Okullar açıldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi mecburi din derslerinin kaldırılmasına karar verdi. Çocuklarının zorla İmam Hatip okullarına kayıt ettirilmesi aileler tarafından protesto ediliyor. Ve diğer yanda ailesine yük olmamak için intihar eden atanamayan öğretmenlerin haberleri yürek yakıyor. AKP Türkiye’yi inatla bir karanlığa sürüklüyor. Size dünü anlatmalıyım ki, farkı görün. İşte idealist bir Cumhuriyet öğretmeninin portresi...

Geçen hafta İzmir/Bergama‘daydım.
Konuşma yapacağım alana giderken belediyenin önünde bir büst gördüm. Şili’de öldürülen solcu başbakan Salvador Allende‘ye benzettim. Değildi.
Büstü yapılan, adı bir caddeye ve bir toplu konut sitesine verilen bu kişi kimdi?
Ölümünden 32 yıl sonra neden büstü yapılmıştı?
Hayat hikayesini öğrenince sizlerle paylaşmak istedim.
Bugün... Türkiye’de umutsuzluk dalgası var. İnsanın ruhunu kemiren bu hastalıktan kurtulmak gerekiyor. Bu nedenle, Cumhuriyet’in idealist kuşağının neler yaptığını sık sık bu sayfada anlatmak istiyorum. İşte o kahramanlar biri...
İsmi; Osman Bayatlı...
O bir öğretmen...
O bir müzeci...
O bir arkeolog...
O bir folklorcu...
O bir sanatçı...
O bir yazar...
Ve o bir devrimci...

Bergama direnişi

Asıl adı; Osman Feyzi Bayatlı.
Manisa/Kırkağaç’ta 1892 yılında doğdu.
Babası çiftçiydi; Cemal. Genç yaşında annesini kaybetti.
Kırkağaç İptidasi ve Kırkağaç Rüştiyesi‘nden sonra İzmir (Darü’l Muallimin) Öğretmen Okulu‘na gitti. 1913’te mezun oldu ve ilk görev yeri, Soma Muallim Mektebi oldu. Kısa bir dönem İzmir’de gazetecilik ve öğretmenlik yaptı.
1919’da memleketi Kırkağaç’a döndü; muhasebe memurluğuyla hayatını kazandı.
Bergama’dan gelen bir haber yaşamını değiştirdi...
Tarih: 12 Haziran 1919.
Yunan Ordusu Bergama’ya girdi.
Üç gün sonra...
Ayvalık’ta Yarbay Ali Çetinkaya komutasındaki bir avuç asker ve Bergamalı Adem Bey’in 300 kişilik Kuvayı Milliye yiğitleri gece yarısı baskınla Yunan askerlerini bozguna uğrattı.

Bergama baskını, Anadolu halkının emperyalizme karşı bağımsızlık savaşında önemli olaylardan oldu. İlk kez bir yerden işgalci düşman püskürtmüştü.
Bu aynı zamanda Bergama’yı işgalcilere peşkeş çeken, direnişi engelleyen ve işgali onaylayan (dinci-liberallerin partisi) Hürriyet ve İtilaf yanlılarına da tokat oldu.
Bergama zaferini öğrenen Osman Bayatlı İzmir’e gidip direniş içinde yer aldı. Resmi görevi, İzmir Sıhhiye Mektebi‘nde başmuallimlikti.

