Katar şeyhini korumak için binlerce kilometre öteye, Arap yarımadasının öbür ucuna asker yolluyoruz ama...
Ege’deki adalarımızı da, gemilerimizi de Yunan haydutluğundan koruyamıyoruz!
Güya dünyaya meydan okuyoruz (!) ama burnumuzun dibinde her türlü zorbalığı yapan saldırgan devlete:
“Ey Yunanistan! Ne halt etmeye adalarımızı işgal ediyor, oraları askerle dolduruyorsun? Uluslararası hukuka aykırı olarak neden gemilerimize kurşun sıkıyordun?” diyemiyoruz.
Sesimiz soluğumuz çıkmıyor.
Korkuyor muyuz?
Kim bilir, belki!
Gerçi millet olarak korkmayız ama ülkemizi yönetenler Yunan zorbalıklarına ses çıkarmayınca “Acaba nedendir?” diye düşünmeden edemiyoruz...
Günün birinde Güneydoğu’da da toprak işgalleri olursa yine sessiz mi kalacağız?
Ege’deki gibi orada da mı boynu bükük olacağız?

* * *

Birkaç gün önce Ege Denizi’nde meydana gelen olay tam bir korsanlık örneğidir.
Yunan Sahil Güvenlik botu, bir Türk yük gemisine ateş açtı ve gemiye tam 16 mermi saplandı.
Uluslararası deniz hukukunu iyi bilen Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım:
“Yunanistan’ın yaptığı haydutluktur!” diyor.

* * *

Yunan tarafı bu tür zorbalıkları sık sık yapıyor, Ege Denizi’ndeki adalarımız işgal ediliyor.
Ben bunları yazmaktan bıktım, iktidar susmaktan bıkmadı. Helâl olsun!
Bu arada AKP yandaşlarından, Adalet Yürüyüşü yapan Kılıçdaroğlu ile beraberinde efendice yürüyen kalabalığa tehditler artıyor.
Ey AKP yandaşları! “Size dünyayı dar ederiz” diye tehditler savuran kabadayılar! Vatan savunmasında niye sessizsiniz?

Yiğit bir emekli albay


Ergenekon ve Balyoz davaları ile hayatlarının üç-dört yılını haksız yere cezaevi hücrelerinde geçiren paşaların Adalet Yürüyüşü’ne neden katılmadıkları konusunda bir yazı yazmıştım.
Emekli Orgeneral Çetin Doğan’dan sonra emekli Oramiral Özden Örnek de mazeretlerini bildirdi. İkisi de ameliyat olmuştu ve yürüyecek durumda değillerdi. İçtenlikle geçmiş olsun diyorum.
Yazıda adı geçen diğer kişilerden bir ses çıkmadı.

* * *

Bir kahraman emekli ALBAY var... Şimdi ondan bahsetmek istiyorum. Adı Tahsin Ataizi.
Emekli ama maşallah çakı gibi... O herhangi bir davada yargılanmadı, hapis de yatmadı ama Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü”ne koşa koşa gitti...
Bana yürüyüşten birçok fotoğraf yollamış. Dimdik, mutlu bir şekilde yürüyor ve gönderdiği mesajda diyor ki:

* * *

“Mesleğim ve görevim icabı birçok tatbikatta uzun yürüyüşlere katıldım. Ancak, anlam ve özelliği çok farklı olan ADALET adına yapılan bu yürüyüşte, mazereti olmayan bütün komutan ve silah arkadaşlarını gözlerim aradı.
Vakti zamanında Silivri’de adaletin uygulanmasını isteyen, haksız yere zindanlarda yatırılan komutanlarımı aradım. Evet, mazeretleri olmayan komutanlarım, neredesiniz, nerelerdesiniz?”
Emekli Albay Tahsin Ataizi yürüyüş sırasında bana yolladığı mesajı:
“Vatan için, adalet için bu yolda ve bu yürüyüşteyiz. Bilen bilsin, bilmeyenlere de hatırlatılsın” diye bitiriyor.

TEBESSÜM

Tavuklar ne olacak?


Adamın biri bir dükkâna girer ve plastik bir kova, 10 kiloluk bir boya bir kaz ve iki tavuk alır.
Satıcı, adama, aldığı malzemeleri dükkânın dışına taşıması için yardım eder.
Adam tüm bu yükleri evine kadar nasıl taşıyacağını düşünürken yanına yaşlı bir kadın yanaşır ve bir adres sorar.
Adam:
“Orayı biliyorum hanım... Yürüyerek gidilebilir. Benim evime çok yakın ama bu yükleri nasıl taşıyacağımı düşünüyorum” der.
Yaşlı kadın:
“Çok kolay” der “Boyayı kovanın içine koy ve bir elinde tut, iki tavuğu da koltuk altlarına yerleştir, diğer elinle de kazı tut.”
Adam, yaşlı kadının dediği gibi yapar, eve doğru yürürlerken:
“Şurası kestirme yol. Oradan daha çabuk varırız” diye yolu değiştirmek ister.
Yaşlı kadın itiraz eder:
“Olmaz! Ya o tenha yolda bana tecavüz edersen?”
Adam “Yapma be kadın” der “Bu kadar yüküm varken, bunları bırakıp bu dediğini nasıl yaparım. Saçmalama!”
Kadın:
“Kazı yere koyarsın, kovayı üstüne kapatır, boyayı da kovanın üstüne koyarsın...”
Adam sorar:
“Peki, tavuklar ne olacak?”

“Tavukları da ben tutarım!”

GÜNÜN SÖZÜ

Para konuşunca doğruluk susuyor!


50