3 Eylül'de eserini sergi açılışına yetiştirmek için İstanbul Kadıköy'deki evinden çıkarak Marmaray metrosunu kullanmak isteyen Taşçı, iddiasına göre; Yenikapı- Hacıosman metrosuna binmek üzere turnikelerden geçtikten sonra iki polis memuru tarafından durduruldu.

ÖNCE POLİSLER ARDINDAN GÜVENLİK GÖREVLİSİ GELDİ


Polislerin; performans sanatçısı Enes Ka'yı resmettiği nü tabloya bakmak istediklerini ve buna izin vermediğini anlatan Taşçı, daha sonra ise yanına gelen metrodaki güvenlik görevlisinin kendisine "Uygunsuz bir tablo. Açık şekilde metroya binemezsiniz" dediğini iddia etti. Taşçı bunun üzerine ise tablosunu gazete kağıdına sarıp metroya bindiğini söyledi.

Ressam Taşçı, bu tablosuyla metroya binemediğini iddia etti. Ressam Taşçı, bu tablosuyla metroya binemediğini iddia etti.

"GAZETEYLE KAPLAMAK ZORUNDA KALDIM"


Yaşadıklarını Sözcü'ye anlatan Ressam Özgürcan Taşçı şunları söyledi "Olay Yenikapı-Hacıosman metrosunda başladı. İki polis memuru yanıma gelerek resmime bakmak istediler. Bende neden bakmak istediklerini sordum ve göstermek istemediğimi söyledim. Biraz ısrarın ardından yoluma devam ettim. Ardından, yürüyen merdivenlere yaklaştığımda, bu sefer özel güvenlik görevlisi yanıma gelerek resmi görmek istediğini söyledi. Resmi gördükten sonra, 'Bu resimle metroya binmeme izin veremeyeceğini' söyledi. Nedenini sorduğumda ise, bunun 'Uygunsuz içerik' olduğunu belirtti. Resmimin uygunsuz içerik olmadığını, sanat eseri olduğunu ve sergiye yetişmeye çalıştığımı söylemem rağmen benimle konuşan güvenlik metroya binmeme izin vermedi. Metroya binmem için resmi gazete kağıdı veya başka bir şeyle kapatmamı istediler. Bir süre daha tartıştıktan sonra tek olduğum ve paniklediğim için, gazete kağıdıyla resmi kapatmayı kabul ettim."

"MÜNFERİT BİR OLAY OLARAK DEĞERLENDİRMİYORUM"


"Yaşadığım olayın münferit olmadığını, toplumsal yaşama müdahale olduğunu düşünüyorum" diyen Taşçı sözlerine şöyle sürdürdü "Bu tarz olayların sanatçıları kaygılandırdığını ancak birçok sanatçının üretim ve mücadele azmini de arttırdığını düşünüyorum. Günlük yaşamın bu denli kısıtlamalarla donatıldığı bir toplumda özellikle kuir sanatçılarının, kuir sanat üretmeye çalışanların (Kuir sanatı: Heteroseksüel olmayan ve azınlıkta kalan cinsiyet ve cinsel yönelimlerin hepsini içine alan bir terim) bu üretimlerinin her aşamalarının aslında mücadelerinin bir parçası olduğunu ve üretmenin bir direniş biçimi olduğunu düşünüyorum."