Yeni düşman, cahillik

Düşman kovulunca Osman Bayatlı’nın ilk yaptığı tayinini, “direnişin sembolü” Bergama’ya çıkartmak oldu. 1923’te Gazipaşa Numune Mektebi‘ne müdür olarak atandı.
Artık yeni düşman kara cahillikti. Ve o bir Cumhuriyet öğretmeni olarak, aydınlanmanın neferi olarak çalışacaktı.
Sadece ders veren bir öğretmen olmadı. Hemen, bir izci takımı kurdu; trampet takımı oluşturup bunu modern kıyafetler ile birleştirdi.
Bu arada...
Bergama eşrafından, Karaosmanoğlu Ailesi’ne mensup Payende Harputlu ile evlendi. Bir kızı oldu; Güngör (Aydemir).
Sırf erkekler okula geldiği için okula önce kendi kızını getirerek, karma eğitime öncülük etti. Türkiye’de halk oyunu oynayan ilk kız öğrenci Bergama’dan çıktı; Osman Bayatlı’nın kızı Güngör’dü.
Evet, o bir Cumhuriyet öğretmeniydi; sadece okulla yetinmedi; Bergama folklorunu kayıt altına aldı. Bu yazıya çalışırken Osman Bayatlı’nın yıllar önce aldığı notları okuyunca çarpıcı bilgiler öğrendim. Örneğin...
Yöredeki Kalkan Oyunu‘nun tarihi hakkında Bergama’nın eski kalkancılardan 1872 doğumlu Osman Güdücü Hoca‘nın söylediklerini not almıştı:
“Tekeli Tahir Efendi Medresesi’nde okudum; 12 yıl dört müderristen ders okudum. Karacaahmet Medresesi‘nin iç dairesinde kalkan dersleri veriliyordu. Kalkan derslerini Konya’dan Bergama’ya tahsile gelen Hocazade Mustafa Efendi veriyordu. Şadırvanlı Cami İmamı Hafız Süleyman Efendi ve Müezzini Madanzade Hafız Mehmet de güzel kalkan oynamakla ün salmışlardır. Yıldırım Cami İmamı Hafız Hüseyin, Yeni Cami İmamı Deve’nin Hafız Ahmet, Arabacı Ahmet, Kadayıfçı Hüseyin de kalkan öğrenenlerdi. Çalgılı düğünlerde kalkan oynanırken ya ‘Köroğlu’ yahut ‘Ey Gaziler’ havası çalınırdı; bu suretle kalkan daha ahenkli oynandırdı.”
İslam’ın müziğe karşı olduğunu söyleyen yobazlara Osman Bayatlı’nın tuttuğu notlar ders niteliğindeydi...

Şifalı otlar

Osman Bayatlı gece gündüz çalıştı; deve oyunu (Hot Hot), çingene oyunu, bebek oyunu, değirmenci oyunu, gece oynanan orta oyunu “Tehniye” gibi oyunlar hakkında sayfalarca notlar yazdı.
Saz çalanları ve türkü söyleyenleri de kayıt altına aldı. Şöyle:
“Çanakkale Savaşı’ndan önce Bergama ve köylerinde saz çalınmadık kahve, türkü söylenmedik bucak yoktu. En mükemmel saz yapan İsmail Aloğlu Efe’dir. Aynı zamanda saz çalmakta ustadır ve mahalli türküleri de gayet güzel okumaktadır. Yaptığı sazlar şunlardır: bağlama, cura, bozuk, saz ve meydan sazıdır. Kalaycı Halil Yazıcı yetiştirdiği kız-erkek 20 sazcıyı, bir renk elbiseleriyle Bergama Kermesi’nin üç gününde halkın karşısına çıkarmış, mahalli saz ve türküleriyle halkı coşturmuştur.”
Bergama’nın folklorunu belgelendiren Osman Bayatlı diğer yanda bölgedeki şifalı otları yazılı kayıt altına aldı. Biliyordu ki, Ege coğrafyasına yüzlerce yıl şifa dağıtmış olan Bergama Asklepiyon (sağlık merkezi) burada ise şifalı otlar da bu bölgedeydi.
Köy Enstitüleri daha kurulmadan Osman Bayatlı, Cumhuriyet öğretmeninin nasıl olması gerektiğinin örneklerinden sadece biriydi...

