Beyzbol şapkalı bir kemancı, Washington metro istasyonunda Bach’tan parçalar çalıyordu. Önünden 1097 kişi geçti, sadece yedi kişi durakladı, onlar da birer dakika filan şöyle bi dinleyip, gitti. 45 dakikalık konserin sonunda, bahşiş için yere açtığı mendili topladı, üç beş sentlerle anca 32 dolar birikmişti. Taksiye bindi, Washington’ın en ünlü konser salonuna gitti, sahneye çıktı, biletlerin en ucuzu 100 dolardı ama, tıklım tıklım doluydu. Çünkü o... Grammy ödüllü Joshua Bell’di. Kemanı da 300 senelik 3.5 milyon dolarlık Stradivarius’tu.

*

İmaj böyle bi şeydir.

*

Yukarıdaki sosyal deneyde de görüldüğü gibi, aslında ne olduğu değil, nasıl sunulduğu, nasıl göründüğüdür.

*

Akp deme AK de.
Esad deme Eset de.
Apo deme İmralı de.
Pkk deme Kandil de.
IŞİD deme Daeş de.

*

Bunların hepsi aynı “algı yönetimi”nin ürünüdür. Ahaliyi hep duyduğu, bildiği, tanıdığı anlamından uzaklaştırır, ayakta uyutur. Amerikan savunma bakanlığı tarafından kavramlaştırılmıştır. “Seçili bilgiler yayarak, kitlelerin duygularını düşüncelerini mantığını etkileyip, hedeflenen istekler doğrultusunda, davranışlarını yönlendirmek”tir.

*

İkna edilmek istenen insanların, bazen Eset gibi ötekileştirerek, bazen İmralı gibi nötrleştirerek, psikolojik olarak alıştırılmasıdır.

*

Mesela... Apo’yla görüşüyoruz deselerdi, toplumsal hafıza devreye girer, acılar hatırlanır, vatandaş adeta çivili sandalyeye oturtulmuş gibi sıçrardı. İmralı dediler... Aynı hissi vermedi, aidiyet ilişkisi koptu, soyutlaştı, sayın ahalimiz kuzu kuzu oturdu.

*

Veya IŞİD... Işid dersen, örgütün adında “İslam Devleti” kelimeleri olduğu ortaya çıkar, sayın ahalimiz “İslam”la savaşmamızdan rahatsız olur. Ama aynı örgüte, Arapça orijinali “ad-dawlah al-Islamiyah fi’l-Iraq wa ash-Sham”ın kısaltılmışıyla, Daeş dersen... Açıkça “İslam Devleti” demene rağmen, sayın ahalimiz anlamaz, Daeş der geçer.

*

Muhalefet uyanmazsa...
Referandum tıpkı böyle olacak.

*

Bakın, Türkiye’de aylardır kamuoyu araştırmaları yapılıyor. Hep aynı sonuç çıkıyor, vatandaşın yüzde 65’i başkanlık sistemi istemiyor. Akp yandaşı olan kamuoyu araştırma şirketlerinin anketlerinde bile “başkanlık sistemine kesinlikle hayır” çıkıyor.

*

Bunu gören Akp yönetimi, referandum sloganını ne yaptı?
“Türkiye’yi seviyorum, cumhurbaşkanlığı sistemine evet diyorum” yaptı.

*

Alenen “tek adam” yönetiminde “başkanlık sistemi” getirilmesine rağmen, ısrarla “cumhurbaşkanlığı sistemi” denecek. Her şey değiştirilirken, hiçbir şey değişmiyormuş gibi algı yaratılacak.

*

- Başkanlık mı geliyor?
- Yok canım nerden çıkardın.
- Ya ne geliyor?
- Bildiğin cumhurbaşkanlığı.
- Ha o zaman başka!

*

33 senelik iletişimci olarak testi kırılmadan yazayım istedim...
Muhalefetin kampanyasını mutlaka “başkanlık” üzerine kurması, sloganını bile bu çerçevede belirlemesi gerekiyor.
Çünkü referandumun kaderi, ahaliye bunu yedirip yediremeyeceklerine bağlı.