Mehmet Şimşek'in 4 Haziran'da Hazine ve Maliye Bakanlığı koltuğuna oturmasından bu yana tam beş ay geçti.

Seçim öncesinde uygulanan faiz ve kur politikalarının etkisiyle enflasyonla birlikte cari açık da patlamış, rezervler tükenmişti. Türkiye bir ödemeler dengesi krizinin eşiğine gelmişti.

Seçim sonrasında hükümet, ekonomi yönetiminde ve politikalarında U dönüşüne gitti. Faizler hızla artırılırken, dolar kuru kısmen serbest bırakıldı. Akaryakıt ve MTV başta olmak üzere tarihi vergi zamlarına imza atıldı.

Şimşek'in vaadi, yabancı sermaye çekip ödemeler dengesi krizi riskini ortadan kaldırmak, iç talebi kısıp enflasyonu da düşürmekti.

Geride kalan beş ayda kur ve vergi artışlarıyla birlikte enflasyon hızla yükseldi, reel ücretler eridi. Ödemeler dengesi krizi riski azalsa da beklenen yabancı sermaye henüz gelmedi.

Ekonomideki yavaşlama ise hükümet ile ekonomi yönetimi arasında potansiyel bir gerilim alanı olarak duruyor.

DOLAR/TL


Şimşek koltuğa oturduğunda 20,95 olan dolar kuru bugün 28,40 seviyesinde bulunuyor.

Aradan geçen beş ayda kur, yüzde 35,6 oranında arttı.

Merkez Bankası (TCMB) ana alıcı ve satıcı olarak döviz piyasasını kontrol etmeye devam ediyor.

Hükümetin Orta Vadeli Program'da yer verdiği tahminler, 2023 sonunda kurun 29,9 TL seviyesine kadar yükselmesinin beklendiğine işaret ediyor.


FAİZ


Şimşek'in göreve gelmesinin ardından TCMB Başkanlığı'na da Gaye Erkan atandı. Erkan başkanlığındaki TCMB, geride kalan beş ayda politika faizini yüzde 8,5'ten yüzde 35'lik rekor seviyeye yükseldi.

Bu dönemde üç aya kadar vadeli ortalama TL mevduat faizleri yüzde 39,42'den yüzde 41,72'ye sınırlı bir yükseliş gösterdi.

Bu dönemde ortalama kredi faizleri ise ihtiyaç kredisinde yüzde 40'tan yüzde 60'a, ticari kredilerde yüzde 15'ten yüzde 49'a, taşıtta yüzde 32'den yüzde 45'e, konutta yüzde 18'den yüzde 41'e yükseldi.

Bu dönemde iki yıllık gösterge tahvil faizi de yüzde 15'ten yüzde 37'ye yükseldi.


ENFLASYON


Şimşek koltuğa oturduğunda yıllık bazda yüzde 39,59 olan resmi tüketici enflasyonu, ekim ayı itibarıyla yüzde 61,36 seviyesinde bulunuyor.

Mayısta yüzde 56,05 olan İTO'nun İstanbul enflasyonu, ekimde yüzde 72,73 olarak açıklandı.

Mayısta yüzde 109,01 olan ENAG enflasyonu da ekimde yüzde 126,18 oldu.

TCMB, resmi enflasyonun 2023 sonunda yüzde 65, 2024 sonunda yüzde 36 olmasını bekliyor.

SANAYİ ÜRETİMİ


Mayıs ayında sanayi üretiminde aylık bazda yüzde 1,4'lük, yıllık bazda yüzde 0,2'lik düşüş olmuştu. Yıllık artışın düşük kalmasında şubat ayındaki depremler etkili olmuştu.

Ağustos ayında sanayide aylık bazda yüzde 0,8'lik düşüş, yıllık bazda yüzde 3,1'lik artış oldu.

Öte yandan, mayısta 51,5'lik PMI değeri ile genişlemeye işaret eden sanayi üretimi, ekim ayında 48,4 ile yavaşlamaya işaret etti. Yeni siparişlerde yaklaşık bir yılın en sert yavaşlaması yaşanırken, istihdam yeniden düşüşe geçti.


İŞSİZLİK


Mayıs ayında dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 9,5, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 22,5 olarak açıklanmıştı.

Ağustosta ise dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 9,2'ye gerilerken geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 23'e yükseldi.

Mayısta 31 milyon 716 bin olan istihdam, ağustosta 31 milyon 686 bine geriledi.

Mayısta 8 milyon 567 bin olan geniş tanımlı işsiz sayısı, üç ayda 272 bin artışla ağustosta 8 milyon 839 bine yükseldi.

CARİ AÇIK


Şimşek göreve geldiğinde masasında bulduğu en yakıcı sorunlardan biri cari açıktı.

Mayıs ayında cari açık aylık olarak 7,9 milyar dolar, birikimli on iki aylık olarak 60,5 milyar dolar seviyesindeydi.

Ağustosta ise cari açık aylık 619 milyon dolar, yıllık 57 milyar dolar oldu.

Yaz aylarında turizm gelirlerinin etkisiyle cari açık gerilese de henüz istenen düşüş sağlanmış değil.

