Piyasalar için kimse gelecek seçimlerden önce yeni bir Türkiye hikâyesi aramasın. Bulamaz! Görünen o ki, iki yıl daha bu iş böyle gidecek. İki yıla sonra nasıl bir Türkiye olacak? İşin o kısmı hayli sıkıntılı...
Bakın, üzerinde bir yıldır çalışılan Üretim Reform Paketi’nin ana başlıkları açıklandı. Bunu reform diye niteleyen kişi, astroloğu astronot diye uzaya yollamaya çalışır. Belli ki bu işten pek anlamıyor.
Neymiş bu reform dedikleri? Organize Sanayi Bölgeleri şehir dışına taşınacakmış. Taşınırken de borç alacakmış. Bu mu? Şehrin içerisinde inşaat için yeni yerler açmak mı reform?
TRT payı sanayiden alınmayacakmış. Vay be, KOBİ’lere 200 liralık reform yapmışlar! TRT’de başka yerlerin kanını emecek.
Zeytinlik Sahaları Koruma Kurulu kurulacakmış. Ne alakası var reformun mantığıyla? Adamlar için sandalyelerinden kalkmak bile reform sayılacak neredeyse!
Yurtdışında Sanayi Bölgesi kurma imkânı getiriliyor, hafta sonu çalışma izni kaldırılıyor, ot bedeli kaldırılıyor falan filan... Gördüğünüz üzere yapısal hiçbir umut yok.

KREDİLERİ PAKETLEMEK İŞE YARAR MI?

Demek ki işi para piyasalarından idare etmeye çalışacaklar.
Şöyle düşünüyorlar; Kredi Garanti Fonu’nu sürekli hale getirirsek para illa yatırıma kayacaktır. Yatırım ile üretim artar. İstihdam yaratır. Ülke toparlanır.
Nefis plan ama yürümez! Bankalarda kredi verilebilecek para bitti.
Bu duruma da çözüm bulmuşlar. Bankalar önceden verdikleri kredileri paketleyip satacak. Yeni kaynak oluşturacak. Onunla tekrar kredi verecek. Kim alacak? Piyasada risksiz olarak yüzde 15 mevduat faizi verdiğin müşteriler mi? Kaçtan alacak? Daha iyi bir orandan... O zaman kredi faizleri çıkacak yüzde 25’e!
Kim ucuza alır bu kredi paketlerini? Aslında gözlerine Merkez Bankası’nı kestirdiler. Nasıl alacak? Para basacak!
Bu iş ilk etapta borsaya olumlu etki yapar. Faizler daha da hızlı yükselir. Döviz kafayı kaldırdığı gibi direnç falan dinlemez, basar gider. Böyle bir ortamda da borsa bile düşer.
Keza enflasyon... Bir daha tek haneli seviyeleri bu nesil göremez.
Bütün bunlar nereden çıkıyor derseniz cevabım; Özenti! Sözüm ona dünyanın lider ülkelerinden biriyiz ya, biz neden yapamayalım? Amerika ve Avrupa batık kredileri satın alıp parasal genişlemede bulunup piyasaları rahatlattı ya, bizde neden olmasın?

DEV AYNASININ KÜÇÜK PİYASASI

Olmaz güzel kardeşim. Adamlar dünyaya para ihraç ediyor. Çin gidip Amerika, Avrupa parası alıp trilyonlarca Dolar ve Euro rezerv, tutuyor. Senin paranı senden başka kim kullanıyor?
Bir de kamu bankalarının dev projelere verdiği kredileri paketleyip yabancılara satacaksın. İyi güzel de, bunu alan Türkiye riskini de alacağı için çok faiz isteyecek. Yani likidite yaratma uğruna ya zararına satacaksın ya satamayacaksın. Muhtemelen bunu da Merkez Bankası’nın eline tutuşturacaksın.
Hadi sattın diyelim. Aldığın dövizi TL’ye çevirip yine kredi pompalayacaksın. Kur riskini ne yapacaksın?
2013 yılında 160 milyar dolara yakın Merkez Bankası döviz rezervleri yarısına inmiş, 80 milyar dolar civarında dolaşıyor. İthalat, ihracattan fazla... Dövize faydası yok. Yeni para girmediği gibi nereden geldiği belli olmayan para da girmiyor. Turizm’den de bir şey beklemeyin. Ne kaldı?
Sahile vuran dalgaları seyredip hayal kurarken bize doğru gelen dev dalgayı göremiyoruz. Daha önce de dediğim gibi... Bir süre daha bunlarla oyalanırız. Sonrasında işler çirkinleşmeye başlar.