90'lı yılların ikinci yarısı.
İstanbul’da o tarihe kadar eşi görülmedik bir arazi ve yapı yağması yaşanıyor.
Avcılar’dan başlayarak Büyükçekmece’ye kadar uzayan çok geniş alandaki Hazine arsaları, yerel yöneticilerin yakın adamlarına kurdurduğu “çakma” kooperatiflere peşkeş çekiliyor...
Bu öylesine müthiş bir talan ki, yağmacıları yakalatmak için operasyon başlatan dürüstlüğü ve cesaretiyle ünlü efsanevi İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’a göre; boyutu 20 milyar doları buluyor!..

* * *

Oysa bu arazilerin kullanılması konusunda devlet çok doğru bir planlama yapmış.
Plana göre; bir kamu kuruluşu olan Arsa Ofisi, yüz binlerce metrekarelik Hazine arazilerini, o güne kadar konut sahibi olamayan yurttaşların kuracakları kooperatiflere çok ucuza devredecek, böylece o kişiler, yaşanabilir evlere cüzi fiyatla sahip olurken, gecekondulaşma ve çarpık kentleşme de önlenecek.
Böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçenlerde söylediği “İstanbul’a ihanet” duracak!
Yani düşünce gayet güzel...
Ama gelin görün ki bambaşka bir uygulama gerçekleşiyor. Bölgedeki gözünü para hırsı bürümüş bazı yerel yöneticiler, ihtiyaç sahibi yurttaşlar yerine, kendi adamlarına kooperatifler kurduruyor ve bu çakma kooperatifler eliyle de Hazine arazilerine diktikleri 60-70 dairelik bloklarla “Asrın Yağmasını” yapıyorlar...

* * *

Dönemin İçişleri Bakanı Tantan durumu fark edip, çok kapsamlı bir operasyonla yağmacıları gözaltına aldırmaya başlayınca, kızılca kıyamet kopuyor.Çünkü korkunç boyutlara varan yağmayı yapanlar arasında mafya, siyasetçiler, yargı mensupları, etkin konumdaki bürokratlar, hatta gazeteciler bile bulunuyor!.. Size dudak uçuklatacak bir örnek vereyim: Yağmacılardan biri, adamlarına kurdurduğu kooperatifler aracılığıyla 2 bine yakın konut sahibi oluyor!..

* * *

Tantan kabinedeki değişiklikle daha pasif bir göreve atanınca, yerine gelen Rüştü Kazım Yücelen’in ilk işlerinden biri, bu operasyonu durdurmak oluyor.

* * *

04ugurbey20cm

Ta ki, 2004 yılında durumun bize ihbar edilmesine kadar!. .Soruşturma dosyasındaki belgelere ulaşınca hemen kolları sıvıyor ve ARENA ekibi olarak peş peşe 6 haber programı hazırlayıp CNN TÜRK’te yayınlıyoruz. Bu arada dosyalara el atmamızdan itibaren hiç umulmadık engellemelerle karşılaşıyoruz. Örneğin ilk programın tanıtımları dönerken, Büyükçekmece Adliyesi’nde görevli bir hakim, görüntüleri izlemeye gerek görmeden, içeriğine bakmadan, haberlerimize yayın yasağı koyuyor! Sonradan öğreniyoruz ki sansürcü hakim de kooperatifler aracılığıyla oradan daire sahibi olmuş!.. Neyse, yoğun hukuk mücadelesi sonucunda yayın yasağını kaldırıyoruz ama bu kez de alçakça iftiralara uğramaya başlıyoruz. Neymiş? Hayatımda yüzünü görmediğim bir belediye başkanı, bana da yağma bölgesinde 2 blok yapılabilecek (60 dairelik) arsa vermiş!.. Oysa benim, hatta kan bağım olan yakınlarımın Hazine arazilerinin yağmalandığı o yörelerde hayatımız boyunca bırakın 2 blokluk arsayı, 2 santimetre karelik toprağımız, kibrit kutusu kadar bir dairemiz, hiçbir zaman olmamış!... Sonradan öğreniyorum ki bir gazeteci arkadaş, kurdukları konut kooperatifi için o belediye başkanından “bedava” arsa alırken, benim de adımı kullanıp “Üyelerimiz arasında Uğur Dündar da var” demiş. Yani hiçbir zaman üyesi olmadığım kooperatifin üyesiymişim gibi göstererek, gıyabımda ahlaksızca adımı kullanmış!..

* * *

Geçenlerde bir sohbet sırasında ne öğrendim biliyor musunuz? 2 bin dairesi bulunduğu öne sürülen dönemin yerel yöneticisinin çocuklarından biri kumarbaz, diğeri de uyuşturucu bağımlısı olmuş! Kumarbaz olan -paralar suyunu çekene kadar- bir gecede milyonlarca dolar kaybediyormuş! Eski belediyeci de çeşitli hastalıklarla pençeleşiyormuş!..

* * *

90’lı yıllardaki “Asrın Yağması”nın yaşandığı yörelerden biri olan Esenyurt’un, yaklaşık 14 yıldır Belediye Başkanlığı’nı yapan Necmi Kadıoğlu, geçenlerde “sağlığının bozulmasını” gerekçe gösterip istifa etti. Ardında imar sorunlarıyla dopdolu beton yığınları bırakıp gitti!
İstanbul’a ihanetin simgelerinden biri olan şu fotoğrafa bakar mısınız?
Bırakın göbeğinde yaşamayı, sadece rant yağması için göz yumulan ev görünümlü “kafeslerle” dolu bu beton yığınlarının fotoğrafına bakmak bile, insanın sağlığını, hatta kimyasını bozmaya yeter de artar bile!..