Cami avlusundaki oda

Neymiş, “Cumhuriyet camiye karşı” imiş! Hadi oradan!..
Osman Bayatlı, şehir merkezindeki Çarşı Camii avlusunda bulunan bir odayı çalışma yeri yaptı. Işıksız ve birçok kitapla dolu bu sade oda, cami cemaatinin gelip tarih anlattıkları bir “bilim yuvası” oldu.
Pazartesi, Bergama’nın pazarıydı ve çevre köylerden gelen köylülerin uğrak yeri de bu minik odaydı.
Uzun boylu, zayıf yapılı, bu nazik insan; siyah gözlüklerinin ardından ışıl ışıl parlayan gözleri ve sürekli gülümseyen yüzüyle herkesin sevgisini kazanmıştı. Bergama efeleri, halk aşıkları, yaşlı ve gün görmüş köylü filozoflar, dallarında ün yapmış tarımcılar, din adamları ve öğretmenler onun yakın dostu idi.
Osman Bayatlı da onları ziyarete giderdi.
Köy düğünleri ya da yörük aşiretlerine gider, adetleri inceler ve köylülere en ince detaylarına kadar sorular sorar; efsaneleri öğrenir; yaptığı sohbetleri defterine not alırdı.
İleride Alevi/Tahtacı-Cepni aşiretleriyle kuracağı etnografya müzesi için yerel kıyafetler; tarım ve ev araç gereçleri vs topladı.
Ve...
Öğretmen Osman Bayatlı Anadolu’daki ilk arkeoloji müzesini kuran öncülerden biriydi...



BERGAMA, Anadolu’nun önemli uygarlık merkezlerinden 200 bin nüfuslu Pergamon‘un (MÖ 282-MS 133) başkentiydi.
Osman Bayatlı 1923’te ilçeye adım atar atmaz, neredeyse yollara serpiştirilmiş tarihi eserlerle karşılaşınca çok şaşırdı.
Okul bitimi soluğu ilçenin tepesinde yer alan kale görünümündeki Akropel’de almaya başladı. Saatlerce Heroon, Dionysos ya da Athena tapınağında inceleme yapıyordu.
Osmanlı Devleti’nin verdiği (200 yıllık) izinle Almanlar kazı yapıyordu; Alman arkeologlarla arkadaşlık kurdu; onlarla çalışmaya başladı.
Bir Türk’ün arkeolojiyle bu derece ilgili olması Almanları da şaşırttı.
Osman Bayatlı, Bergama’ya “uygarlık tarlası” adını verdi!
Bıkmadan usanmadan tarla halini alan yerleri kazdı; sütunları yardım istediği Bergamalı köylüler ile birlikte zorluklarla dikti ve harabeleri düzene sokmaya çalıştı.
Tarihin derinliklerinde kaybolmuş antik Bergama’yı kolundan tutup ayağa kaldırmak istiyordu. Musalla Bayırı’ndaki Telli Dere’de yatan amfi-tiyatronun meydana çıkarılmasında katkısı büyüktü.
Öğrendikleri onu hep heyecanlandırdı; 200 bin kitap bulunan kütüphaneye sahip bir uygarlık karşısındaydı.
Zeus Sunağı, Athena Tapınağının Girişi ve Athena Heykeli’nin Almanlar tarafından kaçırılıp Berlin’de sergilendiğini öğrenince kazı yapan yabancı arkeologların yanında muhafızlık yapmaya başladı.
Arkeolojik hırsızlığı kabul edememesi Bergama Müzesi’nin temelinin atılmasına neden oldu!
Kolay oldu; çünkü, Bergama’daki tarihi uygarlık yerlerini görünce heyecanlanan biri daha vardı; Mustafa Kemal.
İlk direniş fişeğini yakan Bergama halkına teşekkür etmek için Atatürk, 13 Nisan 1934’te bu ilçeye gitti. Osman Bayatlı rehberliğinde tarihi yerleri gezdi. Müze yapılması teklifini hemen kabul etti; 2 yıl sonra müze açıldı.
Bu süreçte...
Osman Bayatlı’nın tayini Çeşme Numune Mektebi‘ne çıktı. Gitmedi. Müze yapılana kadar antik eserlerin bulunduğu müzede muhafız memuru olarak çalıştı. Sonra müze müdürü oldu. Arkeolojik kazılara bizzat katılmaya devam etti. Bergama heykelciliği tarihini öğrenmek için kendi parasıyla Yunanistan ve adalarına giderek araştırmalar yaptı.
Ve kitaplar yazdı.
İlk kitabını 1935’te kaleme aldı; “Eski Bergama’da Asklepiyon (Sağlık Yurdu)”
Çeşitli konularda 23 kitap yazdı.
“Bergama’da Şifalı Otlar ve Lokman Hekim”; “Bergama’da Efsaneler-Adetler”; “Bergama’da Folklor-Milli Oyunlar”; “Bergama’da Küplü Hamam”; “Bergama’da Köyler”; “Bergama Tarihinde İlkçağ-Krallık Devri”; “Bergama Tarihinde Sanat Eserleri ve Abideler”; “Bergama Tarihinde Sikkeler”; “Bergama Tarihinde Türk- İslam Eserleri”; “Bergama’da Karaosman Oğulları Hacı Ömerağa Oğlu”; “Bergama’da Alevi Gelini ve İnançları”...
Çalışmaları nedeniyle Alman Arkeoloji Enstitüsü kendisine fahri doktorluk verdi.
Osman Bayatlı yaşamı boyunca Bergama’yı yazdı; Bergama’yı konuştu.
Türk Tarih Kongresi’nde tebliğ sundu.
O bir Cumhuriyet devrimcisiydi...





