Hocam Fuat Çobanoğlu, gelişmiş-gelişmemiş her ülkede “gösteriş tüketimi” (conspicuous consumption) vardır; ama sadece az gelişmiş ülkelerde “gösteriş yatırımı” (conspicuous investment) yapılır derdi. Gösteriş tüketimi, bir seferlik israftır. Gösteriş yatırımlarının zararı ise ömür boyu sürer. Yatırım, ister özel şahıslar, ister seçilmiş veya atanmış kamu yöneticileri tarafından yapılsın, rasyonel yani iktisadi olmak zorundadır. Rasyonelin anlamı, yatırılan paranın yaratacağı hâsılanın, finansman maliyetinden yüksek olmasıdır. Yapılabilir yatırımın ikinci şartı da; nakit akışının, alınan borçların faiz ve anapara taksitlerini ödemeye yetmesidir. Bunları okuyup da “Ege yav! Bu yazdıklarını bilmeyen mi var?” diye burun kıvırmayın. Ülke ekonomisinin sağlığı açısından yatırımların iktisadi olması gerektiğini ve iktisadi olmanın da ne demek olduğunu az çok mürekkep yalamış herkes bilir. Hele hele yatırımcılar arasında bilmeyen hiç yoktur. Ama bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Hocam Çobanoğlu “az gelişmiş ülkede gösteriş yatırımı çok olur” diyor. Acaba bunun sebebi, yüksek ve yapışkan enflasyon mudur? Yoksa bu iktisaden az gelişmiş olmanın ve az gelişmiş kalmanın bir şartı mıdır?

GAYRİ İKTİSADİ ÖZEL YATIRIMLARIN İKTİSADİ GEREKÇESİ

İktisatçılar “insan, iktisadi bir canlıdır” (homo economicus) önermesini çok sever. Teorilerini bu varsayım üzerine kurar. Hayatı seyrettikçe, başta kendisi olmak üzere, insanların ne kadar sık gayri iktisadi davrandığını görür. Tuhaf bir açmaza düşer. Ya insan iktisadi bir yaratık değildir ya da iktisadilik, iktisatçının zihninde yeşerenden başka bir şeydir. Yazılarımı izleyen okurlar hatırlayacaktır. İşletme ekonomisinde biri “operatif” diğeri “spekülatif” olmak üzere iki tür kâr vardır. Operatif kâr, mal ve hizmet üretip bunları maliyetinden yüksek bir fiyata müşterilere satarak elde edilen net hâsıladır. Spekülatif kâr ise öz kaynakla veya operasyon için alınan borç kaynakla, mal-mülk (özellikle arsa-firma-banka) alıp bunları, enflasyon nasıl olsa durmaz deyip, fiyatı yeterince artınca satarak sağlanan “değer artışı” kârıdır. Bu bir nevi kumardır. Ülkemizde zengin olmanın esas yolu budur. Borçlarını ödeyemeyen iş adamlarının “gelirim, giderimden fazladır” yerine “varlıklarının değeri, borçlarımdan fazladır” diye üfürmeleri, onların işletme değil borsa kârı peşinde olduklarının kanıtıdır. Maksat bu olunca da, zararlı ve nakit akışı yetersiz yatırımlar onlar için gayri iktisadi olmaz.

GAYRİ İKTİSADİ KAMU YATIRIMLARININ SİYASİ GETİRİSİ

AKP, iktidara geldiğinden beri, çok büyük dış borçlar alarak (milyarlarca dolara mal olmuş işleyen bir havalimanını işlemez hale getirdiği ve kullanıcıların sırtına yüksek ulaşım maliyeti bindirdiği için en kötüsü olan yeni İstanbul Havalimanı dâhil) “çok gösterişli” ama gayri iktisadi yatırımlar yaptı ve yapıyor. Tamam, bu yatırımların geliri-devlet desteği olmadan-giderini karşılamıyor. Ama bu yatırımlar sayesinde yapılan propaganda ile AKP iktidarda kalmayı sağlıyor. Al sana “siyasi rant” yani spekülatif kâr.  AKP için bundan daha iktisadi yatırım ne olabilir?

Son söz: Kaybeden kumarbaz, masadan kalkmaz.

sozcu-banner-1