Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı merkezi sınavla öğrenci alacak okul listesine tepkiler sürüyor.  Eğitim Sen, Öğrenci – Veli Derneği (Veli Der) ve Tüm Öğrenci Velileri Dayanışma Derneği (ÖVDER) ortak bir basın toplantısı düzenledi. Eğitim-İş de bir açıklama yaparak, listeye tepki gösterdi.

Aylardır TEOG sonrası getirilecek yeni sisteme karşı kamuoyunu bilgilendirme faaliyeti yürüttükleri ve mücadele ettikleri belirtilen açıklamada, “Ancak gerek yetkililerin gerekse Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın yaptığı açıklamalardan, yeni sistemde Bakanlığın ısrarcı olduğunu, uyarılarımızın ve itirazlarımızın gerektiği biçimde ele alınmadığını görüyoruz. Üstelik her fırsatta, TEOG yerine getirilen sistemin, üniversiteye giriş sınavı gibi olmadığını, dolayısıyla öğrencilerimizin ikinci bir şansının bulunmadığını, bu nedenle de öğrencilerimizin telafisinin mümkün olmayan bir sisteme mahkum edildiğini belirtiyoruz” denildi.

Açıklama şöyle devam etti:
“Bu mahkumiyeti özetlememiz gerekirse;

  • MEB tarafından dün gece yarısı yapılan açıklamaya göre, sınava girecek 1 milyon 200 bin öğrencinin sadece yüzde 10’u, yani 126 bin 536 öğrenci, Bakan Yılmaz’ın nitelikli olarak tarif ettiği 1367 okula yerleşecek. Bu okulların yarısından fazlası imam hatip ve meslek liselerinden oluşacak.

  • Bugüne kadar işaret ettiğimiz sorunu doğrulayan bu açıklamaya daha yakından bakıldığında, 1367 okuldan 747 okulun imam hatip ve meslek liselerinden oluştuğu görülmektedir. Dolayısıyla AKP, 4+4+4 sisteminden bu yana eğitimde izlediği dinselleştirme ve işçileştirme politikasındaki ısrarını sürdürmekte, sınavda başarılı olmuş çocuklarımızı ve öğrencilerimizi, imam hatip ve meslek liselerine yönlendirerek ‘ödüllendirmektedir’!

  • Ayrıca daha önce sayısı 600 olarak açıklanan ve dün akşam saatlerinde sayısı 1367 olarak ifade edilen bu okulların sayısının neden artırıldığı sorusu karşımızda durmakta, MEB’in kervanı yolda dizme mantığı tüm gerçekliğiyle gün yüzüne çıkmaktadır.

  • Bilinmelidir ki bu okullar ile velilerin beklentileri karşılanmayacaktır. Çünkü okulun akademik başarısı, öğretmenlerle doğrudan ilgilidir. Ancak hükümetin yayınladığı KHK ile bu okullarda 8 yılını tamamlamış öğretmenler başka okullara tayin edilebilmektedir. Böylelikle hem velilerin beklentileri karşılanmamış olacak, hem de bu okullardaki öğretmenler sürgün edilerek yeni bir kadrolaşmanın önü açılacaktır.


BURSA’DA YÜZDE 10’LUK DİLİMLE ÖĞRECİ ALACAK 50 LİSENİN 32’Sİ MESLEK VE İMAM HATİP LİSESİ



  • Yüzde 10’luk dilimden öğrenci alacak okullara daha yakından bakıldığında;

  • İstanbul Esenler gibi büyük bir ilçede sadece 1 imam hatip lisesi bu okulların listesinde bulunmaktadır.

  • Ankara’da yüzde 10’luk dilimden öğrenci alacak meslek lisesi ve imam hatip lisesi sayısı toplam 50 iken; fen, sosyal bilimler ve Anadolu liselerinin sayısı toplam 32’de kalmıştır.

  • İzmir’de ise meslek ve imam hatip liselerinin toplam sayısı 37 iken; fen, sosyal bilimler ve Anadolu liselerinin toplam sayısı 25 olmaktadır.