Yıl, 1934.
Cumhuriyet, halkın kültürel ve sanatsal gelişimine katkı sağlamak için Bergama’da Halkevi’ni açtı. 15 kadın 429 erkek üyesi vardı.
Osman Bayatlı Halkevi’nin başkanıydı.
Faaliyet raporlarından gördüm ki; bu insanlar neler yapmamıştı ki; örneğin...
Her yıl Ramazan ve Kurban Bayramı’nda yoksul 100 ile 150 çocuğu sevindirmek için bayram hediyesi olarak elbise hediye etmişlerdi.
Yoksullara her gün yemek yapıp veriyorlardı.
Düğünler, konserler (Bergama’da caz grubu vardı), tiyatrolar, spor karşılaşmaları Halkevi’nde halka açık bedava yapılıyordu. Kütüphanesinde 6 bin kitap vardı.
Ve...
Yıl, 1937...
Türkiye’de ilk festival de Bergama da kuruldu; Kermes!
Atatürk, Bergama’nın adının turistik açıdan tüm dünyaya duyurulması için Kermes düzenlenmesini istedi.
İzmir Valisi Fazlı Güleç, Osman Bayatlı ve ileri görüşlü bazı arkadaşları ile beraber
Kermes’i kurdu.
Kermes günlerinde efeler milli oyunlar oynarlar, cirit oyunları, deve güreşler yapılır; lunaparklar kurulur, dışarıdan yabancı halk oyunları getirilir; yarışmalar yapılır; eğlenceler düzenlenirdi.
Ne mutlu bana ki; 78’incisi düzenlenen Uluslararası Kermes’in konuklarından biri oldum.
Osman Bayatlı’yı tanıdım...
Bu büyük devrimci, 1 Ağustos 1957’de yaş haddinden emekli oldu. Ancak Bergama Müzesi’ni bırakmadı; öldüğü 15 Nisan 1958‘e kadar müze müdürlüğüne devam etti.
Ölmeden bir yıl önce, Türkiye Müzeleri Milli Komitesi‘ne üye seçildi.
Bugün...
Bergama, UNESCO tarafından “Dünya Mirası” sayılıyor ise Osman Bayatlı’ya çok teşekkür etmeliyiz.
Bir de...
Osman Bayatlı gibi Cumhuriyet öğretmenlerine aydınlanma yolunu açan Mustafa Kemal Atatürk‘ü minnetle anmalıyız...