Büyüme rekorlarının konuşulduğu Türkiye ekonomisinin finansal kırılganlıkları artırdığına işaret eden iş dünyası, ekonomide güven ve inanç arayışında. Türkiye’nin yüksek büyüme oranını konuşurken bunun getirdiği riskleri de tartışması gerektiğini aktaran Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, “Doğrudan yabancı yatırımların zayıf seyrettiği, sıcak paranın da artık gelişmekte olan ülkeleri çok daha riskli görmeye başladığı bir dönemden geçiyoruz. Enflasyonu düşürücü yönde çalışılmalı. Finansal istikrarı güçlendirmek ve güven kazandırmakkritik önemde. İnanç ve güvende problem  var” uyarısını yaptı.


KRİTİK BİR NOKTAYA GELİNDİ


TÜSİAD ve Marsh işbirliğiyle her yıl Davos Zirvesi öncesinde açıklanan “Dünya Ekonomi Forumu 2018 Yılı Küresel Riskler Raporu” nun sunumunda konuşan Bilecik, “Güzel günler zorlu duraklardan geçer” sözüyle Yılmaz Güney’i anarak, şunları söyledi: “İki seçeneğimiz var. Ya kötümser olup vazgeçeceğiz ve daha kötüsünün gerçekleşmesine razı olacağız ya da daha iyimser olacağız. Fazla seçeceğimiz yok.” KGF ve vergi indirimi gibi politikaların hem enflasyona hem de dış borçların artmasına neden olduğuna işaret eden Bilecik, yüksek büyümenin bir maliyeti olduğunun unutulmaması gerektiğini belirtti. Böyle bir ortamda para politikalarında ve mali politikalarda enflasyonu düşürücü yönde çalışılması gerektiğini aktaran Bilecik, artık Türkiye için kritik bir noktaya gelindiğini kaydetti. Ekonomide güvenin ve inancın yeniden kazanılması noktasına gelindiğini dile getiren Bilecik, sözlerini şöyle sürdürdü:



REFORM YAPMALIYIZ


“Hem yüksek hem de sürdürülebilir büyümeyi nasıl başarabiliriz? Sadece reformlarla. Bu yıl reformlarla ekonomi verimliliğini artırmak gerekiyor. Daha yüksek katma değer yaratan bir konuma ulaştırmamız gerekiyor. Bir büyüme vardır, bir de kalkınma vardır. Ekonomik büyüme ekonomik kalkınma için gereklidir ancak yeterli değildir.” Konuşmasında “Çoğunluk her zaman haklı olsaydı dünya aynı kalırdı. Çoğunluğun dediği her zaman doğru değildir” ifadeleri ile uzlaşmanın da önemine işaret eden Erol Bilecik, şöyle devam etti:

VERİMLİLİĞİ ARTIRMALIYIZ


“Bu sene reformlarla, ekonomide verimliliği artırmalı, ekonomimizi daha üretken, daha yüksek katma değer üreten, küresel değer zincirlerinde daha yukarılarda yer alan bir konuma ulaştırmalıyız. Büyümenin de ötesinde gerçek anlamda kalkınmak istiyorsak, hukuk sistemi başta olmak üzere kurumlarımızı güçlendirmeli, eğitim öncelikli olmak üzere geleceğimizi inşa edeceğimizalanlarda hızla gerekli reformları yapmalıyız.”


GÖÇLERİN YERİNİ ÇEVRE ENDİŞESİ ALDI


Toplantıda ‘Küresel Riskler Raporu’na ilişkin bir sunum yapan Marsh Türkiye CEO’su Hakan Kayganacı, 2017’den 2018’e kadar olan değişim incelendiğinde risk sıralamalarında çarpıcı farklılıklar görüldüğünü belirtti. Önceki yıllarda ekonomik dalgalanmalar ve istemsiz göçe bağlı toplumsal risklerin yüksek endişe yarattığını ifade eden Hakan Kayganacı, “Bu riskler sıralamalarını artık çevresel risklere bıraktılar. Çevresel riskleri ise siber ve jeopolitik yapı riskleri takip ediyor. Sıralamadaki radikal değişim hükümetlere ve iş dünyasına çevresel risklere karşı kayda değer aksiyonlar alma yükümlülüğü koyuyor” dedi. Küresel risk anketinin sonuçlarına ilişkin de örnek veren Kayganacı, siber ihlallerin son 5 yıl içinde 2 kat arttığına işaret ederek, “Web’deki zararlı yazılım sayısı ise 357 milyonun üzerinde. Siber atakların firma başına maliyeti ise geçtiğimiz yıla kıyasla yüzde 27.4 artarak 11.7 milyon pound’a ulaştı” bilgisini verdi.