DIŞ TİCARET AÇIĞI


Mayıs ayında dış ticaret açığı 12,5 milyar dolarla tarihi yüksek seviyelere ulaşmıştı. Eylül ayında bu rakam 5 milyar dolar oldu.

Mayısta yüzde 63,4 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı eylülde yüzde 81,8'e yükseldi.

Öte yandan, ocak-eylül dönemi dış ticaret açığı 87,2 milyar dolarla rekor kırdı.


YABANCI GİRİŞLERİ


Şimşek'in göreve gelmesinden önceki beş ayda Borsa İstanbul'da toplamda 1,6 milyar dolarlık net yabancı çıkışı olmuştu.

Şimşek'in görevde olduğu beş ayda ise borsaya 1 milyar 14 milyon dolarlık net yabancı girişi oldu.

Haziran ve temmuz aylarında borsaya yabancı girişi olsa da son üç ayda tablo tersine döndü. Son 12 haftada nette 915 milyon dolarlık net yabancı çıkışı oldu.

Şimşek öncesindeki beş ayda devlet iç borçlanma senedi (DİBS) piyasasında 27 milyon dolarlık net yabancı çıkışı olmuştu. Şimşek dönemindeki beş ayda ise nette 500 milyon dolarlık net yabancı girişi oldu.

Hisse senedi ve tahvil piyasasına Şimşek döneminde nette yabancı girişi olsa da hacim beklentilerin altında kaldı.

Dünya Bankası'nın üç yıl içinde Türkiye'ye 18 milyar dolarlık ek kredi imkanı sunacağını açıklaması, bu dönemki en önemli somut yabancı taahhüdü olarak dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de Türkiye'ye üç yıl içinde 50,8 milyar dolarlık yatırım yapmayı taahhüt etti ancak bu yatırımların hangi alanlarda nasıl bir takvimlendirme ile hayata geçeceği açıklanmadı.


REZERV


TCMB net rezervleri, 2 Haziran 2023 tarihinde -5.7 milyar dolarla tarihi dibi görmüştü.

2 Haziran brüt rezerv 100,5 milyar dolar, swap hariç net rezerv -61,2 milyar dolardı.

27 Ekim itibarıyla net rezerv 25,2 milyar dolar, brüt rezerv 126,6 milyar dolar, swap hariç net rezerv -56,4 milyar dolar oldu.

Seçim öncesi üç ayda 14,9 milyar dolarlık kaynağı belirsiz para çıkışının ardından seçim sonrasındaki üç ayda 16,3 milyar dolarlık kaynağı belirsiz para girişi olması, rezerv artışında etkili oldu.

RİSK PRİMİ


Mayıs ayında 700 baz puanın üzerine çıkan Türkiye'nin kredi risk primi (CDS), dün 370 baz puna kadar geriledi.

Ödemeler dengesi krizi riskinin azalması, faiz ve bütçe alanında daha gelenekse politikalara dönüş ve dış politikada Batı ile yakınlaşma, Türkiye'nin kredi risk priminin son dönemde düşüşünde etkili oldu.

Ancak bu dönemde ABD Hazine tahvili faizlerindeki yükseliş, CDS düşüşü ile dış borçlanma maliyetlerinde kaydedilen düşüşün bir kısmının silinmesine neden oldu.


BÜYÜME


2022 yılında Türkiye ekonomisi bir önceki yıla göre yüzde 5,6 oranında büyümüştü. Seçim öncesinde çarkların hızlı dönmesi için derin negatif reel faiz uygulaması ve ülkenin döviz rezervi kaynaklarının bu yolda harcanması, büyümede etkili olmuştu.

6 Eylül’de açıklanan Orta Vadeli Program’da (OVP) büyüme tahmini 2023 için ise yüzde 4,4, 2024 için yüzde 4, 2025 için yüzde 4,5 ve 2026 için yüzde 5 olarak belirlenmişti.

OVP’nin açıklandığı toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da enflasyonla mücadele ederken büyümeden kesinlikle taviz vermeyeceklerini belirtmiş ve 2024-2026 döneminde ortlama yüzde 4,5 büyüme hedeflediklerini söylemişti.

TCMB Başkanı Gaye Erkan’ın bugün açıkladığı enflasyon raporunda ise büyüme beklentisi açısından kritik olan “çıktı açığı” eğrisinin 2024’ün ikinci çeyreğinden itibaren 2026’ya kadar uzanan dönemde negatif bölgede kalacağı beklentisi yer aldı.

Bu da büyümenin 2024-2026 arasındaki dönemde potansiyelin altında kalacağına işaret ediyor.

Sozcu.com.tr’ye konuşan eski TCMB Başekonomisti Hakan Kara, TCMB’nin bugün açıkladığı çıktı açığı verilerinin, 2024’te yaklaşık 2’lik ekonomik büyüme beklentisine işaret ettiğini dile getirdi.

TCMB’nin çıktı açığı tahminleri, bankanın 2025 ve 2026 yıllarında da OVP’ye belirgin düzeyde daha düşük büyüme beklediğini gösteriyor.