  • Bursa’da yüzde 10’luk dilimden öğrenci alacak toplam 50 lisenin 32’si meslek ve imam hatip liselerinden oluşmaktadır.



AKSARAY’DA AKADEMİK BAŞARISI YÜKSEK 7 LİSE VAR, ANCAK LİSTEDE YOK



  • Isparta, Çorum, Gümüşhane, Kütahya, Kırklareli, Kırıkkale, Kilis ve Edirne gibi en az 32 ilde yüzde 10’luk dilime giren öğrenciler için belirlenmiş 1 tane dahi Anadolu lisesi bulunmamaktadır. Buna rağmen örneğin Çorum’da 2 meslek lisesi, 2 tane de imam hatip lisesinin yüzde 10’luk dilimden öğrenci alması sağlanmıştır. Diğer bir örnek olarak, Aksaray’da akademik başarısı yüksek 7 tane Anadolu lisesi varken, sadece Aksaray İmam Hatip Lisesi yüzde 10’luk dilimden öğrenci alacaktır. Aynı şekilde Uşak’ta da Uşak Eşme Ahmet Avcı Anadolu Lisesi’nin akademik başarısı son derece yüksekken bu lise değil, MEB tarafından belirlenen meslek lisesi ve imam hatip lisesinin yüzde 10’luk dilimden öğrenci alması sağlanmıştır.

  • İzmir Buca Anadolu Lisesi, Sinop Sarı Saltuk Anadolu Lisesi, Sinop Anadolu Lisesi, Kırklareli Anadolu Lisesi, Sakarya Figen Sakallı Anadolu Lisesi, Ankara Ümitköy Anadolu Lisesi, Erzincan Anadolu Lisesi, Uşak Merkez Orhan Dengiz Anadolu Lisesi, Aksaray Şehit Ali Er Anadolu Lisesi, Kocaeli Gebze Anadolu Lisesi, Kocaeli Cahit Elginkan Anadolu Lisesi, Üsküdar Çağrı Bey Anadolu Lisesi, Aydın Efeler Adnan Menderes Anadolu Lisesi, Eskişehir Kılıçoğlu Anadolu Lisesi, Ordu Anadolu Lisesi, Çorum Abdullah Olçok Anadolu Lisesi, Esenler İbrahim Turhan Anadolu Lisesi, Giresun Hamdi Bozdağ Anadolu Lisesi, Antalya Atatürk Anadolu Lisesi, Sivas Cumhuriyet Anadolu Lisesi, İstanbul Bahçelievler Anadolu Lisesi gibi köklü liseler bu kılavuzda yer almamaktadır.

  • Adana genelinde 9 ilçede okul açıklanmamıştır. Belirlenen okullar üzerinden baktığımızda Türkiye geneline dair büyük bir plansızlığın fotoğrafı ortaya çıkmaktadır. Bu plansız okul seçimi ulaşım, barınma gibi Türkiye genelinde onlarca yeni soruna yol açacaktır.


ADRESE DAYALI SİSTEMDE FİİLİ ZORLAMA VAR



  • Adrese dayalı kayıt sistemi üzerinden yerleşecek olan 1 milyonun üzerindeki öğrenci ise 3 Anadolu, 3 meslek ve 3 imam hatip lisesi olmak üzere toplam 9 lise içerisinden 5 liseyi tercih sisteminde belirtmek zorunda bırakılacak. Yani Anadolu lisesine gitmek isteyen bir öğrenci, 3 liseyi yazdıktan sonra mutlaka iki farklı lise türünden tercih yapmak zorunda kalacak. Bu nedenle Bakan Yılmaz’ın “Hiçbir öğrencimizi, velimizi istemediği bir liseye, bölüme yönlendirme yok” açıklaması fiili zorlamayla anlamını yitirmiş olacak.

