31 Aralık 2010.
Yılbaşı.
İşe geldim.
Masamda zarif bir vazo.
Pembe antoryumlar
Sarı lilyumlar
Kırmızı gerberalar
Beyaz lisyastüsler
Ruhumuzda yeni yıl tomurcuklarının açtığı saatlerde, rengarenk bir hediyeydi.
Not iliştirilmişti:
“Yeni yılınızı en içten dileklerimle kutlarım.”
İmza...
Profesör Mehmet Haberal’dı.
Silivri’den göndermişti.
Hapisten.
En karamsar olunması gereken yerde... Hayatı adeta kırmızı karanfil gibi yakasına takmıştı. İçerde’yken dışarı’ya güzellik göndermişti.

*

Ruhu prangalı tipler tarafından demir parmaklıkların ardına atılması, onun insansever yüreğini tutsak edememişti.

*

Üç yıl geçti, 2013...
Adalet bakanlığından nihayet izin alabildim, Silivri’ye gittim.
Beton tabut’tur orası.
Beton duvarlar arasında beton labirentlerden geçtim, beton görüşme odasına geldim.
Pırıl pırıl tıraşlı, takım elbiseli, kravatlıydı, o her zamanki coşkulu haliyle kollarını açarak, pırıl pırıl gülümsemesiyle karşıladı beni... Bağıra bağıra ağlama duygumu zor bastırıyordum, kucaklaştık.

*

İki masa hazırlamıştı.
Birinin üstü broşür doluydu.
“İzah edeceğim” dedi.
Geçtik öbür masaya, oturduk.
O beton tabutta görmeyi düşündüğüm en son şey vardı masada... Çiçek sepeti!
Evet, antoryum, lilyum, rengarenk çiçeklerden oluşan zarif bir potpuri hazırlatmış, masaya özenle yerleştirmişti.

*

En karamsar olunması gereken yerde... Betonda çiçek açtırmıştı.

*

Ben daha nasılsınız filan diyemeden, “izin verirsen şuradan başlamak istiyorum” dedi, antetli bir kağıt çıkardı, hakikaten gözlerime inanamadım... Harvard Üniversitesi’yle “hapisteyken” protokol imzalamıştı, Harvard Üniversitesi’yle Başkent Üniversitesi’nin yanık tedavisinde ortak programla akademik eğitim vermesini sağlamıştı.

*

Sonra, yan masadaki broşürleri tek tek anlatmaya başladı. Yine “hapisteyken” Dünya Tıp Etik Bilimler Akademisi’ni kurmuştu, 27 ülkeden 66 biliminsanı üyeydi. Türkiye’de İlk Karaciğer Naklinin 25’inci Yıldönümü Kongresi’ni organize etmişti, hapisten tek tek yazışarak teyitlerini almış, 17 ülkeden 42 biliminsanının konuşmacı olarak katılmasını sağlamıştı. Yine hapisten yazışarak, Ortadoğu Organ Nakli Derneği Kongresi’ni ve Transplant Oyunları’nı organize etmişti, davetiyelerini bile kendisi tasarlamıştı. Ayrıca... İki ayda bir “Experimental and Clinical Transplantation” dergisini çıkarıyordu, ABD’den Avustralya’ya İran’dan Pakistan’a dünyaca ünlü otoriteler makalelerini Silivri’ye yolluyor, kendisi şef editörlüğünü yapıyor, Ankara’da bastırıyor, 40 ülkeye dağıtıyordu.

*

Beni aldı, adeta film gibi tasvirlerle çocukluğuna götürdü... Odun ateşinin ışığıyla kitap okumaya çalıştığı Rize’deki köyünü dolaştırdı, odun ateşinin ışığından lazer teknolojisine gelmelerini anlattı. Fırsat olsa, bir iki saatliğine çıkabilse, Başkent Üniversitesi’ne gidip kendi elleriyle diktiği ağaçları kontrol etmek istediğini anlattı. Ankara’ya uğrarsam, Başkent Üniversitesi kampusunda kurduğu Atatürk Müzesi’ni mutlaka gezmem gerektiğini söyledi. İki yıl sonraki, üç yıl sonraki projelerinden bahsetti heyecanla.

*

Hayatın kıymetini bilecek kadar ölüm, özgürlüğün kıymetini bilecek kadar hapishane görmüştüm, böyle bir şey görmemiştim...
Profesör Mehmet Haberal’ın vücudunu oraya hapsetmişlerdi ama, idealleri bir gün bile tutsak olmamıştı.

*

Bedeni Silivri’de kilitliyken...
Vizyonu dünyayı dolaşıyordu.

*

Onun uğradığı haksızlığın binde birine maruz kalan biri, lanet olsun böyle memlekete, emeklerim haram olsun der, hiç olmazsa dert yanar. Tam tersine... “Buraya konulacağımı rüyamda görsem inanmazdım ama, buraya konuldum diye memleketime küsecek değilim” diyordu. “İnsan her şart altında memleket için daha iyi ne yapabilirim diye uğraşmalı” diyordu.

*

Ve, 2017...

*

Dünyanın en saygın kuruluşlarından biri olan, dünyanın en önemli tıbbi meslek birliği Amerikan Cerrahlar Koleji, Profesör Mehmet Haberal’a “İnsansever Ödülü” verdi.

*

Bu ödül, Amerikan Cerrahlar Koleji’nin 104 yıllık tarihinde bir ilk... Bugüne kadar 26 kez insanlığa katkı sağlayan uluslararası kuruluşlara verilmişti, tarihte ilk kez “uluslararası kişi”ye verildi.

*

İnsansever Ödülü...
San Diego’da üç gün önce düzenlenen törenle, yüzlerce seçkin biliminsanının katılımıyla, Türk Bayrağı’nın önünde, Profesör Haberal’a takdim edildi.

*

“Hayırsever” denilen arkadaş yüzünden dünyaya rezil olduğumuz, ABD’ye vizeyle bile gidemediğimiz dönemde... “İnsansever” ödülü, en başta Amerikalılar, tüm dünya tarafından ayakta alkışlandı.

*

29 Ekim doğumlu olan Profesör Haberal... 29 Ekim arefesinde aldığı Uluslararası İnsansever Ödülü’nü Atatürk Cumhuriyeti’ne ithaf etti.

*

Türkiye’nin ilk böbrek naklini gerçekleştirmiş, Türkiye’nin ilk karaciğer naklini gerçekleştirmişti...
Kindar nesillerin hastalıklı bünyesine “insaniyet nakli”ni de gerçekleştirmeyi başardı Profesör Haberal!