Kadına yapmadıklarını bırakmadılar !

Genel Başkanlık yarışına girdiği günden beri önce rezil kaset imalarına, ardından FETÖ suçlamalarına maruz kaldı.

Her şekilde direnmeye devam ediyor.

İhraç ediyorlar, mahkemeye gidiyor.

İftira atıyorlar, belgelerle çürütüyor.

Ve MHP’de “yaptırılmayan” kurultaydan sonra siyasi mücadelesine bağımsız olarak devam ediyor.

Son olarak dün, Çanakkale’de bir otelde konuşması vardı.

Önceden bildirilmiş, izinli ve planlı bu etkinlikten dakikalar önce otel, korkusundan salonun elektriğini kesti !

Olacak iş mi ?

Bu nasıl bir baskıdır ki otel 1500 kişinin bulunduğu bir salonu karanlığa boğuyor ?

Meral hanım salondaki katılımcıların cep telefonu ışıkları ile konuşmasını yaptı.

Ne kadar dramatik bir kareydi o !

Bizi “karanlığa” götürmek isteyenlerin yarattığı baskı ve korku ortamının gerçeküstü bir resmi adeta.

Benim anlamadığım, iddia ettiğiniz gibi Meral Akşener FETÖ’cü ise, okuldaki temizlik görevlisine kadar insanları alıp zindana atıyorsunuz da Akşener’i niye tutuklamıyorsunuz ?

Yok elinizde delil yoksa, neden bir kadından bu kadar çok korkuyorsunuz ?

Barcelona’da bir “Evet”çi ile bir “Hayır”cının buluşması


Geçtiğimiz Çarşamba gününü, çok özel bir kitap projesinin çalışması için Barcelona’da geçirdim.

Röportaj konuğum bu kez “Evet” videosu ile şimşekleri üzerine çeken futbolcumuz Arda Turan’dı.

o1

En ufak bir öfke duymadan, sadece merakla gittim bu buluşmaya.

Öncesinde de NouCamp’ta Arda’nın 75 dakika oynadığı Barcelona – Atletico Madrid çeyrek finalini izledim.

Arda saha kenarına geçerken 40 bin kişi “Bravo” diyerek alkışlıyordu, tam o saniyelerde sosyal medyada canlı yayındaydım, pek çok kişi hakaret dolu yorumlar yazdı.

Doğrusu canım sıkıldı, Arda’ya değil bizi bir maçın zevkini bile alamaz hale getiren bu siyaset anlayışına öfke duydum.

*  *  *

Ertesi gün Arda, evinde karşıladı bizi, olağanüstü içten ve rahat bir evsahibiydi.

o2

Bakın bir Evetçi ile bir Hayırcı, 6 saat süren çekimler sırasında neler konuştuk :

** Arda, verdiği karardan hiç pişman değil. “Ben başından beri Erdoğan’ı destekliyorum, yaptıklarına inanıyorum” diyor.

** Hakkında yazılmış her yazıyı, sosyal medyada yapılan her yorumu satır satır okumuş ! Benim Instagram fotolarımın altında yazanları da ezbere biliyordu.

**Hiçbirine kızmamış ya da kırılmamış. Atatürkçülüğü hariç ! Ona laf edilmesine çok üzülmüş, bize de en çok bunu anlattı.

**Kişisel çıkar sağladığı ile ilgili ithamların da farkında. “Hayatım boyunca kazandığım her kuruşu kendim hakederek kazandım” diyor. “Ne söz edildiği gibi bir imar ayrıcalığım var, ne de bir Federasyon beklentim… “

**Türkiye’deki bu gerginlik ve hakaret ortamını anlayamıyor. “Oyu”nu açıklamaktan rahatsız değil ama bu “düşmanca” ortamdan çok mutsuz.

**Bu arada Arda “Ecevitçi, Karaoğlancı” bir babanın oğlu. “Ama ben hep sağdaydım, gençliğimden beri sağ hareketlerin içindeydim” diyor.

**Arda Turan’ın Barcelona’da 6 kişilik bir ekibi var. Biri bile Evetçi değil ! Hepsi Arda’yı caydırmaya çalışıyor, sabahtan akşama evde Barış Manço’nun “Hayır” şarkısını çalıyorlar.

İşte bir Hayırcı ile bir Evetçi, 6 saati böyle geçirdik.

Şimdi bu yazıdan dolayı “benim mahalle” de ayağa kalkacak biliyorum. Ooo, kimbilir ne laflar işiteceğim, ne hakaretler, neler…

Arkadaşlar, zaten sorunumuz tam olarak bu değil mi ?

Biz hangi görüşten, hangi partiden, hangi inançtan olursa olsun hepimiz huzur içinde yaşayalım istemiyor muyuz ?

Doğrusu ben siyaseti ve sandığı böylesi rahat bir ortamda konuşmayı özlemişim.

Arda’nın tam biz ayrılırken söylediği bir fikri de çok sevdim; “Meltem Cumbul’la konuştum telefonda, acaba bir Hayırcı ile bir Evetçi yeni bir ortak video mu çeksek ?”

Keşke. Bence şahane olur ! Birilerinin “sürekli kutuplaştırma oyunu” da belki biraz olsun bozulur.

Canım Kızım;


İçindeki “iyiyi” ortaya çıkartanları kabul et hayatına…. Seni kötü hissettirenleri gönder gitsin !