  • 5 tercih yapmaya zorlanan öğrencilerin, 2. ve 3. tercihleri, üçlü çember sistemi nedeniyle fiilen etkisiz kılınacak. Örneğin ilk üç tercihinde Anadolu lisesi yazan A,B ve C isminde üç öğrenci ele alalım. A adındaki öğrencinin birinci tercihi ile B adındaki öğrencinin ikinci tercihi ve C adındaki öğrencinin de üçüncü tercihi birbiriyle çakışacak. Haliyle Bakanlığın öğrencileri lise türlerine göre “dengeli dağıtacak” komisyonu da öğrencinin adresine en yakın liseye gitmesini amaçlayacak. Bu durumda A adlı öğrenci, ilk tercihine yerleşemediğinde haliyle 4. ve 5. tercihlerine yazmak zorunda kaldığı farklı lise türlerine yönlendirilecek. Tercih sisteminde işlemlerine son verebilmesi için 5 tercih yapmak zorunda bırakılan öğrenci, bu zorunluluk nedeniyle gitmek istemediği liseleri tercih etmek zorunda olacağı için de Bakanlık, öğrenci bu liseyi tercih etti diyerek sorumluluğu üzerinden atmış olacak. Özetle, ilk 3 tercihine Anadolu Lisesi yazan bir öğrenci, 4. ve 5. tercihlerinde imam hatip ve meslek liselerinden birini ya da her ikisini tercih etmek zorunda bırakıldığı için, bu dayatmanın adı “Öğrenci istemediği okula gitmiyor” olarak kamuoyuna lanse edilecek.

  • Aynı liseyi tercih eden ve puanları aynı olan öğrencilerle karşılaşıldığında ise öğrencilerin ortaöğretim başarı puanları, yıl sonu başarı puanları, okula devam ettiği gün sayıları ve son olarak yaşları da kimin o okula yerleşeceğini belirlemek için temel kriter olarak kullanılacak. Ancak, MEB’in yayınladığı yönetmelikte ve yönergede bu kriterlerin hangi sıraya göre sorgulanacağı açıkça ifade edilmediği için farklı uygulamalarla da karşılaşılacak!

  • Son olarak söz konusu 5 tercihinden herhangi birine yerleşememe kaygısı güden öğrenciler için de pansiyonlu liselerden 5 tercih yapılabilmesi sağlanacaktır. Ancak resmi rakamlara göre söz konusu pansiyonlu/yatılı liselerin yarısı da İmam Hatip Lisesi olacak!


Görüldüğü üzere sistemin yapılandırılmasındaki temel amaç, resmi istatistiklerle de kanıtlanmış olan ve öğrencilerin tercih etmek istemediği, imam hatip ve meslek liselerine öğrencilerin gitmek zorunda bırakılmasıdır. Haliyle velilere bu sistemden çıkış yolu olarak da özel liseler işaret edilmekte ve bu nedenle de özel liselere erken tercih imkanı tanınmaktadır.

Kaldı ki yeni sistemin özellikle Büyükşehirlerde ve içerisinde 9 lise bulunmayan ilçelerde neden olacağı sorunların boyutları dahi tahmin edilememektedir. Bakanlığın bu soruna bulduğu tek çözüm İl, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve okulun bağlı olduğu Genel Müdürlük tarafından yerleştirmenin yapılmasıdır. Yani, öğrencinin ve velinin iradesi, eninde sonunda Bakanlığın vereceği kararlara teslim edilmektedir.

Bizler, eğitim emekçileri ve veliler olarak çocuklarımızın ve öğrencilerimizin geri dönülemeyecek bir yola sokulmasını kabul etmiyoruz. Her çocuğun, hükümetin siyasi arzularının ötesinde bir önemi, değeri olduğunu düşünüyoruz. Öğrencilerimizin ve çocuklarımızın hayatlarını böylesine olumsuz etkileyecek bir sisteme karşı çıkıyoruz. Bu kapsamda; MEB’in ilgili yönetmelik ve yönergesine karşı 12.04.2018 tarihinde ayrı ayrı yargıya başvuruyoruz. Bugüne kadar yürüttüğümüz çalışmaların ötesine geçerek, konunun sadece 8. Sınıf öğrenci velilerinin değil, tüm toplumun sorunu olduğunu daha güçlü örgütleyebilmek için eylem ve etkinlikler düzenleyeceğimizi ifade ediyoruz.  Yeni sınav sisteminin yıkıcı sonuçlarından çocuklarımızı, öğrencilerimizi kurtarabilmek için bu sistemin bu yıl uygulanmamasını talep ediyor, Bakanlığı eğitim emekçilerinin, velilerin ve öğrencilerin sesine kulak vermeye davet ediyoruz.”

