Furkan, Türk Hava Kurumu’nun “tanıtım yüzü” oldular. Soma’da çekimler yapıldı, kamu spotu haline getirildi, televizyonlarda yayınlandı.

*

İki kardeş, İzmir’deki Uzay Kampı’na götürüldüler, altı günlük yaz kampına katılıp, sertifika aldılar. Öbür arkadaşlarıyla birlikte Eskişehir’e gittiler, planöre bindiler, paraşüt eğitimi bile gördüler.

*

Yaşları 4 ila 16 arasındaki 400 çocukla tek tek konuşuldu. Kimisi fotoğrafçılık kursuna gitmek istiyordu, kimisi uzaktan kumandalı araba istiyordu, kimisi de Antalya’ya tatile gidip, plajda kumdan kale yapmak istiyordu. Anıtkabir’e gitmek isteyen de vardı, Kız Kulesi’ni görmek isteyen de vardı, Kapadokya’da balona binmek isteyen de... O güne kadar hiç sağlam oyuncağı olmadığı için “kırılmamış bir bebek” isteyen vardı. İtfaiyeci olmak isteyen, motosikletli polis olmak isteyen, jimnastik dersi almak isteyen, aşçılık okuluna gitmek isteyen vardı. Kimisi Galatasaraylı futbolcularla tanışmak istiyordu, kimisi Fenerbahçe’yle idmana çıkmak istiyordu. Dört yaşında ele avuca sığmayan bi bızdık vardı mesela, hayalini ömrüm boyunca unutmayacağım... “Sıkıldım buralardan, gezmek istiyorum, neresi olursa” diyordu.

*

Memleketin güzel insanları seferber oldu, haberi duyan, yardım istenen herkes katkı sağladı, teker teker hepsinin hayali gerçekleştirildi.

*

Ve şimdi sıra geldi, ilk mürüvveti görmeye...

*



Betül’ün ikizi Furkan sünnet oluyor.

*

22 mayıs pazar günü öğle namazından önce Hayber camisinde mevlid okunacak, maden şehitlerimiz için helva dağıtılacak, Furkanımız delikanlılığa adım atacak ve ardından mehter takımı gösteri yapacak.

*

Dünyanın en büyük ailesine çağrımdır...
Gelin hep beraber kirvesi olalım.

*

Adres: Atatürk mahallesi, Dr. Atıf İkiz sokak, No 31, Soma. (Furkan Yüksel, Betül Yüksel)

*

Kimimiz İstanbul’da Ankara’da, kimimiz ABD’de Almanya’da, kimimiz Trabzon’da Antalya’da, kimimiz İngiltere’de Fransa’da... Elbette hiçbirimiz oraya gidemeyiz ama, hepimiz orada olabiliriz.

*

Bisiklet, kol saati, uçurtma, forma, top, dolmakalem, kitap veya maşallahlı bir çeyrek altın... Dilerseniz bi kutu çikolata, isterseniz bi kasa kola, yaratıcılığı size kalmış, yarım elma gönül alma... Postayla kargoyla gayet kolay, bugün gönder, yarın Soma’da.

*

Bisikletin saatin fazlası için sakın dert etmeyin, fazlasını dağıtmak için yeteri kadar arkadaşı var Furkan’ın.

*

Hediye paketlerken Betülcüğümü unutmayın.
O da ailemizin ferdidir, Tarçın’ı da unutmayın.

*

Şehit evlatları, kutsal emanettir.
Cennete yazılan mektupta yerinizi alın.