Önce milletvekilleri yemin ettiler...
Başkan:
“Sayın üye, sayın üye... Efendim yemin olarak tekbir getirmenizi anlıyoruz...
Ama yemin metninde “Bir beyaz kuş geldi” gibi bir ibare yok...”
"E kuş gelmedi mi?..”
"Efendim geldiyse mevlit-i şeriftir o... Biz burada ant içiyoruz...”

(....)
Başkan:
"Sayın üye Kürtçe yemin edildi, Arapça yemin edildi, engelli dili ile yemin edildi, Lazca yemin edildi, bir sayın üye Yasin okuyarak yemin etti... Siz Türkçe yemin ediyorum diyorsunuz, doğru mudur efendim?..”
"Doğrudur...”
"İyi ama güzel Türkçemizde hengomenlik, ingildap, gaygıtsız, goruyucağıma, hilke, bağılı, timel gibi kelimeler yok efendim... Ayrıca ‘milletin bilinmez bütünlüğü’ bölünmez bütünlüğü şekliyle olacağı gibi, arkadaşlarımız metin içinde “lemonata” diye bir benzer kelime de bulamadılar...”
(....)
Başkan:
“Sayın üye, mikrofona söyleyin efendim, mikrofon nerede siz nerede... Sesinizin güzelce duyulması bakımından, yukarı çıkın efendim rica ederim...”
"Sayın başkan mikrofon yukarıda...”
"Hayır efendim mikrofon yerinde, sizi yemin ederken iki ayağınızı birden kaldırınca haliyle mikrofon yukarıda kaldı...”

(....)
Başkan:
"Sayın üye, sayın üye... O sonu ‘ant içerim’ şeklinde olacaktı... “R’ant içerim” nereden çıktı efendim... Anladık çevre bakanı olmak istiyorsunuz ama yukarıdaki zat duysun diye bunu apaçık ‘rant içerim’ şeklinde söylemeniz gerekmez...”
"Ama rant deyince içinde ant da var zaten...”
"Olmaz efendim, başındaki r harfini zihninize sokunuz... Duyduysa zaten bakan oldunuz... Şimdi normal şekilde yemininizi ediniz, rica ederim...”


*

İşte böyle...
Aradan dört sene geçmiş, yine yeminin bini bir para...
Geçen sefer “Cumhuriyeti korumaya” namus ve şeref üzerine ant içtiler...
Cumhuriyet gitti...
Bu sefer artık geride ne kaldıysa...

sozcu-banner-1