Sabah Gazetesi’nin ilk sahibi Dinç Bilgin, İzmir’den ustura gibi gelmiş, İstanbul medyasına keskin bir bıçak  gibi girmişti. Sabah’ın en büyük rakibi Hürriyet’ti. Sabah, kısa zamanda hem satışta ve hem ilan gelirinde Hürriyet’i geçmişti. Ancak Hürriyet’in sahibinin bankası vardı, Dinç Bilgin’e de danışmanları banka sahibi olmasını öğütlediler.
Banka satın alındı.
Dinç Bilgin’in bitişi başladı.
Banka parasını Kıbrıs kıyı bankacılığı üzerinden Sabah’a  aktardı. Yaptığı hortumlamaydı, hapse girdi, yattı. İşini, mal varlığını yitirdi. Hapisten çıktı, “Banka almakla doğru yapmadım” diye öz eleştiri yaptı. Turgay Ciner ile gizli ve yasal olmayan bir anlaşma yaparak Sabah’ın başına yeniden geçti. Sonra Turgay Ciner ile gizli anlaşmayı açıklayarak, kendini ihbar etti, böylelikle “borçlarından kurtulup, cebine de bir miktar para koymayı” hesapladı. O sırada Tayyip Erdoğan’ın partisi iktidara gelmiş, kendine okuru olan ve halkın algısını avlayacak yandaş medya yaratmanın hesapları içindeydi. Sabah Gazetesi için “havuz doldurma ” modeli icat edildi.  İlk havuz devlet bankaları kredileriyle dolduruldu. iki devlet bankasından verilen kredilerle Sabah Gazetesi, Tayyip Erdoğan’ın yakın arkadaşı Ahmet Çalık’a geçirildi. Damat ve damadın kardeşi gazetenin başına oturtuldu.
İktidar desteklendi.
Muhalefete muhalefet edildi.
Bunun adına gazetecilik denildi.
Türkiye basın yoluyla aldatıldı.
SÖZCÜ ve birkaç gazete hariç, bütün gazeteler ve TV’ler Sabah’a benzetildi. 14 yıllık köhnemiş (eskimiş-çürümüş)  düzen böyle kuruldu.

*  *  *

Ahmet Çalık, Sabah Gazetesi’ni kârlı, kazançlı çalıştıramadı, basından çıkmak istediğini duyurdu.
Sabah pahalı gazeteydi.
Kârsızdı.
Arsızlığı kârsızlığındandı.
Para yutuyordu.  İşte tam o sırada “ikinci havuz doldurma” başlatıldı.  Bu havuza; iktidardan büyük ihaleler alan işadamlarından; “50 milyon Dolar-100 milyon dolar” paralar toplanıyordu.  O cümle var ya... “Milletin a... koyacağız”  cümlesi Sabah için havuzu dolarla doldurma koordinasyonu sırasında edildi. O cümlenin sahibi işadamı,  son 14 yılda zenginlikte, Koç’ları, Sabancı’ları geçti.  Havuzu dolduran işadamlarına devletin ve belediyelerin ihalelerinden en kaymak paylar verildi. Kamu malı fabrikalar, limanlar, barajlar, elektrik dağıtım şirketleri, altın madenleri bu işadamlarına üç otuz paraya transfer edildi.
Havuz hep dolduruldu.
Sabah yaşatıldı.
Geldik bugünlere...
Sabah’ın kurucusu ve ilk sahibi Dinç Bilgin, geçen hafta çok önemli açıklamalar yaptı. Açıklamaları, bugünkü “köhnemiş düzene” ışık tutuyordu.

*  *  *

Dinç Bilgin şunları söylüyordu.
BİR: Devlet bankasının içinde zarar olduğu benden gizlenerek satıldı. İKİ: İçi zarar dolu bankayı ben de satmaya karar verdim, Türkiye’nin en büyük özel sektör kuruluşu ile anlaştım fakat BDDK izin vermedi ve satışa 4 gün kala bankaya el koydu. ÜÇ: Bütün medya şirketlerimi ve mal varlıklarını satıp banka zararını kapatmak için 1.4 milyar dolar ödedim.  DÖRT: Beni hapse koyan, gazetemin ve diğer medya kuruluşlarımın elimden çıkmasına sebep olan hakimler ve banka murakıpları Fetullah Gülenci çıktılar. Beni mahkum eden hakim şimdi hapiste diğerleri de yurt dışına kaçtılar.
Daha açık nasıl söylesin?
Onu hapse götüren yolun taşlarını döşeyen Fetullahçılar oldu diyor.  Havuzlama modeliyle Sabah,  el değiştirirken Fetullah ile Tayyip Erdoğan bir ve beraberdi. FETÖ’nün gücünden yararlanarak Sabah iktidarın sesi yapıldı, bütün medya da Sabahlaştırıldı.

*  *  *

Gözünüzden kaçmasın.
Size bir gerçeği yazayım:
Şu anda FETÖ’ nün gücünden yararlanarak kendilerine ve yakınlarına maddi ve manevi çıkar sağlayanlar
hapiste yatıyor.