EĞİTİM-İŞ: MEB ÖĞRENCİLERİ YİNE GÖZDEN ÇIKARDI


Eğitim-İş, “MEB öğrencileri yine gözden çıkardığı” başlığıyla yaptığı açıklamada, “Böyle bir sistem alelacele uygulanamaz en azından bu yıl askıya alınıp gelecek yıl için ortak akıl ile bir sistem oluşturulsun dememize rağmen ısrarla bu yıl uygulayacağız diyen Bakanlık, öğrencileri yine gözden çıkarmıştır. Okul seçiminde ve dağılımında adil davranmayan Bakanlık toplam 10 bin lise içinden sadece 1376 tanesini sınavla öğrenci alacak lise olarak belirledi” dedi.
tablo1

tablo2

Kontenjanlar göz önüne alındığında imam hatip liselerine yapılan ayrıcalığın açıkça görüleceğini kaydeden Eğitim-İş, açıklamasına şöyle devam etti: “Okul sayıları yönünden de imam hatip liseleri önceliklendirilmiş, köklü birçok Turizm otelcilik, Sağlık Meslek ve diğer meslek lisesi alanları ve okulları ya gözardı edilmiş ya da sınavla alacak kontenjan sayısı sınırlı tutulmuştur.
Veriler göstermektedir ki MEB, imam hatiplerin talep görmemesi ve başarı düzeylerinin düşük olmasının ve özel okulları teşviğin üç yönlü formülünü bulmuştur.
1- İmam Hatipleri sınavla öğrenci alan okullara dönüştürüp talebi, zorunlu geçişi gerçekleştirmek böylece talep ve başarı düzeyini arttırmak
2- Bir çok il ve büyük ilçelerde yıllardır tercih edilen en başarılı öğrencileri (yüzde 2, yüzde 3 dilimindeki ) okulları sınavsız alan okul, başarı düzeyi daha düşük okullarımızı ise sınavla öğrenci alan okul olarak tanımlayarak yıllardır başarılı olan okulların başarısını da düşürmek.
3-Böylece kendi başarı durumuna göre okul bulamayan öğrenciler ile velileri özel okullara mahkum etmek.
Başarı oranı yüksek olan köklü okullarımızı, proje okulu adı altında sınıflandırarak başta öğretmen kadrosu olmak üzere her açıdan içlerini boşaltan MEB, bugün dindar ve kindar nesil hedeflerine uygun proje okulları yaratmanın peşindedir.
Ülkedeki tüm çocukların eşit, parasız, bilimsel, laik ve kamusal eğitime ulaşmasını sağlamakla yükümlü Bakanlık, var olan eşitsizliği daha artıracak bir liseye geçiş sistemi getirmiştir.
Öğrencilerin dört yıl boyunca emeğini heba edecek bir uygulama söz konusudur ve büyük mağduriyetler yaratacaktır.
Eğitim-İş olarak bugün 1.2 milyon öğrenciyi yeniden tartışmanın içine atan, streslerine stres katan, bu rezilliğe imza atanları istifaya davet ediyoruz.
Milli Eğitim Bakanı yani tüm okulları eşit yapması, fırsat eşitliği sağlaması gereken makam okulları nitelikli ve niteliksiz diye tanımlayarak ve o tanımlamanın arkasında da durarak bugün bu uygulamaya imza atmıştır.
Yapılması gereken fiziki yapı, kadro, donanım, okul bütçesi açısından tüm okulları eşit hale getirmek, buna rağmen başarısızlık söz konusu ise liyakatsiz yöneticilerine hesap sormak olmalıdır. Öğrencileri dahi ayıran anlayışı kabul etmiyoruz.
Bizim için tek bir yavrumuzun gelecek hayalinin kıymeti büyüktür. Onların zamanından, emeğinden, duygularından çalmaya kimsenin hakkı yoktur.